Gündeme İlişkin: Ecz. Arman Üney’in, Anlatımları….!

Yıllardır sağlık alanında yapılan ve adına “dönüşüm” denilen uygulamalar, sağlık hizmet sunucuları ve bu hizmetten faydalananlar için adeta bir “yıkım” oldu. Biz bu yıkımı duyurmak ve durdurmak için, var gücümüzle çalışıyoruz. O nedenle, son günlerde “Eczaneler Can Çekişiyor” başlığı ile bir kampanya başlattık. Son dönemlerde yaşadığımız yıkımın üstüne son bir darbe de, 18 Eylül tarihinde yayımlanan Tebliğ ve Kararname ile aldık. Daha önce 2 Kasım"da yürürlüğe girecek uygulamayla ilgili her platformda çekincelerimizi, çözüm önerilerimizi dile getirdik. Sorun ötelenerek 4 Aralık tarihine ertelendi. Şimdi 4 Aralık Günü, 3 binden fazla ilacın fiyatı düşürülecek. Üstelik hiçbir görüşümüz, fikrimiz dikkate alınmayarak. Bizler; sağlık hizmet sunucuları eczacılar, zincirin en son ve en önemli halkası eczaneler olarak ilaç fiyat düşüşlerine asla karşı olmadık, olmayacağız da. Ülke menfaati söz konusu olduğunda taşın altına hep birlikte elimizi koymamız gerektiğine inandık. Ama nedense taşın altına bir tek biz elimizi koyduk. Sadece yüzdesel kar marjıyla eczanesini çekip çevirmeye çalışan biz eczacılar;  adına sağlıkta dönüşüm denilen uygulamalarla birlikte, son 7 yılda artan giderler karşısında azalan gelirlerin yükünün altında kaldık. Türkiye"de sadece 2008 yılında  bu yıkıma daha fazla dayanamayan 800 eczane kapandı. 4 Aralık"taki süreçle ilgili acil önlemler alınmazsa, 2010 yılının ilk altı ayında 3 bin eczane, 2010 yılının sonlarına doğruda 7 bin civarında eczane kapanma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmış olacak. BİZLERİ HEP ÇOK KAZANIYORLAR ZANNEDENLER, ÖNÜMÜZDEKİ YILIN İLK 6 AYINDA BİR BİR BATAN ECZANELERİ GÖRECEKLER. Acil önlemler alınmazsa, bu rakamlar her geçen gün artacak. Bu noktaya gelmemek için, can çekişen eczanelerimizi kurtarmak için, son bir can havliyle, sesimizi son kez ve bir kez de medya aracılığıyla duyurmak için bir kampanya başlattık. “Eczaneler Can Çekişiyor” sloganıyla başlattığımız kampanyamız çerçevesinde 1 hafta boyunca kısa filmimiz, radyolarda spotlarımız, gazete ilanlarımız yayınlanacak. Eczaneler de vitrinlerine afişler asarak, sorunlarımızı vatandaşlara anlatacaklar. Biz eczacıların, hastalarına sağlık hizmeti vermek ve çalışanlarıyla birlikte ayakta durmaya çalışmaktan başka bir derdi olmadı hiç. Bu ülkede eczacıların yaşaması, sağlık hizmeti vermesi ve yaygın sağlık ağını koruması için, eczacıların gelirleri belli oranda ilaç fiyatlarından bağımsız hale getirilmelidir. Eczanelerin yaşaması ve yaşatması için, eczacı karlılığı mutlaka artırılmalıdır. Eczacılık mesleğinin önemini sözle vurgulamak olmaz. Tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi verdiği danışmanlık hizmetinin karşılığının reçete başına danışmanlık hizmet bedeli olarak ödenmesiyle olur. Başlattığımız kampanyamız sonrasında da sesimize kulak verilmezse, süreç bizi eylemlilik noktasına kadar götürecek. Bundan da biz değil, bizi görmezden gelenler sorumlu olacaktır.

KATILIM PAYI, ECZACILARIN BAŞINI AĞRITIYOR

Hükümetin Orta Vadeli Program'ı sağlıkta tasarruf yapılmasını öngörüyordu. Bu kapsamda 1 Ekim'den itibaren yürürlüğe giren uygulama, eczacılarla hastaları karşı karşıya getirirken, birçok kesimden de tepki çekiyor. Daha önce de tatbik edilip sonrasında vazgeçilen eczanelerin tahsildar olarak kullanılması uygulamasına geri dönüldü.
Buna göre Genel Sağlık Sigortası'ndan faydalananlar, yeşil kart sahipleriyle bunların yakınlarının ayakta tedavilerinde, hekim ve diş hekimi muayenelerinde, vücut dışı protez ve ortez kullanımlarında ve kısırlık tedavilerinde katılım payı alınıyor. Eczacılar da bu duruma çok tepkili. Hatta bu uygulamanın iptali için Danıştay'a müracaat edilmiş durumda.
Eczacılar, tahsil etmek durumunda oldukları muayene katılım ücretleri için hasta ve yakınlarıyla problem yaşıyor. Birçok zaman düşük fiyatlı bir ilacı almak için 3-4 kat katılım bedeli ödemek durumunda kalan hastalar, eczacılarla tartışmaya girebiliyor. Üstelik bu aşamada ilacı SGK kapsamı dışında kendi parasıyla alıp katılım bedelinden kurtulmak mümkün değil. Çünkü sisteme 'tedavi edildiği' bilgisi girilen hastalardan bu katılım bedelinin bir şekilde alınması gerekiyor. Yani muayene katılım bedeli, bu sefer ödenmezse bir sonraki ilaç alımında hastaların karşısına birikmiş olarak tekrar çıkıyor. Hastalar, ilaç almak için ödemek zorunda kaldıkları bu para için fiş veya fatura talep ediyor. Eczaneler, haklı olarak aracılık işlevi gördükleri bu tahsilat için fatura vermek istemiyor. Çünkü bu bedeller karşılığında herhangi bir mal veya hizmet satmış olmuyorlar. Bu tahsilat için fatura verilmesi; satılmayan bir mal veya hizmet için, dolayısıyla elde edilmeyen bir gelir için vergi ödenmesi anlamına geliyor. Ama hastalar ve yakınları da yaptıkları ödemenin sistemde görünmemesi halinde ispatı nasıl yapacaklarını sorarak ödemeyi ispatlayacak bir belge istiyor. Ödemelerin kredi kartıyla yapıldığı durumlarda ise iş tamamen karmaşık hale geliyor. Bu tahsilat için belge verirse gereksiz vergi ödemek durumunda kalacak olan eczacı, belge vermezse de POS cihazından elde ettiği gelir ile KDV beyannamesindeki gelir uyumlu olmayacağı için ceza yeme problemiyle karşı karşıya kalabiliyor. Bazı eczacılar Maliye yoklama memurlarının katılım payı mukabili belge düzenlemediklerinden dolayı kendilerine ceza kesilmesinden yakınıyor. Bedel İçin Belge Düzenlenmeyecek Maliye Bakanlığı, konuyla ilgili açıklama yapmıştı. Açıklamada, Sosyal Güvenlik Kurumu adına muayene katılım payı tahsil edilmesi halinde herhangi bir tevsik edici belge düzenlenmeyeceği ifade ediliyor. Bu payların tahsil edilmesi sırasında kişilere herhangi bir mal satışı veya hizmet yapılmadığından, bu uygulamaya yönelik olarak tahsilatı yapanlarca (eczane, özel sağlık kurumu vb.) bir belge düzenlenmesine gerek bulunmuyor. Bu bölümde de okuduğunuz kısımda ise katılım payının tahsilatında uyulması gereken kısımlar anlatılıyor malumlarınız olduğu üzere. Yine vurguluyoruz sevgili okurlarım artık bir silkinin atın üzerinizdeki ölü toprağını sağlığınız elinizden gittiğinde eyvah ele geçmeyecektir. Yukarıdaki ağaları ve beylerin tuzu kuru siz onları düşünmeyin çünkü onlar sizi zerre kadar düşünmüyor. Onların tek düşündükleri var kendileri. Kendilerinden başka kimseyi düşünmezler. Sırf bu yüzden artık silkinip üzerinizdeki miskinlikten kurtulup hesap sorun sizin adına hareket etmesini istediğiniz insanlardan korkmayın göğsünüz gere gere hesap sorun bu sizin en doğal anayasal hakkınız. Saygılarımla