İslam’da hayâl kurmak ve plan yapmak, insanın Allah’a olan tevekkülünü ve sorumluluk bilincini gösteren önemli bir davranıştır. Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in (s.a.v) hadislerinde insanın niyet etmesi, çalışması ve sonucunu Allah’tan beklemesi gerektiği vurgulanır. Bu bağlamda, Müslüman bireyin hem hayâl kurarak hem de gerçekçi planlar yaparak hayatını şekillendirmesi, aynı zamanda Allah’a güvenerek, tevekkül etmesi gerektiğini ifade eder.
İslam, insanın umutlarını ve hayâllerini destekleyen bir dindir. Ancak bu hayâllerin İslam’ın ilkeleri doğrultusunda olması önemlidir. Hayâl kurmak, geleceği düşünmek ve umut etmek, insanı harekete geçiren, onun içsel dünyasını zenginleştiren bir özelliktir. İmam Gazâli gibi İslam âlimleri de, insanın hayâl etme yeteneğini yaratıcı bir güç olarak görmüş ve bu yeteneği kullanarak daha güzel bir dünya tasavvur edilebileceğini vurgulamıştır. Ancak burada önemli olan, hayâlleri gerçekle karıştırmamak ve uçuk hedefler yerine, ulaşılabilir, makul hedefler belirlemektir.
Bir Müslüman, hayâllerinin Allah’ın rızasına uygun olmasına dikkat etmeli ve bu hayâlleri gerçekleştirirken İslami prensiplerden sapmamalıdır. Hz. Peygamber'in (s.a.v) hayatına baktığımızda, onun her zaman ümitvar olduğunu, geleceğe dair hayâlleri ve planları olduğunu görürüz. O, ümmetini bir arada tutmak, İslam’ın mesajını yaymak ve insanlara doğru yolu göstermek için sürekli bir vizyon sahibi olmuştur.
İslam’da plan yapmak, yalnızca akılla hareket etmek değil, aynı zamanda Allah’ın yardımını istemek ve onun kader planına inanmak anlamına gelir. Kur’an’da da “Oturup beklemeyin, harekete geçin ve çalışın” (Tevbe, 105) ayeti, insanlara çaba sarf etmenin önemini hatırlatır. Her işin başlangıcı niyet ile olur; ancak bu niyetin arkasında bir plan ve bu planın hayata geçirilmesi gerekir. İslam, insanın hem dünya işlerinde hem de ahiret işleri için iyi niyetler besleyip sağlam planlar yapmasını tavsiye eder. Gerçekçi bir Müslüman, hayâl ettiği şeyleri gerçekleştirmek için adımlarını dikkatlice atar.
Müslüman, hayâl dünyasında; “Tedbir bizden, takdir Allah’tan” ilkesi doğrultusunda hareket eder. Bu, insanın yapacağı işlerin sorumluluğunu almasını, ancak sonucunu tamamen Allah’a bırakmasını gerektirir. Hz. Ömer (r.a.), bir beyanında; “Çalışmadan Allah’tan bir şey beklemek, hayâlperestliktir” diyerek Müslüman’ın hem çaba sarf etmesi hem de Allah’a tevekkül etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Bir Müslüman’ın hayâl kurarken ve plan yaparken sahip olması gereken temel özelliklerden biri vizyon sahibi olmaktır. Vizyon, geleceği görmek ve ona göre hareket etmektir. İslam, vizyoner bir bakış açısını teşvik eder. Bu vizyon, İslami değerlere dayalı olmalı, ahlaki ve dini sorumluluklarımızı göz önünde bulundurarak şekillendirilmelidir. İslami vizyon, yalnızca bireysel hedefleri değil, aynı zamanda toplumsal faydayı da gözetir. Ancak vizyon oluştururken gerçekçilikten uzaklaşmamak gerekir. Hayâller güzel ve motive edici olabilir; fakat onları gerçeğe dönüştürecek adımlar atılmadıkça, sadece soyut düşünceler olarak kalırlar. Gerçekçi analiz yapmak, hayâllerin ve planların uygulanabilir olup olmadığını değerlendirmek anlamına gelir.
Planlanan hedeflerde; mevcut kaynakların, zamanın ve kişinin yeteneklerinin göz önünde bulundurulması önemlidir. Gerçekçi analiz, İslam’ın dengeli ve mutedil yaklaşımıyla uyum içindedir. İslam, ifrat ve tefritten uzak durarak, her konuda dengeyi savunur. Hayâl kurarken ve plan yaparken de bu dengeyi korumak, hedeflere ulaşmak için gerçekçi bir yol haritası çıkarmayı gerektirir.
Özetle; İslam’da hayâl kurmak ve plan yapmak, insanın Allah’a olan inancı ve sorumluluk bilinciyle bütünleşmiş bir eylemdir. Müslüman bir birey, hayâl kurarken Allah’ın rızasını gözetir, plan yaparken ise aklını ve iradesini kullanır. Bu süreçte, vizyon sahibi olmak, gerçekçi bir yaklaşım sergilemek ve her işte Allah’a tevekkül etmek esastır. İslam’ın ilkeleri doğrultusunda şekillenen bir hayâl ve plan, hem dünyada hem de ahirette başarıya ulaşmanın anahtarıdır.
Hayâl olmadan plan yapılamaz, plan yapılmadan da hedef tayini olmaz. Afaki hayâlerin dışında gerçekçi hayaller üretmek başarının sırrıdır. İslamî literatürdeki tevekkül kavramı da, hayâl ve planın özetidir. Hastalık derecesinde hayâlci olmak; hayâlperestliktir. Gerçekçi olmayan hayâlciliğin ilerlemiş hâli zihni e ruhi hastalığa dönüşür. Hayâli olmayanın hedefi de olmadığı için, böylesi bir diril başarısızlığın da adıdır. Üretici bir meslek olan mühendislik tarif edilirken, "on saat düşünür yarım saatte düşündüklerini üretir" denir. Burada esas sermaye düşünmektir. Düşünme süreci hayâllerin birbiriyle harmanlamasıdır.
Üretici sonuçların elde edilmesinde ve başarılı olmada, hâyal ve plan temel sermayedir. Ancak; hayâllerin gerçekçi, planların reel olması gerekir.