HAFTASONU YAŞADIKLARIM
İşlerimizin yoğunluğu nedeniyle hafta içi iş yerinden ayrılamıyorum, eş dostun Cenazesine, düğününe dahi gidemiyorum desem yeri var. Geçtiğimiz Cumartesi günü sevdiğim dostum Yahya Azal kardeşimin oğlunun cenazesine katılamadığım için evine taziyeye gittim. Ona giderken birkaç arkadaşı da ziyaret etme imkânım oldu, gazeteye ikindiden sonra ancak gelebildim. Gazeteden içeriye girer girmez sekreter hanım iki kişinin benimle görüşmek istediğini söyledi, kim olduklarını sorunca da hayranların dedi, gelsinler görüşelim dedim. Gelen muhteremlerden birisi yetmiş yaşlarında, diğeri ise altmış yaşlarında. Sefa hoşbeşten sonra tanışma faslına geçtik birisi Adıyamanlı emekli İmam, kızını ziyarete gelmiş bir aydan beri burada imiş, diğeri ise esnaflık yapan altmış yaşlarında bir kardeşimiz.
Sefa hoşbeşten sonra sebebi ziyaretlerini anlattılar. Yazılarımdan ötürü beni tebrik etmeye geldiklerini, yaptığım işin cihat mertebesinde olduğunu, bunun mükâfatının Cennet olduğunu söylediler. Aklıma Sahabe-i Kiram döneminde 700 tane devesi olan bir tüccarın kervanı ile birlikte Medine'ye girdiğinde Hazreti Aişe validemizin kervan sahibinin kim olduğunu sorması üzerine Sahabe-i Kiram kervan sahibinin adını söylemiş ve Hazreti Aişe validemiz Resulullah onun için sürüne sürüne Cennete girecek demişti buyurmuş. Bu haberi alan Tüccar derhal Hazreti Aişe Validemizin yanına koşup, onun ağzından dinlemek istemiş. Hazreti Aişe Validemiz Resulullah'ın söylediklerini tekrar edince Tüccar Anneciğim, Cennete gireceksem 700 devem şu insanlara feda olsun demiş. Gelen değerli dostlar bana sen Cennetliksin deyince onlara dedim ki ah keşke öyle olsa ama benim gibi günahkâr birisine Cenabı Hak bu lütfü ihsan ederse benim amelimden değil, ancak ve ancak onun ihsanındandır. Aslında bu söylenenler nefsimin çok hoşuna gitmişti ama biraz düşündüm inancıma, samimiyetime güvensem de kızdığım zaman söylediklerimi düşündüğümde Allah'ın Rahmeti olmaz ise işim çok zor.
Cumartesi bu güzel olayı yaşadıktan sonra Pazar günü eşimle birlikte yazlığa gittim. Beş altı yıldır İstanbul'da yaşayan komşumun geldiğini görünce hoş geldin dedim. Aradan birkaç dakika geçince komşum geldi, onun sebebi ziyareti ise çok farklı bir konu, bundan yaklaşık iki yıl önce yazdığım bir köşe yazısı ile ilgili rahatsızlığını söyleyince konuyu hatırladım. Bir kamu kurumunda yaşanan olaylardan bahsetmiştim, hatta yaşanan olaylardan birisinin de bir tanker mazotunun kaybolması sonucu bir Mühendisin emekliye ayrıldığını yazmıştım. O dönemde ayrılan mühendisin kendisi olduğunu, bu yazıdan duyduğu rahatsızlığı ve hak etmediği halde arkadaşları tarafından böyle bir düşüncenin olmasına neden olduğunu söyleyince çok üzüldüm. Zira o komşumla yaklaşık 15 yıldır komşuluk yaparız, onunla ilgili öyle bir kanaat bende olamaz. Zaten adamcağız vicdanen rahatsız olduğundan ve kendisinden emin olduğundan rahatsız olduğu belli. Diyeceksiniz ki sen neden yazdın ben yaşanan olaylarla ilgili gelen belge ve bilgiler üzerinden isim vermeksizin yazmıştım, bu arkadaşın adından bahsedilmediği için isim vermeden yazdım ama komşumun rahatsızlığını görünce çok üzüldüm.
Yaklaşık beş yıldır bu işi yapıyorum. İlk kez yazdığım yazıdan ötürü üzüntü duydum. Zira kul hakkı benim için çok ama çok önemlidir, benim için en güçlü adam haklı olduğu halde haksız ilan edilen adamdır. Bu tür insanların siyasi düşüncesi, Dünya görüşü, inancı ne olursa olsun benim için çok kıymetli insanlardır. Bu tür insanların bedduaları anında yapışır. Şimdi bazıları ben böyle yazdım diye çok keyiflenip bunu kullanmak isteyecekler ancak benim için hiç önemli değil. Benim için önemli olan Rabbimin rızasıdır, gerisi hikâye. Güçlü olmak zulmetmeyi gerektirmez, güçlü olmak ancak ve ancak haklı olmayı gerektirir. Şayet haklı değilseniz adam gibi özür dilemesini de bileceksiniz. Bilmeden, anlamadan insanları üzmüş iseniz ve muhatabınız adam gibi size gelip bunu ifade ediyorsa o insandan özür dilemek erdemliktir. Rabbimiz Kuranı Kerim'de Biz dileseydik günah işlemeyen kullar yaratırdık buyurmaktadır. Kullar yanlış yapıp, tövbe ettiklerinde Rabbimizin katında çok makbul insanlar olduğunu beyan ediyor. Ne mutlu işlediği günahtan tövbe edip, onu bir daha işlemeyenlere. Kalın sağlıcakla