Rahmetli babaannemi çok severdim. Allah gani gani rahmet eylesin. Merhum dedem yirmi altı yaşında hayata veda edince üç çocuğunu yetim büyüttü. Yoksulluk, yetimlik, kimsesizlik bir araya gelince rahmetli adeta çile dolu bir hayat yaşamış. Milli Şef döneminde yokluk içerisinde bir hayat sürerken, elinde bulunan tek bir ineğini dahi arazi vergisi yerine, gelip ahırdan alan memurlara karşı direnme imkanı olmayınca mısırı sapı ile birlikte öğüterek çocuklarına yedirmek zorunda kalmış. Az miktardaki arazilerden elde ettiği mahsulle bir yılını geçirmeye çalışmış, vefakar cefakar bir Osmanlı kadını idi. Meşhur Rus harbini görmüş, silah kullanmasını öğrenmiş hatta bir kaç rusça kelime dahi öğrenmişti. Benim için onun söylediklerinin ayrı bir değeri vardı. Zaman zaman sohbet ederken derdi ki Evlatlarım benim dediklerime hak vereceksiniz ama ben öldükten sonra, o da benim için hiç bir şeye yaramayacak. bu sözü dinledikçe ne demek istediğini anlamaya çalışırdım, vefatından sonra ne demek istediğini çok iyi anladım ama dediği gibi neye yaradı ki?
Bu detayı anlatma nedenim yaklaşık yedi yıl önce gazeteyi kurduğumda gerçekleri haykırmak adına kurduğumu kamuoyuna açıklamıştım, aradan geçen zaman dilimi içerisinde gündeme getirdiğim konuların tamamının doğru olduğu ortaya çıktıkça merhum Ninemin sözlerini hatırladım, dilerseniz bir kaç örnekle konuyu açıklamaya çalışayım. 2008 yılının ilk aylarında gazeteyi kurduğumuzda şehirdeki siyasi ereklerin kimler olduğunu hatırlamaya çalışın, biz o günlerde biraz hikaye, biraz drama, biraz da trajedi yaparak Hayvanlar aleminden Hikayelerle olayları anlatmaya çalışıyorduk, bu konuda bir hayli bedel ödesek de o günkü siyasetçilerin tamamı siyasi mevta oldular. Daha sonraki süreçte bizimle canhıraş bir uğraş içersine giren cemaatle bağlantılı siyasetçiler de hamdolsun refüze oldular. Devleti ele geçirmeye çalışanlarla ilgili ta o günlerde ortaya koyduğumuz duruşun ne kadar doğru ve haklı bir duruş olduğunu Hükümet erkanı ve Başbakan bizden çok sonra fark etseler de neticede doğruların ortaya çıkması bizleri mutlu etti. Cemaatin en güçlü olduğu dönemde biz dimdik ayakta durduk asla ve kata eğilmedik, herkes üç beş kuruşluk dünya menfaati için Perşembe toplantılarına katılıp yağ yakarken biz o toplantıların Hakkın Rızası için değil para toplamak ve makam mevkii peşindekilerin toplantıları olduğunu yazdık. Herkes Askerlere ateş püskürürken biz 28 Şubat mağduru olsak da Askerin bizim askerimiz olduğunu ancak hataları olduğunu bunun bedelinin bu olmaması gerektiğini haykırdık.
Yaptığımız işi şehirdeki egemen güçlerin ve siyasi otoritenin istekleri doğrultusunda değil Allah'ın rızası ve halkın menfaati doğrultusunda yaptığımızı bas, bas bağırdık. Yurt dışı seyahatlere cemaat mensupları ile gitmek için can atıp onlarla birlikte resimler çektirip facebook sayfalarına koyduran siyasetçileri yerden yere vurduk.Bunları yaparken de cemaate düşman değil dost olduğumuzu ancak yapılan yanlışların düzeltilmesi için gerçekleri yazdığımızı söyledik. 2012 yılının Mayıs ayında Cemaatle Hükümetin yol ayırımına girdiğini, bunun yurt dışı kaynaklı olduğunu dönüşün zor olduğunu yazdık, bu yazımıza bazıları bilmem nereleri ile gülüp geçtiler. Daha sonra kavga alevlenince yangına benzinle gitmeyip Müminler arsında kavga çıktığında onların arasını bulun onları sulh edin ayeti celilesinin gereğinin yapılmasını istedik. Bunları yaparken ne cemaate yarandık ne de siyasetçilere ama bizim gayemiz birilerine yaranmak değil Rabbimize yaranmak olduğundan umurumuzda olmadı.Siyasetçilerin ve gazetecilerin yaptıkları yanlışları da yazdık doğruları da yazdık, siyasetçilere kızsak da doğrularında yanlarında olduk yanlışlarında karşılarında olduk
Bazı yazılarımıza ciddi anlamda tepki geldi örneğin OF Çaykara derneğine Of-CHP derneği dediğimizde bir hayli tepki telefonu aldık ama biz o konuda çok samimiydik asla geri adım atmadık, nihayetinde bizim haklılığımız ortaya çıktı ve çok güzel bir yönetim Of Çaykara derneğinin başına geldi, hele, hele Hamit Soylu gibi mümtaz bir şahsiyetin o derneğin başına gelmesi dernek adına sevindirici bir olay. Geçtiğimiz Cumartesi akşamı bir gece tertip ettiler sağ olsunlar beni de ısrarla çağırmış olmalarına rağmen iş yoğunluğumdan gitme imkanım olmadı ama on numara bir gece yapmışlar onları tebrik ediyorum. Bu arkadaşlar derneği şehrin en zengin iş Oflu adamlarından devraldılar ama dernek borç batağında şimdi sorarım size benim söylediklerim dorumuydu yoksa yanlış mıydı? Şayet yanlış olsaydı o yönetim iş başında kalması gerekmez miydi? Demek ki doğruydu ama Kral çıplak deyince fincancı katırlarını ürkütüyorsunuz. Biz de bu işi konjoktürel anlamda yapıp herkese gülücükler dağıtarak para verene ağamsın, reklam verene paşamsın deseydik bizden iyisi yoktu ama gerçekleri haykırınca bizden kötüsü yok. Benim inandığım Allah Yüce Kitabında aynen şunu buyuruyor.Benim kullarım kınayanların kınamasından değil benim kınamamdan korkarlar benim hayat ve memat düsturum bu olduğundan her şey vız gelir tırs gider ama keşke bugüne kadar söylediklerimde haklı çıkmasaydım da şehir ve doğrular kazansaydı. Bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla ..