Gürdoğan, Anayasa Mahkemesi'nde AK Parti'nin kapatılması talebiyle görülen davada çıkan karar sonucu iktidar partisinin kapatılmamasıyla, ülke gündemine hakim olan siyasi belirsizliğin ortadan kalktığını belirterek bunun ülke adına önemli bir kazanç olduğunu kaydetti. Siyasi belirsizliğin yol açtığı ekonomik tahrifatın, Doğu Karadeniz Bölgesi'ni derinden sarstığını ileri süren Gürdoğan, bu belirsizlik ortamında ticaret kesiminin büyük yara aldığını, her gün tasfiye edilen ve kapanan işyerlerinin yanında
işsizliğin de çığ gibi büyüyerek had safhaya ulaştığını ifade etti.
İHRACATÇI TÜKENME NOKTASINDA
Ağır faiz yükü, finansman yetersizliği ve düşük döviz kurları baskısı altında ezilen ihracatçıların tükenme noktasına geldiğini iddia eden Gürdoğan, "Bugün itibariyle önlem alınmadığı ve ekonominin ülkenin birinci gündemi haline gelmediği takdirde bunun tahrifatı ve kayıpları çok büyük boyutlara ulaşacaktır. Artık ülkemizin özlediği tablo, iktidar ve muhalefetiyle birlikte her kesimin ekonomiyi ön plana alacak politika ve öneriler üretmesidir. Muhalefet kısır çekişmelerle ülke gündemini meşgul etmek
yerine ekonomik kalkınma için alternatif çözüm önerileri sunma ve Meclis gündemine taşıma yönünde mesaisini harcamalıdır. Artık her kesim, ekonomi için özveride bulunma zamanı geldiğini bilmedir. Bugüne kadar özveride bulunan kesim sürekli vatandaş ve ticaret erbabı olmuştur" dedi.
FAİZ BASKSINDAN KURTULMAK ŞART
Ekonomide reel kesimin yüksek faiz baskısından kurtarılmasının şart olduğunu dile getiren Ahmet Hamdi Gürdoğan, Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizinin uygulandığı bir ülke olmaktan çıkartılması gerektiğini söyledi. Baskı altında tutulan düşük döviz kurlarının ihracatçıyı bitirme noktasına getirdiğini ve artık ihracatçının sadece ayakta kalabilme mücadelesi verdiğini kaydeden Gürdoğan, "Bunun yanında düşük döviz kurları nedeniyle imalatçı sektörü hammaddesini tamamen yurt dışından temin etmekte bu durum
ara malı üreten imalatçıları ortadan kaldırdığı gibi işsizliğin çığ gibi büyümesine de sebebiyet vermektedir. Hazine ve Merkez Bankası'nın artık IMF endeksli ve IMF önceliklerine göre politika üretme yerine milli ekonomimizi ayağa kaldıracak, ülke insanımızın refah seviyesini artıracak ve ülke gerçekleri ile uyumlu politikalar üretmek zorundadır" diye konuştu.