HARCANAN PARA KENDİ PARALARI OLSAYDI O YATIRIMI YAPARLARMIYDI?
Ülkelerin kalkınmasında rol oynayan, önemli insan kaynaklarından birisi de bürokratlardır, yapılacak olan yatırımları yönlendiren, planlayan, ödeneklerin altına imza atan onlardır. Hal böyle olunca işin yükü siyasetçiye kalmaktadır. Siyasetçi, yapılan icraatın bedelini öder, bürokrat ise ortada bir nimet varsa kendisine pay alır, külfet varsa işi siyasetçilere yükleyip, onlar istedi biz yaptık demek suretiyle kolayca işin içerisinden çıkarlar. Önceki gün yazdığım yazı ile ilgili İl Genel Sekreteri Sayın Aslan Karanfil şahsıma hitaben bir açıklama gönderdi. Açıklamasında Ladik Akdağ Kış sporları ve Kayak Merkezi"nin yerinin Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından 2001 yılında, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne tahsis edildiğini, 2004 yılında ise İl Özel İdaresi tarafından satın alındığını, 2005 yılında Turizm Bakanlığı tarafından Kış Sporları Merkezi ilan edildiğini, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından da kar kalitesi yönünden kayak merkezi olmasının uygun bulunduğunu ve bu aşamaların gerçekleştiği dönemde kendisinin İl Genel Sekreteri olmadığını, bu göreve 2005 tarihinde atandığını, bu atamadan sonra kendi döneminde ulaşım yolunun yapıldığını, bu yolun yapımında, biraz hibe, biraz da İl Özel İdaresi"nin kaynaklarının kullanılarak yolun yapıldığını, bu olayların gerçekleşmesinin İl Genel Meclisi"nin aldığı kararlar dahilinde yapıldığını belirtmiştir. Yazısından ötürü kendisine teşekkür ediyorum, bu bir duyarlılıktır, ben de yazının mota mot olmasa da, içeriğini sizlere özetlemeye çalıştım. Zira bizim insanları yargılayıp, mahkum etmek gibi bir niyetimiz yok, amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Dilerseniz olayı Aslan Bey"in yazısını baz alarak biraz değerlendirelim, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü burada ki kar kalitesini çok beğenip, burada kayak olur demiş, iyi güzel de bu arkadaşlar aydan mı gelmiş, yoksa Mars"tan mı? Ladik"te yılda kaç kez kar yağar ve ne kadar kalır hiç merak etmemiş mi? Hadi diyelim onlar bilemedi, asıl yatırımın yapıldığı dönemde görevde olan Sayın Karanfil bu yatırım yapılırken bölgeyi gayet iyi tanıyan bir kişi olarak kalkıp neden olaya müdahale etmemiş? Bu yatırımlar yapılırken; İl Genel Meclisi kararları doğrultusunda yapıldığını belirtmiş, işte burası çok önemli çünkü ilerleyen zamanlarda Sayın Karanfil"in hangi işlerde İl Genel Meclisi"nden karar çıkartarak iş yaptığını, hangilerinde ise yok sayıp evraklara kafasına göre imza attığını da yazdığımızda bakalım o zaman ne cevap verecek, sabırlı olun o dosya da yakında gazetemizde ele alınacak. Akdağ"da Kış Sporları Merkezi olarak planlanıp, milletin onca parasının heba olduğu proje uygulamaya sokulmadan önce, ilçede yaşayan halkla istişare edilip, yatırım yapılmış olsa idi, eminim çok daha farklı ve yararlı yatırımlar yapılırdı. Sırf popülist politikalar üretmek için onca parayı heba etmenin ne anlamı var, bir türlü anlayamadım. Bu dediklerimde haklı mı, yoksa haksız mı olduğumu anlamak istiyorsanız, hafta içerisinde bir gün oraya gidip, personele son iki ayda yaptıkları hâsılatın kaç lira olduğunu öğrenmeniz yeterli olacaktır, aldığım duyumlar doğru ise son iki aylık hâsılat elektrik parasını dahi karşılamıyormuş, bir işletmeyi kurarken, yapılacak olan yatırımın kaç yılda geriye döneceğinden tutun da, iş potansiyeli, beklenen arz ve talep dengesi hesap edilerek yapılmazsa ortaya böyle garip bir durum çıkar. Havza, Lâdik ve Vezirköprü bölgesi kaplıcaları, tarihi evleri, sanat eserleri ile öne çıkarılması gereken bir bölgedir, ayrıca küçük esnafın rahat bir nefes alabilmesi için ilçeye bir yüksekokul kazandırılması gerektiği kanaatindeyim. Bunca uğraş verilerek yapılan bu yatırımın şu andaki durumuna gelince yaklaşık iki aydan beri telesiyej sistemi arızalı, görevliler nerede ise her gün durumu ilgili makamlara bildirmelerine rağmen ilgilenen yok. Bir yatırımı yapmak ne kadar önemli ise, yapıldıktan sonraki işletmeciliğin daha önemli olduğunu unutmamak gerekir. Havza Kaplıcaları, Ladik Gölü, Vezirköprü Semaveri varken, yılda on, on beş gün yağan kar için Kayak merkezi yapmanın ne kadar yanlış olduğunu benden başkası yazmaya cesaret edemese de, doğruların ve gerçeklerin acı olduğunu, İmam-ı Gazali Hazretleri"nin Dost acı söyler sözünü hatırlatarak, bugünkü sohbetime son vermek istiyorum. Hakkın ve haklının hakim olduğu bir ülke temennisiyle hoşça kalınız.