Bugünlerde ülkemizi oldukça meşgul eden ve hepimize korku salan Domuz Gribi asrımızın hastalığı olarak görülmektedir. Hepimiz domuz gribine odaklanmış bulunuyoruz. Aşı olalım mı olmayalım mı tartışmaları sürüp gidiyor. Elbette bu hastalığı hafife almıyoruz, alamayız. Ancak gözümüzden kaçmaması gereken bir başka önemli hastalık var ki, çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Ancak bu hastalığa geçmeden önce Domuz Gribi"ne karşı aşırı heyecan göstermiş bulunuyoruz. Domuz Gribi sadece ülkemizde değil, birçok Avrupa ülkesinde de olmasına rağmen bizler kadar yaygara yapmadan sade bir şekilde tedbirlerini alıp bu hastalıktan korunma yolları üzerinde durmaktadırlar. Ancak ne hikmetse ülkemizde böyle durumlarda daha sakin olup insanlarımıza korku salmadan gereken tedbirleri almıyoruz, aksine sayın sağlık bakanımız olmak üzere neredeyse kıyamet kopacakmış gibi olayı abartıp, basınımızda sağ olsun eline malzeme geçmiş bırakmadan üstüne gitmektedir. Savaşta şehit olan şehitlerimizi sayar gibi hastalıktan ölenlerin sayısını merakla takip eder olduk. Halbuki bu hastalık şu anda Avrupa da birçok ülkede bulunmasına rağmen ne basını ne bakanı bu hastalığı ağızlarına almamakla beraber, aşı olmaktan da bahsedilmemektedir. Halkımız korkutularak panik havası yaratmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bundan birileri nemalanacak diye bizlere bu reva görülmemelidir.
Gelelim esas bahsetmemiz gereken hastalığa: Depresyon Kimi ne zaman, nerede, nasıl yakalayacağı belli olmayan bir hastalık depresyon. Öğrenciler okulda başarısız olduklarında, sevgililer birbiri ile anlaşamayıp ayrılmak zorunda kaldıklarında, aile içindeki geçimsizliklerde ve ekonomik bunalımlarda, streste ve çok yakın birini kaybettiğimizde depresyon hemen yanı başımızda beklemektedir.
Bugün çocuk- genç yaşlı demeden yüzlerce belki binlerce ailede depresyon içinde bulunan hastalarımız vardır. Bu hastalarımız hasta olduklarının da farkında değiller. Antidepresan ilaçlar eczanelerimizde en çok satılan ilaçlar içindedir. Asıl tartışılması gereken bence bu hastalıktır. Hangi ailede kredi kartları yüzünden kavgalar olmamaktadır. Maaşının toplamından çok fazla aylık taksit ödeyenler az mıdır? Eşinin altınını, satan aile reisleri yok mudur? Sonunda bunalıma girip ayrılıklar yahut intiharlar ne kadar artmıştır? Acilen bu durumlara çözüm bulunması gerekir.
Depresyona yakalanmış hastalar bu rahatsızlığını söyleyememektedir. İçine kapanıp başına gelene razı bir şekilde sonlarını beklemektedir.
Depresyonda genellikle insanların düşünceleri; çözemediği, içinden çıkamadığı problemler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Depresyona kadınlar erkeklerden daha fazla yakalanmaktadır. Bu hususta yakın çevremizde bu durumda olan tanıdıklarımızı mutlaka bir psikiyatriye gitmeleri için ikna etmeliyiz. Ayrıca devletimizde bu konuda bilgilendirici broşürler dağıtmalı ve depresyon ilaçlarından yüzdelik almayarak tedaviye yardımcı olmalıdır. Bir domuz gribi için ülkemizin yaptığı masraflar dikkate alındığında bu hastalarımıza yapılacak sağlık harcamaları hiçte ülkemize büyük yük getirmeyecektir.
Uzun süren depresyon hastalarının kendilerine büyük bir zarar verebilecekleri unutulmamalıdır. Toplum olarak çok ilgisiz olduk. Alt katımızda yahut yan komşumuzda olan kötü bir durumu en sonunda duymaktayız. Herkes kendi derdinde. Başkalarına yardım etme duyguları yok olmaya başlamış ne yazık ki. Ama biz onlardan olmayalım. En azından apartmana girerken karşılaştığımızda selam verelim, hal hatır soralım birbirimize. İnsanlık bu kadar ucuz olmamalı.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.