Ayinesi iştir kişinin , lafa bakılmaz deniliyor ya, ne kadar doğru bir söz olduğunu yaşadıkça öğreniyoruz. Bu sözler, yaşanan tecrübelerin ardından söylenmiş çok kıymetli sözlerdir. İnsanların konuşmalarına değil yaptıkları işe bakmak lazım. Konuşurken yeminler, billâhlar çekip, yok şu şöyledir, bu böyledir yalanlarını söyleyenlerin, icraata sıra geldiğinde neler yaptıklarını gördükçe ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözünü söyleyenleri rahmetle anmamak mümkün değil. Bu ayrıntıyı verme nedenime gelince, geçtiğimiz günlerde Canik Belediyesi ile ilgili elimizde olan 1500 sahifelik belgelerin, sadece dosya kapaklarının resimlerini çekerek manşetten yaptığımız haberle ilgili nerden cevap geleceğini çok iyi bilmemize rağmen, birilerinin, ısrarla “bu gazete ile ilgimiz yok” yalanının nasıl ispat edileceğini topluma göstermek adına biraz bekleyip, Botokslu siyasetçinin gündelikçisinin nasıl balıklama dalacağını ve günlükçüsü olduğu kişiyi cansiperane savunacağını görmek istedik.
Gerçekten de Botokslu siyasetçinin gündelikçisi, olaya anında dalıp bizden belgeleri yayınlamamızı istemiş. Hatta bizim bunu neden yaptığımızı da kafasına göre yorumlamış. Biz onlar gibi her ay çok yüksek miktarlardaki baskı paramızı Botokslu siyasetçiye yaptırmıyoruz. Tek kuruş para ödemeden “at ağanın, g..t ağanın, atış serbest, istediğin gibi yaz, nasılsa Ağa ödüyor” gazeteciliği de yapmıyoruz. Biz, alnımızın teri ile çile çekerek, bedel ödeyerek, dün söylediklerimizi bugün inkâr edecek kadar küçülmeden adam gibi işimizi yapıyoruz. Şayet bir talebimiz olmuş ise onu da adam gibi yazmaktan asla çekinmeyeceğimizi de bilmelerini isteriz. Zira biz haketmeden hiç bir şey talep etmeyiz, ne hakedersek onu isteriz.
Canik Belediyesi ile ilgili ortaya koyduğumuz 1500 sayfalık belgeleri anında yayınlamaktan asla ve kata çekinmeyiz. Sadece işimizin sırası bozulur ve Botokslu siyasetçiyi Vezir Hazretleri’ne tercih ettiğimizden, bir müddet erteleriz. Neden Botokslu siyasetçiyi ehven-i şer kabul ettiğimize gelince… O bizim camiadan gelen, İslami tedrisat görmüş, bizim gibi düşünen bir arkadaş olduğundan, O’nunla Vezir arasında tercih noktasında, her zaman O’nu tercih edeceğimizi de herkesin bilmesini isteriz. Yoksa biz onlar gibi işkembe-i kübradan da atmayız, elimizde belge olmadan ısmarlama haberlerle konuşmayız. Zaten, elimizdeki belgelerin içeriğini de yazdık. Belgelerde öyle enteresan işler var ki aklınız şaşar. Ta 2004 yılından itibaren yapılan satınalmaları ve ihalesiz alımların başkanlık makamı onaylarından tutun da başkan yardımcılarından Selçuk Kemeröz’ün ve bazılarının üzerlerinde kayıtlı bulunan tapuların resmi senetleri, bu tapuların imarda nerelerden nerelere kaydırılarak elde edildikleri, daha sonra kimlere nasıl ve ne kadara satıldıklarına, Osman Genç’in başkan olmasının ardından yakın akrabalarının üzerlerine geçen akıl almaz sayıdaki tapu kayıtlarının resmi senetlerine, Osman Genç’in kardeşinin Meşe Kültür Park özelleşmeden önce oraya verdiği malların tüm satınalma belgelerine kadar binlerce evrak elimizde mevcut.
Bırakın bu evrakları, sadece geçtiğimiz yıl Mavi Marmara Gemisi ile Çanakkale’ye getirilen 500 kişinin üç gün boyunca yiyip içtiklerinden tutun da Çanakkale dönüşünde tam 365 Kişinin uçakla Samsun’a getirilişine ve gemiye ödenen paranın toplamda 800 bin lira civarında olduğu iddiasına nasıl cevap vereceklerini çok merak ediyorum. Bunun dışında sürekli konferans, söyleşi ve çeşitli programlar için getirip konuşturdukları gazetecilere ve diğer konuşmacıların hesaplarına ne kadar para yatırdıklarını da açıklasalar çok iyi olur. Öyle işkembeden atmakla, klavyenin başında kahramanlık yapmakla bu işler yürümüyor. Adam gibi çıkıp bu işlerin nasıl yürüdüğünü açık ve net bir biçimde açıklamak lazım. Ayrıca bu işler fuarda çiçek satmaya da benzemediği gibi akşamları Botokslu siyasetçinin karargahında oturup konuşarak her şeyini hallettiklerini zanneden zavallıların dediği gibi de olmuyor.
Bu arada Botokslu siyasetçi demişken, usta olduğunu zanneden acemi çaylak can kardeşleri de unutmamak lazım. Arkadaşlar bu işleri çocuk oyuncağı zannediyorlar. İki tane konuşmacı getirip tüm bölgedeki müteahhitleri, sivil toplum kuruluşlarını, muhtarları ve kurumdaki personeli arayıp zorlama usulü ile getirip doldurdukları salonlarda yapılan konuşmaların ardından bu işin hallolduğunu, ağası olan Botokslu siyasetçinin artık üst makamlara çıkacağını ve boşalan makama da kendisinin oturabileceğini zanneden arkadaşa, yaşanmış bir olayı nakletmek istiyorum.
Bundan yaklaşık on yıl önce yakın bir arkadaşım Vezirköprü’deki Kunduz Ormanları’na dinlenmeye gitmiş. Oradaki işletmenin müdürü Büyük Birlik Partili imiş. Gece sabaha kadar sohbet etmişler. Ertesi gün Samsun’a gelen arkadaş bize gelip, Büyük Birlik Partisi’nin oy oranının yüzde yirmileri geçtiğini, ya tek başına iktidara geleceğini ya da koalisyona ortak olacağını söyleyince rahmetli arkadaşım ona “Evladım, sen akşam Kunduz Ormanları’ndaki falanca BBP’li arkadaşla mı sohbet ettin?” deyince, “Evet ağabey” dedi. Bunun üzerine arkadaşım ona “Oğlum hiç merak etme, BBP Kunduz Ormanları’nda iktidardır, haberin olsun” demişti. Bizim kendisini usta zanneden acemi çaylak can kardeşler de akşamları Botokslu siyasetçi ve gündelikçi gazetecileri ile bir araya geldiklerinde Botokslu siyasetçinin önünün açıldığını zannediyorlar, Oysaki o istedikleri yere onların gelmesinin, ancak kıyamet sabahı olabileceğinden haberleri yok zavallıların. Sözlerime son vermeden yazı başlığındaki sözü hatırlatarak bir gerçeği söylemek isterim, Botokslu siyasetçi ısrarla gündelikçi gazetesi ile ilgisi olmadığını söylüyor ya, işte ona cevabı bu vecize veriyor: Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Kalın sağlıcakla.
Not: Zikrettiğimiz söz, Ziya Paşa merhuma ait olup, şöyledir:
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
GÜNDELİKÇİLER İŞ BAŞINDA
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.