Denetleneceğiz,1936 yılında yapılmış karakolu boyuyoruz, sıva döküntülerini, cam çerçeveyi düzeltiyoruz, askerin üzerinde eskimiş elbiseyi görev verilmeyecek askerin elbisesi ile değiştiriyoruz, tamirciler geliyor merkezden, ayakkabıların yırtıkları, askerin sökükleri dikiliyor ve birkaç gün sonra gelen misafirin karşısına dört dörtlük çıkıyoruz,biz böyle bir karakolda,bu elbiselerle görev yapıyoruz mesajını verip onu mutlu edeceğiz, o gidecek biz yine döküntü ile uğraşacağız.
Kimin bu başarı, karakol komutanın,birlik komutanın ve denetleme sonrasında huzur içinde başarıyı kutluyoruz. Aslında kutladığımız nedir ? Göz boyamada ki başarımızdır.
Batıda bir yıl boyunca yağan emir ve talimatların sonucunu görmek için denetlemek üzere birliğe gelinecek, birkaç haftada ,bir yılda yapılmayan şeyleri yapmanın telaşı başlıyor . Yapmışsan işin azalıyor, tertip düzen sağlıyorsun, yapmamışsan koşturuyorsun. Yapmış tertip düzen sağlarken biri enteresan bir buluşa imza atıyor, buluş dediysek at ile deve değil, bir etiketin kabı değişik renklen yapılmıştır ve güzel görünmüştür, herkes bunu yapsın denir. Senin baştan beri yapmış olduğunun hiçbir anlamı kalmaz o yapılana dönersin.
Boyanın haddi hesabı yoktur, her yer boyanır, denetlemeler aslında genel bir bakımdır, her yer temizlenir, her yer düzenlenir ta ki denetlemenin bittiği gece sonuna kadar, ertesi gün eski tas eski hamam. Ama gelenlerin gözünü boyadık ve mutlu olduk başarımızdan dolayı.
Tuvalette talimatı vardır, denetleme hazırlığında o talimatlar değişir, tuvalet talimatı gibi her şeyin talimatı vardır,hepsi değişir. Talimattaki imza önce ki birlik komutanındır, hepsi yenilenir yeni birlik komutanın ismi ile yayınlanırda geldiniz öylesi bir talimata ki, ne yerinden sökebilirsiniz,ne yerini doldurabilirsiniz, zamanınız yoktur yenisi yapılamaz ama isim önce ki birlik sorumlusun ismi,imza ona ait.
Burada kimin zekası devreye girer e tabi ki onunla uğraşamayacak olan sorumlunun, ne önerir, imza hanesini uygun ebatta kağıt ile kapatalım, yeni gelenin adı ile imzasını oraya yapıştıralım, olur mu ? Bal gibi de olurdu, dışarıdan ziyarete gelen bunu hiç anlamazdı, sanki aynı kamuflajı kendisi yapmamıştı. E isim yazana kadar oraya sadece KOMUTAN yazısı yazsanız.
90 lı yıllarda garajda çalışmayan araç sayısı çalışandan fazla,çalışmayanlar 60 model, denetleme çıkmaları gerekiyor, ite kalka yerine getiriliyor, ama çalışmıyor. Bunu fark etti gelen ekip savunma ne olur ? Buraya kadar geldi bir arıza verdi hemen bakımını yaptıracağız. Çalışmıyor,çalışmıyor bunu söylesene yok ,o söylenmez.
Sonra ki yıllarda bu değişti, ordunun cehresi değişmeye başladı, arıza en alt seviyelere indirildi, malzeme eksiklikleri giderildi, asker yırtık ,eskimiş malzeme kullanmaz olmuş, yeni binalar yapılmış ama bazı şeyler değişmemiştir.
Değişmeyen nedir zihniyet. Değişmeyen zihniyete istediğin şeyi ver, istediğin imkanı sağla sonuç yine yağlama,boyamadır. Neyi boyuyorsun, karşında kinin gözünü, e o aynı şeyleri yaşayarak geldi buraya, yarın sen geçeceksin aynı yere ve göz yumacaksın gördüğün hataya.
Her yerde durum aynı değil mi ülkemizde. Kraldan daha kralcı değil mi millet ?
Sarıkamış’ta bu zihniyet yok muydu? Arap çöllerinden aldığın askeri kışın ortasında elde avuçta yok iken sürmedin mi savaşa, çıkıp oradan birileri sana söyleyebildi mi ki bu şartlarda bu savaş olmaz diye. Söylese sen dinleyecek miydin ?
Birilerinin ayağa kalkıp Kral çıplak diye bağırması gerekiyor, Padişahım çok yaşa diye bağıranlar o imparatorluğun sonunu hazırladı.
Orduda ki zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Ben denetlenirim ama bir şekilde başarıyı yakarlım mantığı hile yapmana neden olur.Benim birliğim bu başarımda budur demen gerekir, çünkü savaşa girdiğinde yaptığın kaçamağı yapamayacaksın göz boyayamayacaksın.
15 Temmuz’da en seçkin birliğin adamı silahını ailesini bırakıp kaçtı, bu zihniyetsizlikti, bu vatan hainliği idi, 14 Temmuz’da aynı adam aşırı vatan severdi ama bunu da unutmamak gerekiyor.
Bizim derdimiz mevki makam hırsından ziyade vatan hırsı olmalıydı, o zaman kimse silahını bırakıp kaçmazdı, kimse kimseyi aldatmazdı