Doğarken nasıl bir dünyaya geliyor olduğumuz, tabi ki bizim tercihimize sunulan bir olgu değil ise de, yaşadığımız hayat tercihimizin sonunda gerçekleşen bir olaydır. Bize göre doğrular yani tercihlerimiz, en yakınımıza bile yanlış gelebilir. Seçtiğimiz meslek mecburi tercihimiz olabilir.Ama iş arkadaşlarımızla diyaloğumuz, tümüyle bizim tercihimizdir.Haritanı çizerken dikkat et ki; koyduğun toprak yerinden kaymasın.
Büyük ablam ilkokul mezunu bile değil, fakat hayat onu öyle bir çemberinden geçirmiş ki, diplomasız bilge olmuş. Hayatta ki en büyük rehberim olan mavişim den öğrendim çoğu zaman olaylara karşı gösteremediğim sabrımı. İnsanları olduğu gibi kabul etmek gerek deseler de, kimi zaman kaşı, gözü rahatsız eder bizi. Otuz beş yaşında beni doğuran melek yüzlü anam, kasabada oturmasına rağmen yıllarca toprakla bağını kesemedi. Öyle suskundu ki yaşama karşı. Sevgisini hareketleri ile gösterirdi yalnızca. Dünya iyisi tam bir Karadenizli, baskındı rahmetli babacığım. Aileden aldığını ailene verirsin. Saygı tercihlerle alakasızdır asla modası geçmez. Herkesi sevmeyi öğretti , ilerlemiş yaşına denk gelen çocukluğum da melek yüzlü anacım bana. Sana taş atana ekmek at derdi. Bugün çocuklarıma anlattığımda kahkahalarla güldüğümüz öyle çok anılarımız var ki ;İki yaş büyük ablamla yıllarca aynı odayı paylaştığımız için. Aynı karında aynı aile ortamında büyüsek de tercihler çok uç noktalarda olabiliyor çoğu zaman. Yenilmesi gereken ilk düşmanlar öfke ile umutsuzluktur. On beş yaşında gelin etmişler amca oğluna. Bal rengi gözleri siyah sürmeli; Nişan resimlerin de ki umutsuz, ne olacağını bilmez güzel bakışlarda. Hayat mı dır? Yoksa çift taraflı sorumluluk mudur sırtına yüklenen yük, artık onu kambur etmekte. Emeğin adı o bende. Kelimeler değerlerini rakamlar gibi bulundukları yerlerden alırlar; değerleri paralar gibi zamanlara ve sarf edildikleri yerlere göre değişir.
İnsani değerleri yitirmediği sürece genel olarak yanlış yapma şansı çok azdır bir insanın. Sözünün geçerli olmadığı, bir süre sonra darda kaldığında keşke seni dinleseydim annecim babacım diyen evladından hayıflanan birçok kişiyi biliyorum. Artık çok uzun yaşam yok insanın önünde, yapboz oynamak için çok geç. Yaşamın edindirdiği tecrübelere dayanarak bundan sonraki yaşantım için, cımbızla çeker oldum doğru gördüklerimi hayattan. Hakikat insana aittir, yanılgı ise zamana.
Son zamanlarda arkadaşlarla bahariye sokakta AUTO BAHN SAMSUN da yudumluyoruz çaylarımızı. Kahkahalarımızın yankılandığı bir akşamda, Ramazan kardeşin anlattığı bir fıkrada Temel yolda giderken bir dilenciye para vermek ister. Al şu beş lirayı içki içersin der, dilenci yok almam ben içki içmem der. Ya hu sigara al o zaman der,ben sigarada içmem der.Temel artık sinirlenmeye başlar .Al kardeşim gezer tozarsın işte ye cevap dilenci; gezmeyi de sevmem deyince temel son bir hamle ile sen al şu beş lirayı şu köşeyi dön dümdüz git sağda sarı bir ev göreceksin o ev benim , içki sigara içmeyen ,yemeği gezmeyi sevmeyen bir adamın hali nice olurmuş eve git karım görsün yalvarırım der.
Hayatın ne olduğunu onun güzelliğinde aramak ve bunu güzel hedeflere doğru yönlendirmek gerekir MAKSIM GORKI. Yaşamak güzeldir sevinci kederi ile.Fazla ciddiye almadan ,gerçeklerde boğulmadan,uç noktalara kaçmadan güzelliğini görmeli hayatın. Saatin iyiliği koşmasında değil, doğru gitmesinden dir. Saat gibi düzgün ilerleyen bir geleceğiniz olması temennim ve, tercihlerinizin doğrularınız olmasını diliyor sevgimle kalın diyorum.