Karanlığa küfredeceğine bir mum yak.
- Olur! Önce küfredeyim, sonra mumda yakarım meşalede!
Ne ekersen onu biçersin.
- Ne, ekersem ne biçmem gerekmiyor mu?
Ya da onu biçersem, sıra on bire gelmez mi?
Sakla samanı gelir zamanı.
- Niye ahırda ki inek teşekkür mü edecek?
Gülme komşuna gelir başına.
- Bakıyorum komşumun durumu gayet güzel. Gülüyorum ama başıma gelmiyor.
Bir yerde hata yapıyorum ama ne?
Acele işe şeytan karışır.
- Peki, şeytanla yapılan işe?
Mum dibine ışık vermez.
- Bu sözü söyleyen Ata biraz bekleseymiş, mumun yandıkça eğildiğini görecekti dibine ışık vermek için. Aceleyle söylenmiş bir laf.
Kedi uzanamadığı ete mundar der.
- Mundar kelimesini ben bile bilmezken kediler nerden bilsin!
İstikbal göklerdedir.
-İstikbal göklerde ise karıncaların yerde işi ne?
Düşenin dostu olmaz.
- Olmaz olur mu, düşenin dostu karıncalar olur!
Sabreden derviş muradına ermiş.
- Biz ne dervişiz nede sabrımız var. Nasıl olacak?
Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu diyeyim.
- Facebook'a bakmak yok ama!
İnsanoğlu çiğ süt emmiştir.
- Ne yani annelerimizi kaynar kazana mı atsaydık!
Armudun iyisini ayılar yer.
- Ne diyeyim şimdi. Ne desem boş!
Ayağını yorganına göre uzat.
- Bu gelişmeyi engeller, doğrusu şöyle olmalı:
Yorganını ayağına göre uzat!
Gidemediğin yer senin değildir.
Gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür.
Bu ne şimdi? Ataların kafası mı karıştı ne?