Türkiye Cumhuriyeti artık büyük ülke olma yolunda Korku üreten ülke değil, bir barış ülkesi olma yolunda
Bu konuda Başbakan Tayyip Erdoğan"ın payı çok büyük! Artık bugün ezilmiş halk kitlelerinin başında yer alan Filistin halkı için sevgi âbidesi olarak gönüllerde taht kuran Erdoğan, dayatmacı, her dediğini yaptıran ve Amerikan Siyonist güçlerince desteklenen İsrail için korku kaynağı olmaktadır. İsrail MOSSAD ajanlarınca dikkatle izlenen Erdoğan, Türkiye Ergenekon Terör Örgütünce de ölümle tehdit edilmekte olduğundan korunma zırhı da arttırılmış durumdadır.
Merhum Turgut Özal"ın hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Vehbi Dinçerler"in Başkan Vekili olduğu, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nin Bilkent Otel'de düzenlediği ''2009 Turgut Özal Ödülleri'' törenine Başbakan Erdoğan da katıldı. Vehbi Dinçerler, aivilleşme ve demokratikleşmenin Özal'ın vazgeçilmezleri olduğunu söyledi.
Tayyip Erdoğan, Merhum Turgut Özal'a Allah'tan rahmet diledi. Adında ''Dünya Barışına Katkı'' gibi anlamlı bir ifadenin yer aldığı böyle bir ödüle layık görülmekten büyük onur duyduğunu ifade etti. Üstelik ödülün Turgut Özal gibi milletin gönlünde ve hafızasında derin izler bırakmış, büyük bir şahsiyet adına veriliyor olmasının da bu ödülü çok daha anlamlı kıldığını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Turgut Özal iktidarı devraldığında aslında Türkiye hala siyah beyaz yıllarını yaşıyordu. O'nun gerçekleştirdiği reformlarla bu ülke bir anda renklendi, çağını yakaladı, zenginleşti ve çeşitlendi. Kabuğunu kırarak dünyaya açıldı.
Osmanlının cihan devletinin ve Büyük imparatorluğun, hızlı bir çöküş sürecine girdiğini, her cephede savaşı kaybettiğini, her kaybettiği savaşla birlikte topraklarını yitirdiğini anlatan Erdoğan, Allahüekber dağlarında doksan bin ecdad askerin şehit verildiğini, başta Balkanlar olmak üzere birçok yurttaşın yersiz, yurtsuz kaldığını belirti.
Bu tavır millete ram olma, millete sevdalı olma, her ne pahasına olursa olsun millete hizmete talip olma tavrıdır. Korku üzerine medeniyet inşa edilemez. Korku üzerine gelecek inşa edemezsiniz. Korku üzerine huzur, istikrar, güven inşa edemezsiniz. En önemlisi de korku üzerine demokrasi inşa edemezsiniz.
''Bizim Balkanlar'da, Körfez'de, Kafkaslarda, Orta Asya'da çok işimiz var. Biz boşuna bu yerlere gidip gelmiyoruz. Buralarda yapmamız gereken çok şeyler var. Çünkü bu, bu neslin ecdadıyla buluşmasıdır. Ama istiyoruz ki gelecek kuşaklar da bizlerle birlikte ecdadıyla buluşsun. Bunu başarmamız lazım'' diye konuştu.
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili Türkiye'yi, artık çevresiyle komşularıyla barış, işbirliği içinde, büyüyen bir ülke konumuna yükselttiklerini söyledi.
Son ilerleme raporunda Türkiye'nin; hakkın ve hukukun yanında dimdik duran, durabilen bir ülke olarak bunların büyük ölçüde yer aldığını ve tanınmaya başlandığını da ifade etti.
Ekonomi Ödülü kendisine layık görülen Rifat Hisarcıklıoğlu da Turgut Özal'ın hedeflerinin zamanında anlaşılamadığını belirterek, 'Hadi bakalım dünyaya açılın' dediğini, çamaşır makinesi ile ilk ticarete başladığını, annesini çamaşır makinesinin banyodan yürüye yürüye antreye geldiğini, Yahu Başbakan öyle diyor ama cidden neyi satacağız biz? dediğini anlattı. Sonra şunları ekledi:
Bugün Anadolu'da 12 kent, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapar konuma geldi. O yürüyen çamaşır makinesinden bugün Avrupa'da satılan her 3 beyaz eşyadan 1 tanesi Türk Malı. '10 milyon turist' dedi, 'yapamayız' dediler. Bugün bırakın 10 milyonu, 26 milyon turist geliyor bu ülkeye. Rahmetli Özal, ilk defa 'Devletin, milletin hizmetkarı olduğu' görüşünü ortaya atmıştır. Bizi Avrupa Birliği sürecine inandıran da o oldu.''
Nereden nereye! Değerli okurlar, yakın tarihimize bir bakalım. Adnan Menderes"i de dünya ezilmişlerinin haklarını savunduğundan, dünya ezilmişlerini daha da ezmek için ezanın Türkçe okunmasını yasalaştıranlar asmıştı. Turgut Özal"ın yerine Mesut Yılmaz"ı seçtiren, uykusuzluktan mustarip Merhum Cumhurbaşkanı"nın bir an önce ölmesi için la havle çeken Demirel"i Cumhurbaşkanı makamına oturtanlar şimdi de Erdoğan"ın ipini bir an önce çekebilmek için gün saymaktadır.
Hele bir de barış diplomasisi yürütürken gözlerinin altı torbalaşan Erdoğan"ın demokrat ve şeffaf Türkiye için kolları sıvaması, IMF"nin para vermede kullandığı ifadeleri bir türlü Türkiye"ye reva görmediğinden Türkiye"mde işsizler ordusunun oluşması bahasına bu milletin IMF oyunlarına gelmeyeceğini anlatması da bana göre kayda değer üstün başarılardır.
Halkımız da hükümet Başkanımız gibi çalışacak konuma bir gelse her şey daha da düzelecektir. Bir gerçeği de ifade etmeden geçemeyeceğim. Ben Samsun İmam-Hatip Lisesinde oniki yıl öğretmenlik yaptım. Bu okulda aşağı yukarı on ilahiyatçı öğretmen memuriyetlerini başından sonuna kadar hep berber bu okulda geçirip bu okuldan emekli olmuşlar. Samsun şehrinde ev-bark sahibi olmuş ve akşam-sabah birbirlerini görecek biçimde hep beraber oturmaktalar. Çok seviniyordum. Bu öğretmenler, hep birlikte emekli olduklarında, hep birlik, dernek ve vakıf kuruluşlarında elele vererek topyekün Samsun halkının gönlünde taht kurarlar. Sivil toplu örgütleri içinde birlik olup devlete ve hükümete de yardımcı olurlar.
Ama gel gör ki aldığımız haberlerde, hiçbir raya gelme gereğini duymuyorlar. Öteye beriye takılıyorlar, günlerini beyhude yere geçiriyorlar. Akşamları da evlerinin köşelerinde pinekleyerek anlamsız bir hayat geçiriyorlar. İşte bu halkın devletinin de başarılı olmasının mümkün olmadığına inanıyorum.
Hükümetler, ancak halkının da hepbirlik ve topyekün, sivil toplum örgütü düzeyinde yanlarında yer almasıyla zafere ulaşacaktır.