Aslında insan hep gurbet hayatı yaşar ömrü boyunca
Hiç yerli olmamıştır yaşadığı dünyada
Hep yabancı olarak kalmış ama sürekli de hicret etmiştir fakat her gittiği yerde ebedi kalacakmış gibi sıkı sıkıya tutunmuştur eteğinden hayatın
Ruhlar aleminden anne karnına hicret vardır.Ne kadar kalacağı belli olan bir sınırlı aleme
Sonra dünya hayatı başlıyor.Çilelerin sıkıntıların güçlüklerin ve zorlukların kuşattığı sanal alem (! ) Aslında alem sanal ise çilelerin de sanal olması gerekmez mi ? Belki de çekilen sıkıntılar da sanal ama biz onu hissediyoruz.Olamaz mı ? Eflatun"un meşhur ideler ve görüntü alemi diye bir tarifi vardır sanki onun gibi
.Görünenler asıl alemin bir yansıması olamaz mı ?
Hadiseye İslam kaynakları açısından yaklaştığımızda da sanki buna benzer bir manzara ortaya çıkıyor.Gerek Kur"an ayetlerinde gerekse Hadislerde dünya hayatından bahsedılırken oyun ve eğlence tarifi yapılır hep
Dünya hayatı uyku hali olarak anlatılır ve ölümün uyanmak olduğu da vurgulanır.Yine peygamberimizin ve onun kutlu yol arkadaşlarının yaşantısına bakıldığında bunu sezinlemek hep mümkündür.
Yaşadığımız hayatı gerek ulaşılanlar açısından, gerek yaşananlar açısından, gerekse içinde yaşanılacak zaman açısından değerlendirdiğimizde sahiden böyle bir manzara ile karşı karşıyayız.Ne kadar yaşayacağımız ne kazanacağımız ve yarın ne olacağını bilmediğimiz bu alemde verdiğimiz amansız mücadele neyin nesi o zaman. Firavunca saltanatlar, Nemrutca mücadeleler ,Karunca dünya sevgisi ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünya ve makam-mevki şehveti
Eskiden insanlar galiba hayatı çok basit ölçekten ele almışlar ve çok rahatlamışlar.Hemen terkedilebilecek bir misafirhane ,her an değişilebilecek bir mekan ve ansızın kaybolabilecek bir dünya algılaması hayatı hem sıradanlaştırmış hemde hedefin dünya olmadığı gerçeği ile karşı karşıya bırakmış insanları
Bunu söylerken belki yanlış anlaşılma da söz konusu olabilecek ama hayatı hiçe saymak yada mistik bir dünya hayatı düşüncesi ortaya çıksın istemiyorum.Sadece hepimizin yüzleşmek istemediği bir gerçeği kendi penceremden değerlendireyim istedim.Çok arkadaşımız çok dostumuz ve bir çok yakınımız ,bahsettiğimiz gurbet aleminin ötesinde şu anda
Hal dilleriyle şimdi alabildiğince bağırarak bizleri uyarmaya çalışıyorlar ama galiba bizim duyma frekansımız onların sesini algılayacak şekilde dizayn edilmemiş.Sadece geçmişten geleceğe ders çıkarma formatında akıl ile donatılmışız.Peygamberler ve kitaplar da desteklemiş bu donanımımızı
..Ama bir çoğumuz ya yanlış okumuşuz mesajları yada görmezden-duymazdan gelmişiz bize yapılan çağrıları
Bir gerçek var ki o da; vurdumduymazlıklarımız ,ilgisizliğimiz ve körlüğümüz anlattığımız gerçeklerin değişmesine yetmiyor .Hatta sona doğru daha hazırlıksız ve daha güvensiz sürükleniyoruz.Aslında ramazan ayı bu tür sorgulama için en ideal bir zaman dilimi.
Ne dersiniz sorgulayalım mı bir ! Gurbeti ,hayatı,yaşananları, geçmişi ,geleceği ,sahip olduğumuzu zannettiklerimizi
Velhasıl bizi ilgilendiren ve etkileyen her şeyi masaya yatılarım ve dünya ve ahiret ölçeğinde değerlendirelim
.Bakalım ne çıkacak karşımıza ve bahtımıza
Hepimize kolay gelsin
.