Günlerin efendisi

Sami Kesmen

Allah katında günlerin efendisi Cuma’dır. İnsanlık tarihindeki bir çok önemli olayın Cuma günü vuku bulduğu belirtilir. Cuma, mü’minlerin bayramıdır. Bu nedenledir ki, cuma günü mü’minler birbirleriyle tebrikleşirler. Teknik cihazların da yardımıyla artık her cuma herkes tanıdığı tanımadığı herkese bu mübarek günü hatırlatıp, tebriğini sunmaktadır.

Tebrikleşmeler, hem cuma günü yapılan bir duaya dönüşmüş, hem de günün şükrü ifade edilmiş olur. Tebrikleşme bir temennidir, temenniler de duadır. Özelde Cuma günleri, genelde her zaman yapılan tebrikleşmeler; günümüzün güzel gelenekleri arasında yerini almaktadır.

Cuma günü; yapılan iyilikler de, yapılan kötülükler de kat kat karşılık bulur. Cuma günü günahsız geçerse, bu durum haftanın diğer günlerine de yansır ve diğer günlerde selametle geçer. Cuma günleri, kuşların, kurtların vahşi ve ehil hayvanların birbirleriyle selamlaştıkları rivayet edilir.

Ayrıca cuma gününün rahmeti vesilesiyle, diğer cumadan sonra işlenen günahların da affedildiği kabulü vardır. Günün rahmete dönüşmesi elbette ki kişinin itikadi, ameli ve ahlaki durumuna bağlı ve bununla doğru orantılıdır.

Cuma namazı hür ve Müslüman olan erkeklere farzdır. Cuma namazı vaktinde zorunlu işler hariç çalışmak haramdır. Zira, o saat Allah c.c. tarafından cuma namazı için tayin edilmiştir. Cuma namazı nasıl farz ise, o saatte alış verişin bırakılması da Allah c.c. tarafından emredildiği için farzdır. Cuma namazı kılmayan kimsenin kalbi mühürlenir ve gafil olurlar.

Onlar; iyilik yapamaz, kötülükleri fark edemezler. Son zamanlarda kadınlara da Cuma namazının farz olduğunu söyleyen bazı ilahiyatçılar olsa da bu cılız bir ses, zayıf bir nefes ve karşılığı olmayan görüştür. Ehli Sünnet anlayışına göre -bu anlayış Müslümanların Kur’an ve Sünnete dayalı ortak dini kabullerinin ifade eder- Cuma namazı sadece erkeklere farzdır, ancak isterlerse kadınlar da Cuma namazını kılabilirler.

Ülkemizde yaşayan 86 milyon vatandaşımızın %98nin aynı inanca sahip olduğun bilinmektedir. İnsanlarımızın/halkımızın; geleneği, örfleri ve anlayışları da birbirine çok yakındır. Zira aynı dinin kaynağından beslenip şekillenen toplumun birbirine benzemesi gayet doğaldır. Namaz kılsın kılmasın tüm insanımız Cuma gününe ayrı bir önem atfetmekte, vakit namazlarını kılmayan büyük bir çoğunluk Cuma namazlarını kaçırmamaya gayret göstermektedirler. Elbette, Allah c.c.’ın özel gün ve gecelere ihtiyacı yoktur. Ancak; dini kabullerde önem atfedilen tüm zaman dilimlerinin ya tarihi bir anlamı ya Kur’ani bir karşılığı ya da Peygamberi uygulamada bir yeri vardır.

Günlerin efendisi olarak tarifi yapılan cuma günü; mü’minlerin bayramı olması bakımından çok önem arz etmektedir. Mü’min erkeklerin bir araya gelmesinin zorunluluğunu da ifade eden cuma günü; aynı zamanda mü’minler arasında mahalle toplantıları anlamına da gelmektedir. Haftalık mini ve lokal kongreler de diyebileceğimiz Cuma günü tüm mü’minler; kendi sorunlarını gündem yapacak, geçmiş bir haftanın ibrasını gerçekleştirecek, gelecek haftanın da inşasını şekillendirecektir.

Böylece; yıllık bölgesel kongreler olan bayramlara hazırlık yapılmış olacak ve yıllık genel kongre olan hac için her küçük toplum katmanları kendi sorununu hac kongresinin gündemine taşıyacak çalışmaları yapacaktır.

Cuma günü; sadece iki rek’at Cuma namazının kılındığı bir anlamla sınırlı değildir. Bu günü; mü’minlerin haftalık mini kongrelerinin yapıldığı gün olarak da görmek gerekir ki, bayram özeliğini de ifade etmiş olsun. Bu bayram; davetin Allah c.c. tarafından yapıldığı, davet yerinin ve zamanının Yaratan tarafından belirlendiği kutsal bir zaman dilimidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.