Dünyada yüzde 10, Türkiye'de yüzde 15 oranında görülen böbrek taşının Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 30 oranında görüldüğünü belirten uzmanlar başta yöreye özgü beslenme şekli olmak üzere iklim koşullarının ve az sıvı tüketiminin taş oluşumunu artırdığı uyarısında bulunuyor
Bölgeden daha çok ''yan ağrısı'' şikayeti ile yılda 8 bin hastanın başvuruda bulunduğu Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tetkikler sonucu bu hastaların yüzde 50'sine böbrek taşı teşhisi konulurken, ayda ortalama 50 hastaya da taş kırma operasyonu gerçekleştiriliyor.
DÜ Üroloji Bölümü Öğretim Üyesi Namık Kemal Hatipoğlu, üriner sistem taş hastalığının üroloji pratiğinde en sık karşılaşılan hastalıklardan biri olduğunu, tüm dünyada yüzde 10 oranında görülen bu hastalığın Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 3 kat fazla görüldüğünü söyledi.
Hastalığın bölgede en sık 20-50 yaş arasında görüldüğünü ifade eden Hatipoğlu, ancak yeni doğan bebekler de dahil çocuklarda da böbrek taşı görülme oranının arttığını belirtti.
Bölgede yoğun görülmesinin başlıca etkenleri arasında yöreye özgü beslenme şeklinin geldiğine dikkati çeken Hatipoğlu, şöyle dedi:
''Bölgede kırmızı et tüketimi yaygın. Batıda haftada birkaç gün tercih edilen kırmızı et, bölgede her gün ve bazen günde 2 öğün tüketiliyor. Bu da taş oluşumunu artırıyor. Bunun yanı sıra bölgede hayvansal gıdaların tüketilmesi de yaygın. Hava sıcaklığının bölgede yüksek olmasına rağmen sıvı tüketiminin yetersiz olması, asitli içecekler kahve ve tuzlu yiyeceklerin çokça tüketilmesi de taş oluşumunu etkiliyor'' dedi.
Batman, Şırnak, Şanlıurfa, Bitlis, Muş ve Elazığ başta olmak üzere bölgedeki tüm illerden yılda ortalama 8 bin hastanın benzer şikayetlerle geldiği üniversite hastanesinde yapılan kontrol ve tetkiklerin ardından bu hastaların 4 binine böbrek taşı teşhisi koyduklarını vurgulayan Hatipoğlu, üroloji bölümünde ayda gerçekleştirdikleri 150 ameliyattan 50'sinin taş kırma işlemi operasyonu olduğunu belirtti.
Bazı hastalarda böbrek taşının hiçbir şikayete sebep olmadığına dikkati çeken Hatipoğlu, belirti vermeyen taşların son derece tehlikeli olduğunu söyledi.
Şikayete yol açmadığı için hastalığın geç fark edildiğini, fark edildiğinde tedavisine geç kalınmış olabileceğini, bazı hastaların başka şikayetlerle geldiği hastanede yapılan kontrollerinde böbreğinde taş olduğunu öğrendiğini belirten Hatipoğlu, ''Bu da böbreklerde hasara yol açmış olabiliyor. Bu nedenle biz ağrısız taşlardan çok daha fazla çekiniriz. Bölgede yaşayan tüm vatandaşlara rutin olarak kontrole gitmelerini öneririm'' dedi.
Hastaların daha çok yan ağrısı ve idrardan kan gelmesi şikayeti ile kendilerine başvurduklarını ifade eden Hatipoğlu, bebeklik döneminde ise hastalığın daha çok huzursuzluk, şiddetli karın kıvrandıran ağrı, bulantı ve kusma ile kendisini gösterdiğini söyledi.
di.