HAYRETTİN ÖZTÜRK'Ü TEBRİK EDİYORUM
Pazar günleri TRT1'de yayınlanan kovboy filmlerini seyretmekten mutlu olurum, adamlar gerçekten güzel senaryolar yazmışlar, hayatın içerisinden alıntılar yaparak film çekmişler. Bundan bir kaç yıl önce izlediğim bir filmde Şerif, adamın birisini fena gözden çıkarmış mutlaka bir suçunu bulup adamı halletmesi gerekiyor ancak adam da bunu bildiğinden Şerife fırsat verecek hareketlerden kaçıyordu.
Nihayet Şerif dayanamayıp adamı yanına çağırıyor ve soruyor İki kere iki kaç eder adam da dört cevabını verince Şerif adamı alnının ortasından vurduktan sonra Bu kadar akıl sana fazla diyor. Bu olayı anlatma nedenim bu şehirde beni hazmedemeyip Şerif gibi alnımın ortasından vurmak isteyen o kadar çok insan var ki anlatamam.
Nedeni nedir? Derseniz, adamların yapacaklarını Şeytanlıkları onlar yapmadan ortaya çıkarmamdır. Adamlar binbir güçlükle uğraşıp ortaya koydukları Şeytanlıkları bir anda ortaya çıkarıp adamları boşa çıkarınca zavallı adamlar perişan olup bizi alnımızın ortasından vurasıları geliyor.
Oysa ki adam gibi işlerini yapsalar ne bize iş düşecek ne de onlar bu sıkıntıları yaşayacaklar. Zaten bu sektöre girme nedenimiz de bu insanların gerçek yüzünü topluma sunmaktı, hamdolsun o konuda bu güne kadar bir hayli mesafe aldık.
30 Mart yerel seçimlerinden önce bazı uyanık gazeteciler ilçeleri gezerek güya Halkın nabzını ölçüyoruz ayakları ile bir kaç kahvehaneye uğradıktan sonra ilçenin Belediye Başkanına çıkıp Başkanım bakın biz bir çalışma yaptık Halk sizin çalışmalarınızı takdir ediyor ancak biz bu ilçede üç, beş bin gazete dağıtmalıyız ki bu çalışmalarınız daha da gün yüzüne çıksın işte o nedenledir ki siz beş, altı bin lira verirseniz biz bu işi hallederiz dediler ve maalesef bir kaç Başkanın dışında diğerleri bu tezgâha düştü.
Bu uyanık gazeteciler Başkanların bu tezgâha düştüklerini görünce bu kez seçimin ardından onlarla röportajlar yaparak aynı şekilde onları söğüşlediler, söğüşleyemedikleri için aleyhte haber yapmaya başladılar. Yok efendim altıncı kat yedinci kat muhabbetleri başladı, ama biz o tezgahı bozunca kıçlarının üzerine oturmak zorunda kaldılar.
Şimdi de bu uyanıklar henüz seçimin üzerinden beş ay gibi çok kısa bir zaman dilimi geçmiş olmasına rağmen yollara düşüp ilçe Belediye Başkanlarının Başarı performanslarını değerlendireceklermiş, sizin anlayacağınız parayı veren Başkan Başarılı Başkan, parayı vermeyen Başkan da Başarısız Başkan.
Buradan Belediye Başkanlarını açıkça uyarıyorum; bu adamların tezgâhına gelip onlara para verir iseler, biz de aynı ilçedeki vatandaşlarla söyleşi yapıp gerçekleri kamuoyu ile paylaşacağımızdan en ufak bir şüpheleri olmasın.
30 Mart seçimlerinden sonra Büyükşehir statüsüne giren ilçe Belediye Başkanlarının bugün itibarı ile vaziyetlerinin çok kötü olduğunu açık ve net biliyor hatta yaşıyoruz. Eskiden vatandaş yol, su, kanal için ilçe Belediye Başkanına gelip derdini anlatabiliyordu, oysaki şimdi durum çok farklı ilçe Belediye Başkanın yapabileceği hiç bir şey yok.
2516 sayılı Büyükşehir Yasası ile ilçelerdeki 14 Metreden büyük yolların, suyun tamamının ve Kanalizasyonun tamamının sorumluluğu SASKİ'ye aittir. Vatandaş Belediye Başkanına çıkıp durumunu anlattığında Belediye Başkanı bu gerçeği söylediğinde vatandaş Belediyenin merdivenlerinden Başkanlara ana avrat küfrederek iniyor.
Bu görüntüler bizde mevcut olmasına rağmen henüz çok erken olduğundan yayınlamadık. Bu gerçekleri bilerek ilçelere gidecek olan gazetecilerin yapacakları işin ne olduğu açıkça ortada olmasına rağmen Belediye Başkanları bunlara itibar eder iseler işte o zaman biz de gerçekleri toplumla paylaşacağız.
Bu kadar detaydan sonra gelelim asıl konumuza, 1981 Yılında Of'ta İmamlık görevine başladığımda İmam arkadaşlarla bir araya gelerek kadınlarla erkeklerin bir arada Horon tepmesinin günah olduğunu, topluma anlatmak gerektiğini, bu yanlış adetten toplumu vazgeçirme görevinin biz Din görevlilerinin sorumluluğunda olduğunu konuşarak aramızda bu konuyla ilgili bir çalışma programı hazırladık.
Her İmam arkadaş bulunduğu köyde bu konuda elinden geleni yapıp bu yanlış geleneğin ortadan kalkması için uğraş vermesi için hummalı bir çalışma başlattık. İşin başında çok büyük tepkiler aldık bize ard niyetli, yobaz diyenlerinden tutun da, cahil diyenlere kadar her türlü eleştiriye göğüs gerdik ama hamdolsun bu işi yüzde seksen oranında engelledik. Hala daha oralarda yüzde seksen bu tür etkinlik yoktur.
Sis Dağında yapılan şenliklerde konuşan Hayrettin Öztürk Hocamız İslam'ın bu emrini oradaki insanlara alacağı tepkileri bilerek söylemesi takdire şayan bir icraattır, kendisini bu yaptığı güzel hareketten ötürü tebrik ve takdir ediyorum.
Bazı İslam Düşmanları olayı abartarak sanki Hoca İslam'ın dışında bir şey konuşmuş gibi göstermeye çalışmaları onların İnançlarının gereğidir. Biz doğruyu yapan kim olursa olsun yanında olmakla mükellefiz, işte bu nedenle Hayrettin Hocayı tekrar tebrik ederek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla