Hangimiz kime ne kadar güveniyoruz. 5 harfli tek sözcükten
oluşan güven kelimesi hayatımızı ne kadar yönlendirdi ve güven
kelimesi soyut anlamda bir sözcük fakat niteliği yaşamın ve
başarının %70"ni oluşturduğuna inanıyorum. En yakınımıza,
komşularımıza ve topluma güvenirsek o kadar daha mutlu, huzur dolu ve başarılı olabileceğimize inanmamız gerek diye düşünüyorum. Ya güvenemezsek neler olur? Yaşam çekilmez bir hal almaz mı? Fakat sadece başkalarına güvenmek yetmez başkalarına güvenmek için öncelikle kendimize de güvenmeliyiz. Herkes, hepimiz toplumdaki bu güven bunalımı nedir diye düşünüyoruzdur. Hepimiz önce bir kişisel öz eleştiri yapmamız gerekliliğine inanıyorum. Toplumda bu güven bunalımı bu kadar had safhaya neden çıktı? Bence herkes doğru ve yanlışı ayırt etmeksizin kişisel çıkar ve menfaatler ön planda düşünüldüğünden bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı önce kendimize olan güvenimizi ne kadar etkilediğini düşünürsek zararlarının boyutlarını kestirmek o kadar daha kolay olacaktır. Başkalarının mutsuzluğu üzerine kâr amaçlı kır şişeyi dön köşeyi mantığı, dönülen köşenin bugünkü rehavetine kapılarak yarını düşünmeden rastgele yaşamaya benzemez mi? Tabi ki güven, doğruluk, saygı ve sevginin kişisel olması yeterli mi diye düşüneceksiniz. Tabi ki değil. İnsanların birbirine güvenmesi karşılıklıdır. Güven bir defa sarsıldı mı bir daha yerine gelmesi zorlaşır. İnsanlar birbirine güvenemezse birbirlerine kuşkuyla bakmaya başlarlar. Ve bu kuşkunun sonu tehlikedir. Çünkü o zaman ne konuştuğunuzun ne yaptığınızın anlamı kalmaz. Ve hastalık boyutuna varılmıştır. Güvensizlik şüpheyi, şüphe hayatı yaşanmaz hale getirdiği gibi içinden çıkılmaz boş kara bir kuyuya benzer. İşte hastalık başlamıştır. Paranoyak hastalığı herkesten şüphelenmek, kuşkuya bakmak, endişe topluma hâkim olmuştur. Nedenini bilmediğimiz zaman tünelinde hep birlikte boğulacağımızı düşünmek dahi istemiyorum. Çünkü toplumda bu temel yargı olan güvensizlik hâkim olmaya başladı. İş bilenin kılıç kuşananın mantığı nereye kadar insan gibi yaşamamızı sağlar? Onun içindeki hepimiz, herkes kendimizce öz eleştiri yapıp ahlak kavramını unutmamamız gerekliliğine inanıyorum. Savaşlar sadece ateşli silahlarla olmaz daha tehlikelisi psikolojik savaş. İşte bu psikolojik savaşta yenmek ve yenilmek yoktur. Bugün yenmiş gibi olsanız dahi yendiğinize inanırsanız mutlaka bir gün size de bazı oyun ve düzenler kurulacaktır. Çünkü siz hak ederek değil hak etmediğiniz bir galibiyet elde etmiş olmaz mısınız?
Bugün niçin bu kadar güven üzerinde durduğumu düşüneceksiniz belki. Fakat ben inanıyorum ki karşımdaki insana güvenmeden iki adım atılamayacağına inanıyorum. Peki, güvenilmemesi gereken insanlar yok mu? Tabi ki var. Ama inanan bir defa şüphe girmiş içine, kimse kimseye güvenemez olmuş. Neden, niçinler de çok önemli Çünkü herkeste hepimizde kazanma hırsı, biraz daha çok kazanma hırsı birçok değerleri etkilediğinden hayat çekilmez bir hal alıyor. Bu yazdıklarımın şahsımla ilgisi yok tamamen toplumsal bir olay olduğuna inanıyorum. Tabi ki bende tek başına yaşanılmayacağı gibi birlikte yaşamanın bedelinin varlığına inandığımdan toplumsal güven insan hayatında güzelliklerin farklılığını ve bu farklılıkla bize mutluluk ve güven aşılacağını böylece başarının temel prensibi güvensizlik değil güven olmalıdır diye düşünüyorum. Bugün günlerden Pazar isterseniz ilk testi yapalım. Herkes birbirine ne kadar güvendiğini test etsin. Olmaz mı? Ben güveniyorum, güvenmeyenler ne kadar çıkar? İsterseniz en yakın aile bireyleriyle bu güven testini yaparak komşularımızla ve iş arkadaşlarımızla yapabiliriz. Kim kime ne kadar güveniyor bir başlangıç olur. Ama açık yürekli ve dürüstçe herkesin birbirine güven testi yapabilir mi? Diye düşünüyorum. Ben herkese güveniyorum. Fakat eleştiri güvensizlik anlamında değildir, neden ve niçinlerine bakmak gerekir. Herkesin birbirine hoşgörülü olması gerektiğine inanıyorum.Saygı ve sevgilerimle mutlu Pazarlar.