Hafızalarımız biraz yoklarsak geçmiş senlerde objektiflere yansıyan, kameralara birçok kez konu olan hasat göçünün ağır faturalarını hatırlamamak mümkün değil.
İnsanların geçim derdi denilen kavram uğruna hiçe sayılması
Gördüğümüz kareler hep aynı. Balık istifi olmuş insanlar. Çoluk-çocuk, genci, kadını-erkeği tıkış tıkış kamyon tepelerinde. İnsanların hasat için, daha doğrusu geçimlerini sağlayabilmek için yaşadıkları çileler. Sonucunda ise birçok trafik kazası ve onunla birlikte gelen ölümler. Tek bir amaçları vardır aslında, kendi yaşamlarını idame ettirmek. Kimisi başlık parası için, kimisi çocuğunu okutabilmek için ya da evini geçindirebilmek için.
Kamyonların tepesinde ölümle yüz yüze gelmek
Yaşamlarını idame ettirmek için çıkmışken yola yaşamlarından olmak
Hasat için yola çıkan insanları kamyon tepelerinde gördük hep, üst üste-alt alta ve hiçbir önlem alınmadan
Trafik kazalarına yeşil ışık yakarcasına
Hasat savaşı bir başka değişle
Bu sene de yavaş yavaş başladı hasat göçü. Değişikler yok değil. Çeşitli önlemler alınmış emniyet açısından. Artık kamyonlar minibüslere bırakmış mesela yerini. Yine Trafik Müdürlükleri tarafından da çeşitli önlemler alındığı ifade ediliyor. Fakat değişmeyen bir tek manzara var. İnsanların minibüse binebilmek için yaşadıkları koşuşturmaca. Sonrası da var tabiî ki; minibüs içerisinde eşyalar, çocuklar, büyükler
Kim nerede belli değil. Çocuk mu eşyanın üzerinde yoksa eşya mı çocuğun üstünde
Hasat savaşı
Belki de abarttığımı düşünenleriniz vardır içinizde. O zaman şöyle düşünelim: Savaşlarda milyonlarca yaralı, binlerce ölüm olmuştur. Hasat göçünü de düşündüğümüzde yaşanan trafik kazalarında her yıl onlarca ölü... Yüzlerce yaralı... Aradaki fark sadece ölümü teşkil eden unsurlar... Savaşlarda top, tank, uçaksavar v.s kullanılırken, hasat göçünde sadece ve sadece kamyonlar ve şoförler
!