Hafıza (bellek) nedir diye sorulursa kısaca şöyle cevaplayabiliriz : Bir insanın yaşadığı ya da çeşitli yollardan öğrendiği bilgileri akılda tutabilme becerisidir.
İnsan yaşamının sürekliliğinin önemli bir parçası (duyusu) hafızayı olay ve işlemeleri,süreçleri için kullanırız.Hafızaya işleme süreci sırasıyla kodlama,depolama,muhafaza etme,bilgi ve geçmiş yaşantıları geri çağırmadan oluşur.
Bazı uzmanlar insanda üç çeşit hafıza olduğunu söyler,düşünceler,duygular ve alışkanlıklar.Biz insanlar bu üç zamanda,bekleme anı,dikkat anı ve hafıza anında yaşarız ve biri olmadan diğeri olmaz.En basit anlatımla,insanlardan hafızanın ne olduğunu sorduğumuzda, çoğu insan bir test veya bulmacayı çözme veya arabanın-evin anahtarlarını nereye koyduğumuzu hatırlama olarak düşünmektedirler.Oysa hafıza günlük hayatımızda çok önemlidir.Hafızamıza güvenmeden sokağa bile çıkamayız.
Öğrendiklerimizi,gördüklerimizi kodlama(belleğe alma) süreci doğumumuzla başlar ve yaşadığımız sürece devam eder.Bir şeyin hafızaya kaydolması için,duyu organlarımızdan bir veya birkaçı tarafından algılanması zorunludur.Hafızaya kaydetme kısa süreli bellekte başlar.Örneğin ayakkabının bağlarını nasıl bağlayabileceğimizi,evden çıktığımızda hangi yoldan nereye gideceğimizi bilmek gibi.Sonra süreci öğreniriz,uzun süreli belleğe gider ve artık ilgili adımlar hakkında düşünmeden bilinçsiz olarak yaparız.
Önemli olaylar genel olarak,kısa bellekten uzun süreli belleğe geçer.Bilgi uzun süreli belleğe tekrar yoluyla işlenebilir.Örneğin bir test çalışılarak veya yürümek düşünmeden yapılana kadar adımların sürekli tekrar edilmesi gibi... Bir duyduğunuz bir bilginin depolanma olasılığı daha yüksektir.Bu da motivasyonu ön plana çıkarır.
Küçük bilgi kırıntısını kullanma ihtiyacını hissedene kadar onun genelde hafızamızda olduğunun farkında değilizdir.Onu kullanma ihtiyacı hissettiğimizde getirmek için geri çağırırız.Tekrar bu geri çağıma işlemlerinin çoğu yoğunlaşmadan olur.Özellikle ayakkabı bağını bağlamak gibi yaptığımız yaygın işler artık sıradanlaşır.Fakat bazı konularda daha fazla efor sarf etmemiz gereken bellek türleri de vardır.
Hafıza kaybı genelde yaşlanma ile ilişkendirilir,insan beyni,18-20 yaşına kadar beyin hücrelerinin sayısının artmasıyla beynin biçimsel olarak büyümesi ve de var olan beyin hücrelerinin kullanılarak hücreler arası bağlantıların oluşması şeklinde iki türlü gelişme gösterir.Yirmili yaşlardan sonra beyin sadece var olan hücreleri arasındaki bağlantıları artırarak gelişir ve bir taraftan da yavaş yavaş hücre ölümü başlar.Bu nedenle bir süre sonra beyin yeni bir şeyler öğrenirken bazı kısıtlamalar yapar ve fazla kullanılmayan bazı bilgileri siler.
Öğrenme şekli artık en eskilerin silinip yenilerin kaydedilmesiyle olur.Bir nevi bilgisayar işlemleri gibi.Yeni zamanın ilerlemesi doğal bir unutma sürecinin yaşanmasına neden olur.
Hafıza kaybının yaş ilerledikçe beyinsel becerilerimiz konusunda güven yitirebiliyoruz.Bunun yavaşlaması için şu basit önlemleri alabiliriz: Yediklerinize dikkat edin,yetkinliklerinizi dikkate alın ve bazı şeyleri hatırlama sürecinde,hafızanızı bir daha zorlayın,yeni bir öğrenmeye çalışın,müzikle uğraşın,hafızaya iyi gelecek besinler tüketin,egzersiz yapın,sosyalleşin,tansiyonunuzu ,kolestorunuzu kontrol altına alın,düzenli uyumaya çalışın,beyin sporu yapın,sigarayı bırakın,stres seviyenizi azaltın...
Günümüz insanın geçmişine şöyle bir bakınca,insan yapısını yeniden şekillendirmeye yönelik reform hareketlerinin başlangıç evrelerinin değişik ölçülerde bir çile dönemi olduğu görülür.Böyle evrelerde,ileride içe sindirilmesi olanaksız aşırılıklar ne yazık ki çok olmuştur.Bugün de değişik biçimlerde yaşanıyor,yaşatılıyor.Bunlardan ders almak gerekir,ama genellikle alınmaz ve her zaman bir şekilde karşımıza çıkar.
Maalesef hafızası kaybolan kişi ve uluslar geçmişinden ders alamazlar.
"Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür."