Bir hatirat var. 19 asrın en büyük mucidi Albert EİNSTEİN ( 1879 yılında, Almanya’nın Ulm şehrinde doğdu. Babası küçük bir Elektrokimya fabrikası sahibi idi. 18.Nisan 1955 de öldü.) (binlerce Yahudi 2 dünya savaşı sırasında ülkemize kabul edilirken, EİNSTEİN in müracaatına rağmen, CHP li, İsmet İnönü tarafından kabul edilmemiştir.) etrafındaki bilim insanları, EİNSTEİN’e “Üstadımız sizin yaptığınız bunca keşiflerin sizin beyin yapınızın farklı oldugunu bize göstermektedir, öldüğünüzde beyninizi incelemek iznini bizlere verirmisin” diye teklifte bulunurlar.
Einstein ise ;” Ben sağlığımda bilime yaptığım katkının yanı sıra, eğer beynim öldükten sonra da bilime bir fayda sağlayacak’ sa elbetteki izin veririm der, yalnız bir şartım olacak. Siz bu araştırmaları yaptıktan sonra, bir rapor yazacaksınız, bu raporu yazıp açıklama yaparken, ben size bir mektup bıraka cam, bu mektubu o raporun duyuru anında okuyup ilave edeceksiniz” vasiyetini yapar.
Einstein ölür. Etrafındaki heyet talep ve vasiyet icabı, beyni çıkartıp incelerler, Beynin yapısı ve hacmi ile normal insan beyninden daha küçük bir beyin olduğunu, başkaca bir farklılık göremediklerini yolunda rapor tutarlar. buna ait açıklama yapılırken, vasiyet içinde olan Einstein’in yazdığı mektubu da açarlar. Mektup ta.” Ben şu anda ölmüş biriyim. Beynimi incelediniz diğer beyinlerden farklı bir yapıda olmadığımı da gördünüz, GÖREMEDİGİNİZ şey ise, Benim HAYAL GÜCÜM’dü.” . ile noktalanan pusuladır.
İnsan oğlu nun HAYAL GÜCÜ’nün şekillenmesi, GÖRME ve İDRAK etmekle kendini geliştirebilmesidir. Neyi görmemiz gerektiği sorgulandığında, VAR olanları görmemiz ile mümkün olduğudur. Var olanları görme ise, iki hal ile analiz edilebilir. Biri görünürdeki mevcut hal, şekil, var oluş, hali ile, biri de, onun var oluşumu, yapısı, hayati işlerliği, kimyasal, fiziksel yapısını görebilme ve bilebilmedir.
Hayal gücü’nün erginliği, Hayal ile olanları bütünleştirerek, var olanların hikmetlerini taktir ve tebrik ederek, Sonsuz bir yaratılış içinde görülen, VAR OLANLARI, tanıyabilmek anlayabilmek, birbirinden pek farklı yapıda olmayan İNSAN BEYNİ nin, Akıl ile birleşiminde, GERÇEĞİ GÖRME, İDRAK ETME ve İKRAR ETME ile, ALLAH (C.C.) nün, YARATICILIĞI ni, KABUL ETMEKLE ORANTILIDIR.
Gördüğümüz, 100 bin çeşit İNSAN, HAYVAN varlığı, 300 bin çeşit BİTKİ türü, ve bunların EFRADLARI ile, MİLYAR ve TİRİLYON, KATİRİLYON larca mevcut adetlerinin, HAYAT ve MEMATLARINI, RIZIK ve İHTİYAÇLARINI tedarik eden, YÜCE YARATICININ, Sonsuz RAHMET ve MERHAMETİNİ görmek mecburiyetidir. İnsan’ın geliştirdiği her teknolojik yapıda, mevcudattaki örneklerin taklit edildigi gerçeği vardır.
Uçan’da, Koşan’da, Mekanik ve Kimya’da, Fizik, Coğrafya’da, ATOM’ lardan, Kürelere, Varlık aleminden, Sonsuzluk alemine, giden her yolda, bir MERCİMEK tanesi kadar olan İnsan aklını, İDRAK etmeye yönelten, YARATILMIŞLARIN. YARATICISINI GÖREREK , SUBHANELLAH, ELHAMDURİLLAH, ALLAH-U EKBER deme mecburiyetimizin olduğudur.
En akli yol, İSLAM ve onun ŞERİATI’dır.