HAYAT VAR (2008/9)
Yönetmen ve Senaryo: Reha Erdem
Yapımcı : Ömer Atay
Film Müziği: Orhan Gencebay
Oyuncular: Elif İşcan, Erdal Beşikçioğlu, Levend Yılmaz,
IMDB: http://www.imdb.com/title/tt1370212/
Hayat'ın babası, gemilere alışveriş yapıyor. İçki, miçki, kadın, madın Evde hasta bir dede. Ayrı ev kurmuş bir anne. Anne müsveddesi. Filmin başından belli, Hayat'ın etrafında kim varsa, tümden müsvedde. O,sahilde şarkı söyleyen çocuktan ümitliyim biraz. Hani mırıldanıp duruyor Hayat, çocuk O'na söylerken dinlemez gibi yaptığı şarkıyı.
Ecel baş ucumda
Sen yoksun yanımda
Hani bizim aşkımız
Hani bizim sözümüz
Böyle mi olacaktı
Hani bizim aşkımız
Hani bizim sözümüz
Böyle mi olacaktı
Sevenin sevdiğini
Öldürürken gördün mü
Seni sevip de ölmek
Sevgiliyi bilmemek
Beni mi bulacaktı böyle mi olacaktı
(Filmde bu kadarı söyleniyor)
Hayat bir de gemi hımlamasıyla yaşıyor. Belki bir tek gemilerin anladığının farkında. Teneke yığını gibi görünen gemiler
Hayat kadını ihtiyaçlarını karşılıyor baba, gemi erbabının. Hayat kadını diyorum Hayat Var sen düşün gerisini. Orospuya ki hepsini saygıyla selamlarım- hayat kadını dediğimize göre Hayat, var sen düşün gerisini
[Benim kalbimin dişleri oluştu Hayat. Aynen damakta oluştuğu gibi. Hani yirmilik diş çıkar -ki en çok onun ağrısıdır hatırda kalan Benim kalbimin dişleri var Hayat. Hangi çağımda çıktılar bilmiyorum. Lâkin müthiş ağrıyla, sızıyla çıktılar. İçimi kemiriyorlar Hayat. Kalbim, beni yiyip bitiriyor; hatta yiyip bitiremiyor bir türlü. Çürüyüp dökülüyor ruhum, kalbimin dişleri dökülmüyor Hayat. Kemirip duruyor beni, ruhumu Kalbimin dişleri var Hayat Bir dişe de senin adını vereyim mi?..]
Hayatlar hep aynı be Hayat. Kimsenin doğru düzgün bir şeyi yok, vallahi. Seninki biraz daha acı. O da sen bunu yaşadığın için. Yeminle, daha acı hayatlar da var Hayat. Bu yıkılası dünya tükenene dek de böyle olacak. Kendi kendini yediriyoruz zaten dünyaya. Yani hayatın senden özür dilemesini bekleme. Hangi hayat senden özür dilesin ki Hayat? Kimin özür dışı bir hayatı var ki? Vallahi yok
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. (Kur'an- İbrahim Suresi- Ayet 32) Hayat bunu okurken, gemiler yerli yerine oturuyor. Benim tuhaf öfkem de yerli yerine oturuyor. Zira ben, kızınca böyle hayatlar için, kızgınlığım taa en yukarı kadar Bunu okuyunca ama benim öfkem, yukarlardan iniyor. Diyorum ki: Biz ettik Diyorum ki, senin kabahatin yok, biz ettik
Bu film, öyle ölçüye gelecek, mizana vurulacaklardan değil. Sizi Freudla falan uğraştırmaz. Olmadık psikolojik tahlillere düşürmez sizi. Hayat gibidir. Hayatımız gibidir. Ölçülere uymayan, ölçü kuran, sonra yeniden ölçüleri sarsan
Entel dantel vaziyetler yaşatmaz size. Hayatı, bir Hayat örneğinde, alır kafanıza çarpar. Tahlillerle uğraştırmayarak, misâl, koca kız diyeceğiniz bir kıza emzik verdirir. Ağzında emzikle, onu bir bebek gibi sallatır salıncakta. O'nu, her sese benzeyen bir iniltiyle, ki o inilti bazen kuş sesine benzer, bazen ve en çok gemi düdüğüne benzer, iniletir kulağınıza
Hindi mi, tavuk mu, yoksa horoz mu belli olmayan kanatlı hayvanı, kendi hayatını kovalar gibi kovalar Hayat. O hayvanı kovalarken bile, o hayvana işkence etmeden, sanki bir oyun gibi
Öyle kovalar Hayat kızım o hayvanı. Siz, bu sahneyi görünce, içinize nakşettirilmiş Freud'u canlandırın isterseniz. Ama bu değil işte Reha beyefendinin bize ettiği. Hayatı çarpar yüzünüze Hayat'ın hayatıyla
İsmin Hayat olması bile ayrı bir meziyettir. Mavi önlüğü üstündeyken, sisler içinde okula gitmesi de bir işârettir.
Tüm berbat karamsarlığıyla bakarken, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarında, çağrışarak takımları için bağıranlar da İşârettir. I love you diyen o kırmızı bebek de işârettir. Hayat'ın o bebeği tekmeyle suya atması da işârettir.