"Derinliği bilinmeyen suya atlamak, bel veya boyun kırılmasına neden olur."
Bir cümlelik bu atasözü, ortalama hacmi olan bir kitap dolusu mesaj sunar insanlığa.
Özetle ve kısaca, güncel gündemleri de içine alacak şekilde, bu atasözünün mesajı paylaşılmalı ki, söz konusu tecrübelerden toplum istifade edebilsin.
Zira, atasözleri tarihin derinliklerinden süzülerek gelen, ciltler dolusu bilgilerin ve tecrübelerin birer cümlelik anafikirleridir.
Bu atasözü de, az konuşur ama çok şey anlatır, çok şey söyler dinleyen ve okuyanlara.
Meselâ; bilmediğin işi yapmayacaksın ve bilmediğin işi tanımadığın kimseyle hiç yapmayacaksın diye seslenir her dönemin insanına.
Boyundan büyük işlere kalkışmayacak, üzerine vazife olmayan konulara karışmayacaksın diye bağırır bugünün insanına.
Lüzumsuz insanlara bulaşmayacak, gereksiz konularda tartışmaya girmeyeceksin diye söyler bu söze kulak verenlere.
Aklına geleni söylemeyeceksin, hukukunu korurken haddini aşmayacaksın hatırlatmasını yapar her dönemin insanına.
Başkasının gazına gelip etrafını dağıtmayacak, ihtiyatlı olacak ama takiyye yapmayacaksın diye ikaz eder haddi aşanları.
Kısacası; "HADDİNİ BİLECEKSİN" der bu söz, tüm okuyan ve dinleyenlere özet olarak.
Önünü görmeden hareket etmeyeceksin. Her işin esabını önceden iyi yapacaksın. Yani, proje adamı olacaksın
Yoksa; rastgele bir hayat yaşanır. Çoğu kere de sorunlarla karşılaşılır. Ticarette ve kişisel ilişkilerde, önünü görmeden yapılan teşebbüslerin hüzünle sonlandığına şahit olmayan neredeyse kimse yoktur. Öylesi sonuçlar ortaya çıkar ki, bir daha kişinin eski haline gelmesi bile mümkün değildir.
İlahiyat açısından bakıldığında, ihtiyadi davranışlara evet ama takiyye yaklaşımına hayır. Plan ve programa evet ama haddi aşacak hesaplara hayır diye özetlenebilir bu atasözünün mesajı.
İslâm; kurumsal bir medeniyetin kendisidir. Bu medeniyetin "aklı", Allahın mesajı olan ilahi vahiydir. Medeniyetin pratiğe dönüşmüş hâli, Hz. Peygamber'in sünnetidir.
Bu medeniyetin, temel kaynağı olan Kur'anda, geçmiş milletlerin kıssalarının anlatılması, tecrübeye verilmesi gereken önemi ifade etmek içindir.
Tecrübeye ve tecrübeliye itibar edilmesi, gelecek adımların doğru atılmasını sağlar. En doğru adımları atmak için, Allahın vahyi olan Kur'an bilgisine kulak vermek gerekir.
Kur'ana, Sünnete, geçmiş tecrübelere meydan okuyan, meydanda yalnız kalır. Büyüklerin mirası; tecrübeleri ve akıllarıdır. Onlardan istifade etmek de, akıllıların kârıdır.
Akıllı insan; kendini tartarak, önüne bakarak, geçmişten ders alarak, plan ve program yaparak yaşayandır. Haddi bilmenin gereği de budur. Aksi halde, bel de boyun da kırılır. Sığ zannedilen gölde boğulma olur.
Derinliğini bilmediğin göle dalmayacaksın. Haddini aşıp, her tarafa saldırmayacaksın. Kendini güçlü zannedip, her yana ve yöne savaş açmayacaksın. Aksi halde, avlanmaya giderken, avlanmış olursun.
Atalarımız bir başka sözlerinde de derler ki; İslâmın şartı beştir, altıncısı "Haddi Bilmektir"
Daha önce de köşemizde kısmen paylaştığımız bu başlık altındaki yazılarımız, toplumda gördüğümüz örnekleri işaret etmek, ilahiyatçı bir yazar olarak insanlara haddi aşanları tanıtmak ve onlardan toplumu korumak içindir.
Konu "Haddini Bilmek veya Haddini Aşmak" olunca ilk defa kendimizi çek etmek de kendi yöntemimiz olmalıdır. Biz de böyle yapıyoruz.