Hamza yürekli olmak demek; hiçbir şeyden korkmadan aşkla yürümek demektir. Hamza yürekli olmak demek; gözle değil yürekle bakmak demektir. Hakka tüm benliğiyle şahadet etmek demektir. Kendimizle kavga etmeyi bırakıp kendi varlığımıza saygı duyarak aşk makamına ulaşabilirsek işte o zaman Hamza yürekli olabiliriz.
Hamza yürekli olabilmek öyle saf bir niyetten, kuru bir temenniden ya da samimi bir duadan ibaret değildir. Hamza yürekli olabilmek için önce sahabe gibi olmak gerekir. Oturulan yerde gözyaşı dökmekle toprak sulanmaz; ama kan dökmekle toprak yeniden karılır, yeniden harmanlanır ve yeni bir ruh kazanır. Kanı önemli kılan şey vücut için en hayati şey olmasıdır. Hayat suyu, kanı pompalayan kalbin içinde değil, gerektiğinde onu gözden çıkaran imanın, cesaretin, inancın yuvası olan yüreğin içindedir. O yüzden cesur ya da yiğit olan kişiye kalpli adam değil, yürekli adam diye hitap edilir. Yüreği genişleten iman ve cesarettir. İnsanı yiğit yapan sarsılmaz iman ve ona olan sonsuz sevgidir. İşte Hz. Hamza da öyle müthiş bir insandı ki; vahşi onu öldürüp Müslüman olduktan sonra sahabelere; ” ben Hamza’ya o mızrağı attıktan sonra bir an göz göze geldik. Koca mızrak saplanmıştı göğsüne ama o hala dimdik ayakta duruyordu, göz göze geldiğimizde onun o heybetinden koşa koşa kaçtım. Çölde izimi kaybettirdim” demiş. Artık savaş meydanında o yiğidin sağlamken nasıl savaştığını, nasıl heybetli olduğunu tahmin bile edemeyiz. Gözlerinden nasıl iman ve cesaret nurları fışkırdığını ve karşısındakini yere devirdiğini anlamak zor değil.
Hz Hamza Efendimiz İslam’a ve Hz Muhammet (SAV) Efendimize âşık bir sahabeydi. Bedirde şehit oldu; ama şimdi biz bu modern zamanların Müslümanları ne kadar İslam’a bağlıyız, ne kadar peygambere bağlıyız, ne kadar davamız için fedakârlık yapıp cefalara katlanıyoruz. Dertsiz ve tasasız bir hayat için düş kuran günümüzün tatlı su Müslüman’ı olan bizler ne kadar anlayabileceğiz Hz Hamza’yı. Şehitliği nasıl anlayıp anlatacağız yeni nesillere. Sahabe gibi olmadan nasıl Hamza yürekli olacağız acaba. Modern görünümlü ruhsuz kıyafetlerimizle, matruş yüzlerimizle nasıl şehadete koşacağız acaba. Biz böyle olalım diye mi can verdi Hamza Efendimiz. Müslümanların bir an önce gözlerini açmaları ve İslam’ı doğru anlayıp algılamak için yeniden iman etmeleri gerekir.
Hamza yürekli olabilmek için önce sahabe gibi olmak gerekir. Kim sahabe gibi olmak istiyorsa onların yaptığını yapmalıdır. Onlar önce ne yaptılarsa biz de önce onu yapmalıyız. Önce kalpten inandılar, şehit gibi yaşadılar, şehadeti dilediler. Sonra kâinatın en büyük mürşidine Peygamber Efendimiz (SAV)‘e şartsız, gönülden tabi oldular. O’ nu her şeyden öce, her şeylerinden daha değerli gördüler. Anam babam sana feda olsun diye hep desteklediler. Bir an olsun yanından ayrılmak istemediler. Aslında her şey kalpte başlar. Biz sahabe gibi olamasak da onlardan esinlenerek hayatımızı yeni baştan dizayn etmek, inandıklarımızı yeniden formatlamak durumundayız. Sahabe hangi yolla O’na dost oldularsa, nasıl gökte yıldız oldularsa, nasıl kalpten inanmış evliya olmayı diledilerse, biz de onlar gibi ölmeden evvel ölmek, sevdaya ermek, onda yok olmak durumundayız. Yaşarken ölmeyi göze almadan şahadeti anlayamayız. Öldükten sonra ruhumuz Peygamber (SAV)‘i görmek isteyecektir. Yaşarken bize emanet olan ruhumuzu, O’na ulaştırmayı dilemeliyiz. Neden biz de sahabenin yürüdüğü yoldan yürümeyelim. Aslında onlar da önce bizim gibiydiler. Cahiliye bataklığına gömülüp kalmışlardı.
Yürümesini bilenler için yol birdir. Hak tektir varmak isteyen için. Kişi Allah’ı dileyince kendi kusurlarının, kendi hastalığının farkına varır. Tıpkı sahabe gibi; Rabbimizden sonsuz yardımlar almaya başlar. Peygamberimizin varisi olan önderleri ona gösterir. Tıpkı Hz. Hamza gibi, Sahabe gibi basamak basamak yükselir aşk merdivenlerinden. Korkuyu yenmek, hatta korkunun karşısına dikilebilmek için Hamza yürekli olmak gerekir. Hamza yürekli olmadan, serden ve yardan geçmeden; davayı anlamak, onun şuuruna ermek mümkün değil. Hamza yürekli olmadan aşkı anlamak, sahabeyi anlamak mümkün değil. Hamza yürekli olmadan Peygamber (SAV) sevgisini kazanmak mümkün değil.