Haşim Kılıç, Kenan Evren gibi…

Salih Parlak

Haşim Kılıç dün kükredi;
Başbakan… Meclis Başkanı…
Hepsi pür dikkat dinlemede!
Ama Başbakan resepsiyona katılmadı.
Kılıç, 'Ben kendimizi evlenme vaadiyle
kandırılmış insanlara benzetiyorum.
Nikah masasına oturulmadı.
Tabii bunun faturasını;
bu siyasi partilerimiz çekecektir' dedi.
Onsan sonra ekledi:
"Kenan Evren'in yaptığı Anayasa ile
bugün yapılmak istenen;
Anayasa'nın arasında bir fark var mı?
Doğrusu ben fazla bir fark görmüyorum.
1982 Anayasası'nı;
Kenan Evren ve 5 arkadaşı hazırladı.
Cunta, darbe yaptı.
Arkasından halka "onaylayın" dedi.
Bugün Parlamento'yu oluşturan;
siyasi partilerimiz;
bir anayasa yapmak üzere harekete geçti...
Yine siyasi parti başkanlarının;
iradeleriyle oluşmuş;
milletvekillerinin oluşturduğu bir Meclis var.
Yani Kenan Evren'in yazdıklarıyla,
bunların söyledikleri arasında ne fark var!
Allah aşkına"
Tabii herkes kırmızıçizgilerini;
sağ cebinde saklıyor.
Kimse çıkarmadı.
Konuşmaya başladılar. Bu arkadaşlar;
60 maddede anlaştılar.
Bunlar zaten katalog haklar.
Bu haklarda anlaşmak için;
çok çaba sarfetmenize zaten gerek yoktu.
Esas anlaşılması gereken konular;
ceplerinde ve bekliyor.
'Hükümetin;
meclis üstündeki vesayeti devam ediyor.
Hükümet ne derse,
meclis o yasayı çıkartıyor.
Hükümetin arzusu dışında;
yasa çıkması mümkün mü, mümkün değil.
Haşim Kılıç siyasetçidir;
Tamamen siyasi karalar alır:
'Ne kuş, ne deve bir şey değiliz.
Parlamenter sistem gibi görülüyor;
ama yapılacak şey çok açık.
Yapılacak şey, siz Anayasa'yı değiştiremiyor,
yarı başkanlık sistemine geçilmiyorsa,
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini;
sembolik hala getirmektir.
Bunu getirmediğiniz sürece
bu kavga kaçınılmazdır.
Halk seçtiğinden dolayı değil.
Halkı arkasına alan bir Cumhurbaşkanı
kendisini çok güçlü hissedecek…
hükümetle kavga edecek.
Kavganın sebebi;
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin çok olması.
Cumhurbaşkanının yetkileri;
sembolik hala getirilirse,
o Cumhurbaşkanı seçiminde;
kavga gürültüyü en aza indiririz.'
Kılıç da bu konuşmasıyla;
hükümete ayar vermek istedi.
Vesayetçi felsefeyi hatırlatan;
bir konuşma yaptı."
'Siz bakmayın adımızın mahkeme olduğuna.
Her ne kadar ismimiz mahkeme ise de;
yaptığımız iş siyaset' dedi.
Adalet siyasetten yanadır;
Ondan dolayı;
zaman zaman politikacıların;
çok sert eleştirileriyle karşı karşıya kalırız.
Politikayla… siyasetle ilgili bir şey;
ifade ettiğimiz zaman söyledikleri ilk şey;
'Cübbelerinizi çıkarın gelin'.
Anayasa siyasi bir metindir.
Ona uygun ya da uygun olmadan;
çıkarılan yasalar da siyasi metinlerdir.
Ben bu ürünleri denetliyorum.
Dolayısıyla benim siyasetten ayrı,
onlara bulaşmadan hayat sürmem;
mümkün değil"
Başbakan Yardımcısı İşler Twetteer'de yazdı:
"Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın;
Türk misafirperverliğine…
nezaket kurallarına aykırı konuşmasını;
yüce milletimizin takdirine bırakıyorum.
Bazı makamlarda oturanlar;
siyaset yapamaz,
hakimler kararlarıyla konuşur,
Siyaset yapmak isteyenlerin
önce cübbelerini çıkarmaları gerekir.
Millet iradesinin ve TBMM'nin üzerinde
hiçbir güç olamaz,
Millet iradesini hiçe sayan;
27 Nisan'ın apoletli bildirisine
karşı durduğumuz gibi;
25 Nisan'ın cübbeli bildirisine de karşı çıktık.
Ne var ki milletten değil;
giydiği cübbeden aldığı güçle;
ahkam kesenlerden;
böyle bir değişim ve gelişim beklenemez.
30 Mart seçim sonuçlarını;
okuyamayan konuşma;
Anayasa Mahkemesi başkanının;
eski Türkiye'nin labirentlerinde;
hapsolduğunun göstergesidir.
Fethullahçı Haşim Kılıç'ın;
Ne yaptığı belli değil!
Son zamanlarda alınan kararlar;
Hükümetle gerilim sergilemekte!
Başbakanımız;
Cumhurbaşkanlık makamına soyunurken;
Dar Bölge veya Daraltılmış Bölge;
Seçim sistemi getirilecek;
Başkanlık sistemine geçilecek;
Cumhurbaşkanı daha de yetkilenecek;
Sık sık hükümete başkanlık edecektir.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı;
Kılıç'ın resepsiyonuna katılmadı.
İlk tepkilerini verdiler.
Allah geleceğimizi hayırlı kılsın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.