Öyle bir zamandayız ki, herkes her şeyi herkesten çok iyi biliyor, biliyoruz. Her konuda fikir sahibiyiz. Konu uzmanlarının çok iyi bildiği konularda bile, uzmanlara taş çıkarak kadar bilgiliyizdir! Kendi dar çerçevemizde olayları irdeler, gerçekten bu işi bilen uzmanlarından daha çok fikir yürütür ve bulunduğumuz makam ve mevkiyi kullanırız. Doğru biliyorum edasıyla gazetelerde ve değişik basın araçları yoluyla bu görüşlerimizi açıklamaya devam ederiz.
Geçenlerde kurban bayramı ile ilgili olarak sayın bakanlarımızdan biri, bu devirde kurban kesmektense fakirlere yardım etmenin daha eftal olacağını beyan buyurdular. İnanın kaç aydır bekledim bizim yöresel basındaki değerli dini yazılar yazan yazarlarımızdan bir tepki görmedim. Ya da inşallah benim gözümden kaçmıştır. Ne demek yani kurban kesmeyelim ve onun yerine fakir fukaraya maddi yardımda bulunalım. Bilmiyorum bakan olmak her konuda konuşmayı gerekli mi kılıyor? Yahut ne bileyim kendi alanımızla ilgili olmayan konularda konuşmaktan ne zevk alıyoruz? Bırakın bu konuyu dini alimler konuşsun. Fakirlere siz yardım ettiniz de size kimse mani mi oldu? Ama kurban kesmek çok hassas bir konu ki, Kuran-ı Kerimde de bu konuda ayeti kerime olduğu apaçıktır. Bilmiyorsan bildiğiniz konuda konuşun. Bakan olmakla her konuda fikir yürüterek halkımızın beyinlerini karıştırarak o vatandaşımıza iyilik yapmış mı oluyorsunuz? Vatandaşlar, Bak bakan bile kurban kesme yerine fakirlere yardım etmenin yerinde olacağını söylüyor, koskoca bakan yalan mı konuşacak diyerek, belkide üzerlerine vacip olan kurban kesme ibadetini yapmayacaklardır. Bırakın herkes bildiği konularda fikir yürütsün.
Aynı şekilde geçen akşam, bir tv programında, Sayın Mardin Valisi'ne Mardin'deki olaylarla ilgili çözüm önerileri soruldu. Malum geçen hafta içinde Mardin'de kan davası yüzünden bir düğün evi basılıyor ve 44 vatandaşımız katlediliyor. Bu durum tabii hepimizi derinden üzmüştür. Bu konunun çözüm önerileri için benden daha faydalı fikirler söyleyecek kişiler vardır. Ben çözüm önerileri sunacak değilim. Ancak Sayın Mardin Valisi Hasan DURUER Bey'in görüşlerine katılıyorum. Çünkü Mardin gerçeği İstanbul'dan yahut Ankara'dan oturup puro tüttürerek bilinemez. Oralara gidip yaşayıp ora halkını çok iyi tanımak gerekir. Bizim geleneklerimiz doğuda inançlarımız kadar kuvvetlidir. Bunları değiştirmek öyle çok kolay değildir. Sayın valimiz Mardin'deki gerçekleri elbette bizden çok iyi görüyordur. Çözüm önerilerinde kız çocuklarının eğitim öğretim görmesinin sağlanmasını ve bunun için halkımız gelenekleri gereği kız çocukları ile erkek çocuklarının aynı okula göndermedikleri için bunun bu güne kadar sağlanamadığı gerçeğini belirtmektedir. Bunun içinde kız ve erkeklerin gittikleri okulların ayrı olabileceğini ifade etmiştir. Ama bu fikre bazı çok bilmişler hemen tepki göstermişler ve Mardin Valimizi yobazlıkla suçlamışlardır. Nedense doğru söyleyeni hep dokuz köyden kovarlar hesabı, bilmiyorum sayın Mardin valimizi de dokuz köyden kovacaklar mı? Ne olacak devletimizin imkanı mı yok ayrı ayrı eğitim yaptırmaya, sonra bunun getirisini düşünemiyor mu bizim çok bilmişler. Ben bir eğitimci olarak bu çözümün doğuya çok gerekli ve iyi bir çözüm olacağına inanıyor ve valimizi destekliyorum.
Evet sevgili okurlar, sayın Mardin valimiz bu güzel fikirle bazı çok bilmişlerin anlayamadıkları bir gerçeği dile getirmiştir. Orada katledilen 44 vatandaşımız bir zaman sonra unutulacaktır. Doğunun gerçeği bu ne yazık ki. Mardin valimiz bu konuda sesini çıkarmasa hiç kimse neden sesini çıkarmadın çözüm önerisi sunmadın demeyeceklerdir. Ama Sayın Valimiz içi kan ağladığından kendisinin istemediği halde çocukları ayrı okutarak bir yerden başlamak gerektiğini çok iyi bilmektedir.
Çok teşekkürler sayın valim, bu cesaretli öneriniz sizi küçültmeyecek bilakis daha sonra size haklı bir gurur yaşatacaktır. Hiç kimse anlamasa bile siz doğru bildiğinizi söylemenin rahatlığı ile yaşayacaksınız. Zaten bundan sonrası daha yüksek makamların işidir.
Size başarılar diliyorum.