GÜLER MİSİN, AĞLAR MISIN?
Dün sabah gazeteye geldiğimde arkadaşlar birbirleriyle konuşup gülüştüklerini görünce, "Hayırdır arkadaşlar neden gülüşüyorsunuz?" diye sordum. Bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni’nin köşe yazısında beni hedef alarak bir yazı yazdığını söylediler. İyi güzel de neden gülüyorsunuz dediğimde, insanlığımızdan utandık da ondan dediler! Peki, neden insanlığınızdan utandınız? deyince, "Biz yıllardır bu işi yapıyoruz henüz Allah rızası için bir gazete eki yapamadık. Ayrıca sizin de ekonomik durumunuz elvermesine rağmen henüz Allah rızası için ek yapamadınız ama başkalarının yapması bizleri bir hayli güldürdü" dediler. Bunun üzerine yazıyı okudum, ben o arkadaşın dediği gibi 'ciddiye almıyorum' havalarına girip gerçekleri saklamam. Zira ben üç gazetenin başyazarını bir gözden geçiririm, şayet önemli bir konu varsa gündemime de alırım. Onların dedikleri gibi başucumda DENGE gazetesini koyup ziyarete gelenlerle birlikte resmini verdikten sonra, yok ben bu gazeteyi okumuyorum da demem. Bu şehirde üç tane ciddiye alınacak gazete var, hangileri olduğunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca şunu açık ve net iddia ediyorum ki değil bu şehirde, Karadeniz sahilinin tamamında bu fakir kadar okunan köşe yazarı var ise ben bu işi anında bırakmaya hazırım.
Gelelim mevzumuza. Biz köşe yazımızda kimsenin adından sanından bahsetmemiş olmamıza rağmen arkadaşımız köşe yazısında direk bizleri muhatap almış. Öncelikle şunu belirtmekte yarar görmekteyim ki, ben bugüne kadar yazdığım tüm yazılarımın sonuna dek arkasındayım. Ayrıca bugüne kadar yazdığım hiç bir yazıdan veya yaptığımız hiç bir haberden ötürü 'iftira ettik' diye ceza almadık. Arkadaşımızın yazdığı bu husus tamamen hilafi hakikattir. Bununla ilgili biz de arkadaşımızı, kendisinin dediği gibi Adaletin şefkatli kucağına bırakacağız ancak önce onun vermesini bekleyeceğiz. Ödediğimiz tazminat davalarının tamamı, eleştiri sınırını aşıp hakaret ettiğimiz gerekçesi ile verilmiştir. Bunu da buradan açık ve net bir biçimde belirtmek isterim. Ayrıca yazdığım köşe yazısında kendisine hakaret de etmiş değilim, yazıyı okursa anlar onu.
Yine çok merak ettiğim bir husus var. Gazeteler Resmi Kurumlardan aldıkları paraların tamamını Basın İlan Kurumu aracılığı ile almalarına rağmen, arkadaşımız köşe yazısında Basın İlan Kurumu'ndan aldığımız para dışında tek kuruş almadık diyor, yoksa biz farklı bir şey mi söylemişiz çok merak ediyorum. Elbette alınan paralar Basın İlan Kurumu üzerinden alınacak, başka nasıl alınır çok merak ediyorum. Arkadaşımız mahkeme sürecinden bahsediyor, biz ondan mutlu oluruz. Bakalım ilgili Belediye BİK üzerinden o gazeteye ne kadar ödemede bulunmuş, DENGE gazetesine ne kadar ödemede bulunmuş... Bir kamu kurumu bir gazeteye on lira bir başkasına beş lira ödeme yapınca bu ne anlama gelir onu hukuka sormak lazım.
Tazminat ödemelerine gelince… Bu arkadaşımıza buradan açık ve net sormak istediğim bir soru var. Genel Yayın Yönetmeni olduğu gazetede bir dönem, her gün bana hakaret edilirken acaba kendisi bu duruma nasıl izin vermiş, daha sonra o kişiyi gazeteden neden çıkarmış? Yine merak ettiğim çok daha önemli bir sualim var, acaba bu arkadaşımızın gazetesinde bana hakaret eden yazılar yazan o kişiye açtığımız davalardan kazandığımız paraları, arkadaşımızın başında olduğu gazete mi ödüyor, yoksa o yazıları yazan kişi mi? Bizim o gazeteden tahsil ettiğimiz tazminatlar mı daha çok, yoksa o gazetenin bizden tahsil ettiği tazminatlar mı daha çok, bunu açıkça yazarsa çok mutlu oluruz.
Ben hayatımda hiç kimseye iftira etmediğim gibi çok emin olmadığım konularla ilgili köşe yazısı da yazmamaya özen gösterdim. Çok kızdığım kişilerle ilgili yazdığım yazılarda eleştiri sınırını aştığım için tazminat ödemek zorunda kaldım. Bu yaptıklarımdan da pişman değilim. Geriye dönüp baktığımda utanılacak hiç bir hareketim yok. Ne kızım yaşındaki insanlarla birlikte oldum, ne de birden çok evlilik yaptım. Hamdolsun ailemle, çoluğum-çocuğumla, malımla- mülkümle, her şeyimle açık ve net ortada olan bir insanım.Sahibi olduğum gazeteyi de birilerinin adına çıkarmadığım gibi haktan ve doğruluktan asla taviz vermeksizin işimi yapmanın mücadelesini veriyorum. Bu mesleğe ilk girdiğimizde bizlerle, imamlık yapsın, belediyecilik yapsın, müteahhitlik yapsın bu iş onun işi değildir deyip dalga geçen bazı gazete sahiplerinin şimdi kendi gazetelerini satıp başkalarının yanlarında çalışmak zorunda kaldıklarını da bu toplumun görmediğini zannetmeyelim.Ayrıca hangi siyasetçilerin hangi gazetecilerle yurt dışı ziyaretlere neden gittiklerini de bu toplumun bilmediğini zannetmesinler, o konuyla ilgili dosyayı da yakında açacağız.
Toplumsal bir olaya tepki vermek için ne zamandan beri, özel ek yapılmaya başlandı çok merak ediyorum. Cengiz Enerji’den reklam alamayanların, o firmayı nasıl yerden yere vurduklarını da bu toplumun görmediğini zannetmeyelim. Seçim döneminde bir milletvekili adayı ziyaretime geldiğinde, bazı gazete yöneticilerinin anket yaptıklarını, yaptıkları anketlerde para verenleri öne çıkardıklarını, hatta bu konuda bazı yöneticilerin açıkça parayı verenleri yukarılara çıkardıklarını bizzat onlardan dinlediklerini de bana söyledi. Rabbime hamdolsun ki bu güne kadar giydiğimiz atletten, bindiğimiz arabaya, yazlığımıza, kışlığımıza varıncaya dek her şeyin hesabını vermiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkese tavsiyem, toplumu ahmak yerine koymayıp yapılan her şeyi toplumun açıkça gördüğünü bilmeleri gerektiğidir diyor ve sözlerime son veriyorum.
Kalın sağlıcakla.