Haçlıların Endülüs Müslümanlarını hile yollu, esir alıp, şehit etmelerinin tarihi olan “1 Nisan”; bu tarihi olay bilinmeden ve dikkate alınmadan; “Şaka” yaparak ve böylece günü magazinleştirip, eğelenerek geçirilmektedir. “1 Nisan” tarihi şaka yapma günü değil, “Hüzün” günüdür. Üstelik Müslümanın “Şaka” ile değil “Hakikat”lerle ilgilenmesi, zamanını “Gerçek”lerle değerlendirmesi gerekmektedir. Bu tarihi, geleneksel “Şaka” günü haline getirenlerin, zaman zaman ağır şakalar yaptığı görülmektedir. Bu da, insanın ruh ve zihin dünyasına zarar vermektedir.
Peygamberimiz de şakalaşmıştır. “Ben de şaka yaparım, fakat doğru konuşurum” buyurmuştur. Binek isteyen yaşlı bir kadına “sana bir deve yavrusu vereyim, ona binersin” buyurunca kadın, “Deve yavrusu beni nasıl götürsün?” demiş, tebessümle ona, “Her deve başka bir devenin yavrusudur” cevabını vermiştir. Buna benzer mizahi ama ders verici şakalar yapan Peygamberimiz, “arkadaşına üzücü şaka yapma” buyurmuştur. Ümmü Eymen isimli bir kadın Peygamberimize gelip, “ben falancanın hanımıyım, sizi kocam davet ediyor” deyince, Ona da, “Şu gözünde beyazlık olan adamın karısı mısın?” buyurmuş, kadın, “Hayır onun gözünde bir şey yok” deyince de, kadına tebessümle, “Gözünde beyazlık olmayan insan yoktur” buyurmuştur. Böylece diyaloğu, şaka üzerinden muhabbete dönüştürmüştür.
Her şeyin bir tohumu vardır. Düşmanlığın tohumu da şaka ve alaydır. Şakayı tamamen terk etmek dostların buğz etmesine ve samimiyetinin kesilmesine yol açabilir. Bu nedenle de maksadı aşmayacak ölçüde ama ders verici muhtevada şakalar yapılabilir. Şakalaşma; yemeğe atılan tuz gibi olmalıdır. Şakada, edep muhafaza edilmelidir. Yalan söyleyerek şaka yapılmamalı, şaka bile olsa diğer kişi korkutulmamalı, şaka yaparken üzücü ortamlar oluşturulmamalıdır. Güldürmek için şaka yapılmalıdır. Hangi gerekçe ile olursa olsun, şaka yaparak bir kimsenin üzülmesine ve korkmasına neden olunmuşsa, hak ihlali oluşmaktadır. Yalan ve hile varsa ayrıca bir günah işlenmiş olur ki Müslümanı korkutmak büyük zulümdür. Söz söyleyerek veya işaretle de olsa, Müslümanı korkutmak caiz değildir.
Peygamberimiz şaka yaparken, münakaşa etmez, yalan söylemez, korkutmaz ve üzücü olmazdı. Onur kırıcı hiçbir şaka yapmazdı. Hukuka riayeti temin için Yüce Allah, insanların mallarına tecavüzü haram kıldığı gibi, insan şahsiyetini kırıcı olan her türlü alay, gıybet, yalan, iftira, dedikodu ve benzeri sözlü tecavüzleri de haram kılmıştır. Bu sebeple; çoğu kere muhatabı küçük düşürecek şekilde yapılan fiilî ve sözlü şakalar da Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır. Yalanla eş anlamlı şakalar, bizzat yalan olduğu için haramdır. Ancak şaka; yalan, alay, hakaret gibi aşağılayıcı manada olmamak ve aşırı gitmemek kaydıyla yapılırsa buna müsaade edilmiştir. Sınırları taşmamak, başkasını incitmemek şartıyla arada sırada şaka yapmak uygun, hatta güzel görülmektedir. Şakanın eziyet, sıkıntı verici ve rahatsız edici olanı yasaktır. Kırıcı ve yalan cinsinden olmayan şakalar insanlar arasında muhabbeti arttırır. Ancak her işte olduğu gibi şakada da aşırı gidilmemelidir.
"1 Nisan" vesilesiyle "Şaka" yaparak, insanların gönüllerini ve onurlarını kırmak "Kul Hakkı İhlalidir." Güldürmek için bile olsa, aldatıcı şakalar yapmak günahtır. Peygamberimizin; “Aldatan bizden değildir" beyanı, 1 Nisan vesilesiyle yapılan şakaları da kapsamaktadır. 1 Nisan vesilesiyle veya başka bir düşünce ile her hangi bir kimse, bilerek veya bilmeyerek başka birine, kendi aile üyesi veya arkadaş grubundan bile olsa, şaka yaparak aldanmasına neden olursa, mutlaka o kişiyle "Helalleşmesi" gerekir.