15 Temmuz İşgal Girişimi üzerinden 50 gün geçti. 12 saatte engellenen girişimin taraftarları toplanıyor hâlâ. 40 yıllık bir yapıyı çökertmek kolay değil elbet. Üstelik devletin bütün kurum ve kademelerine sızarak yerleşmiş bir kadrosu var bu yapının.
Samimi duygularla seyredenleri, sempati duyanları, muhabbeti olanları, militanları ve 15 Temmuz İşgal Girişiminde bulunanları var bu terör çetesinin. Bir de başından beri, yani 40 yıldır karşısında olanları, eleştirenleri ve bu nedenle; tenkit, tehdit, tahkir ve tekfir edilenler var. Hâlâ, bu yapının ihanetini kabullenmeyip, 15 Temmuz İşgal Girişimi'ne "Tiyatro" diyenler de var.
Şimdi bu yapıdan temizlemek için önemli bir süreç başladı. Bu sürece herkesin katkı sağlamasının gereğini hatırlatmak istiyoruz. Hakkın tarafında, haklının yanında olmamız gerektiğini haykırıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu yapıdan ülkeyi temizlemek için, herkesi sağduyuya, sağduyulu herkesi de sorumluluğa davet ediyor. Sayın Başbakanımız, haksızlık olmayacak diye teminat veriyor. Bir taraftan da işlemler devam ediyor.
Yaklaşık 50 bin kişinin üzerinde memurun ihraç edildiği KHK yayınlandı iki gün önce. Her taraftan sesler yükselmeye başladı, "Kurunun yanında yaş da yanıyor" diye. Bazıları su sese makul bir şekilde kulak verirken, bazıları da, "Yaşın ne işi var kurunun yanında" diyerek, terör çetesine karşı olan öfkesini ifade etti. Bir problem var ki, gazetelerin köşe yazarları ve televizyon programlarının yorumcuları bu konuyu değerlendirme ihtiyacı duydular.
Hakkın tarafında ve haklının yanında olmamız gerektiğini söylerken, bu yapıdan da ülkenin temizlenmesini istiyoruz. Bunu yaparken mutlaka arada ezilenler ve aradan sıyrılanlar olur. Zaten feryat da bunun için yapılmaktadır. "Yıllarını çeteye hizmet ve himmetle geçirene bir şey olmadı ama bunlarla uzaktan yakından ilişkisi olmayanın görevine son verildi " deniyor ve buna örnek olacak isimlerden de hemen ilaveler yapılıyor.
Bu temizlik yapılırken ilgili ve yetkili olanların çok titiz davrandığına, Hakkın tarafında ve haklının yanında durduklarına inanıyorum. Buna rağmen eksiklik ve yanlışların da olabileceğini makul görüyorum. Yapılan idari işlemlere bakıldığında; yanlışlığın belki çok az, eksikliğin biraz ama doğru tespitlerin üzerinden yüründüğüne şahit oluyoruz.
15 Temmuz İşgal Girişimi nedeniyle suça karışanlarla, bu yapının ülkeden temizlenmesi için yapılan idari ve adli değerlendirmeler birbirinden farklıdır. Bu ve benzeri yapıların ülkeden temizlenmesi isteniyorsa, bataklığın kurtulması gerekir. Bataklık kurutulurken de içinde ve etrafında bulunan ne varsa temizlenmesi esastır. Feryatlar, bataklık etrafında bulunup, süpürülenlerden gelmektedir.
Canı yanan da feryat etmektedir. 17/25 Aralık olaylarından sonra bu yapının bataklığına girenler, mıntıka temizliğinde süpürülmektedir. Böylesi ülke gündemini ilgilendiren, devlet büyüklerinin hayat ve feryatlarına konu olan olaylardan sonra, bu yapının bataklığına girmenin makul bir izahı bu gün yapılamaz. İdari işlemler, 17/25 Aralık'dan önce bu yapı ile bir çeşit ilişkisi olanların muhtemel ayrılma süreleri dikkate alınarak yürütülmektedir. Bunlar arasında görevine son verilenler varsa elbette feryat etme hakları vardır. Hakkın tarafında ve haklının yanında olmamız gerektiğini bu durumda olanlar için biz de haykırıyoruz.
Zaman içinde ilgili ve yetkili olan devlet büyüklerimizin, bu süreçte yanlışlıkla idari işlemlere maruz kalanlar hakkında yeni bir değerlendirme düşünecekleri kanaatini taşımaktayız. Devletimizin ve devlet idarecilerimizin, Hakkın tarafında ve haklının yanında olduğuna inanıyoruz. Büyük bir sorumluluk anlayışıyla işlemlerin yürütüldüğüne şahit oluyoruz.
Bu süreçte, suçsuz yere ezilen ve suçlu olup sıyrılanların olabileceğini de makul görüyoruz. Bilinmelidir ki, hiçbir bedel, 15 Temmuz gecesi ülkeyi korumak için canlarını veren şehitlerin fedakârlığına ulaşamaz. Ülkenin bu yapıdan temizlenmesi sürecinde suçsuz yere ödenen bedeller, ödeyenlerin Cennet madalyası ve günahlardan beraatı olacaktır.