HAZİN BİR YAŞANMIŞLIK : AYŞESU BEBEK VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ !
(( Her ikisi de 20 yaşlarında iki pırıl pırıl genç.Oldukça mutaassıp ailenin iki çocuğu.İkiside üniversitede okuyor.Okullar bitince ailelerle paylaşıp evlenme planı yapan iki genç birliktelikleri sonucu çok geç farkettikleri bir bebekleri olacaklarını öğreniyorlar. Bebek ani doğmasın olay ortaya çıkar diye okudukları şehirden kalkıp Samsun'a geliyorlar. Okul arkadaşları aralarında para toplayıp sezeryan ameliyatı için bütçe oluşturmuşlardır.
Hastanemize geliyorlar. Doğum gerçekleşiyor ve bir kız çocuğu dünyaya geliyor. Gençlerle konuşan doktorumuz çocuğu söyleyemeyeceklerini ve bakamayacaklarını ifade eden gençlerden bebeği çocuk esirgeme kurumuna bırakacaklarını öğreniyor. İnanılmayacak güzellikte bir kız çocuğunu doğuran anne ise perişan şaşkın .Hemen gençlerle tanışmaya gittim..İtiraf etmeliyim giderken çok öfkeliydim. İçimdeki kızgınlığı kontrol etmeye çalışarak odaya girdim.Gözleri ağlamaktan şişmiş bir anne ;kafasını yerden kaldıramayan bir baba.Gençlerle konuşmaya başladım , ama ikna mümkün değildi.Arkadaşım bu işin uzmanı SEVİL BİLASA'yı aradım. Hemen bir sosyal hizmet görevlisi sosyolog geldi. Konuşmalar tamamlandı, bebeğin nüfus kağıdını çıkarın, anne bir dilekçe versin ben gelip arkadaşlarımla bebeği alırım dedi.Ben ikna yolları aramaya devam ediyorum. Peki dediler , bu bebeğin nufus kaydı çıkınca ailelerimizin haberi olur mu ? .İşte orda bir gerçeği daha öğrendik ki evlilik olmadan doğan bebekler annenin üzerine kendi soyadıyla kaydoluyor.Bu demekti ki bu bebek te gayrimeşru, babasız çocuklar sınıfında yer alıyor. Ailelerine haber verme işi çok sakıncalı sonuçlar doğurabilir diye cesaret edemezdik.Babaya belki biraz ağır geldi belki de gerçeklerle yüzleştirdi ama ona delikanlı tanımını sordum. Bu kadar cesaretle bu işler yapılmış hiçbir şey düşünülmemiş zamanında önlemler alınmamış şimdi ikisinin sorumsuzluğunu biz bu bebeğe mi yükleyecektik. Şimdi burada evleneceksiniz bu bebeğin babası ve soyadı olacak sonra yuvaya teslim ederiz. Çocuğunuzu kimliksiz, anneyi ailesine karşı yerlerde bırakmamalısın. Sonuçta siz bütün bunları birbirinizi çok sevdiğiniz için yaptınız.Tamam dedi baba; ben delikanlılığımı da yaparım.Bizde hastane odamızda nikahlarını yaptık.Ayşesu bebek artık pempe nufus kağıtlı bir kız ve orada babası var.
Hiçbir şeyi düşünemeyen bu gençlerle Allah yolumuzu denk düşürdü ve ben bu gerçekle karşı karşıya kaldım. Anne emzirdikçe baba bizlerle konuşunca kafaları daha çok karıştı.Dün odama gelen baba abla ben ailemden en yakın gördüğüm kişiyle konuştum. Bebeğimizi de ,anneyi de alıp;onlara gideceğiz.Bebeğimizi vermeyeceğiz dedi.Konuşmalarım tesir etmiş ve ikna etmiştim.
İşte hayat burada hepsi için değişti.Ayşe bebek annesi babası varken; yuvada herhangi bir çocuk gibi olacaktı. O anne baba vicdanlarıyla savaşacaktı. Belki de hiç ailelere söyleyemeyecekler, yollarını ayırıp sonra alacağız dedikleri bebeklerini almayacaklardı.
Akşam babanın teyzesinin eşi enişte geldi . Sosyal Hizmetler görevlilerimizle onları konuşturduk .Karşımızda sessiz ama bizi dinlerken duygulanan çok yorum yapmayan bir beyefendi vardı.Odaya girip Ayşesu bebeği ve anneyi görünce sadece şunu söyledi. Benim oğlum ve gelinim çocukları olsun diye yıllardır tüp bebek denemesi yapıyorlar Allah'tan gelen bu yavruyu nasıl bırakacaktınız ?
Bu hikaye belki birilerine ders olur, o yüzden sizlerle paylaşma gereği duydum. ))
Bu hazin, ibretlik gördüğüm hikayeyi bazı yerlerini kısaltarak yukarıda yayınladım. Makale sahibi hanımefendinin adı : Sn. YEŞİM GÜRSOY !!! Mezkur hastanenin Genel Koordinatörü ve Samsun ELVİNDER Derneği Yönetim Kurulu Başkanı. Bu zamana kadar sosyal aktiviteler de üstün hizmet ve başarılara imza atmış biri olduğu düşünülür ise; hem hastanesi adına ve hem de görevi ve duyarlılığı gereği bu olayı sosyal medyaya taşıması gayet doğal ve ibret alınması açısından da takdire şayandır.
Sokakta bırakılmak veya bir kuruma teslim edilmekte iken iknası ile anne babayı olumlu sonuca kavuşturması, AYŞESU bebeği analı babalı bir hüviyet kazandırmasındaki emek ve becerisi elbette büyük bir hadisedir. Sn. Yeşim GÜRSOY ve aynı dernek yönetim kurulu üyesi Genel Sekreteri ;konunun uzmanı Sn. Sevil BİLASA ile emek ve katkısı geçenleri candan alkışlıyor , önümü saygıyla ilikliyorum. Onca çaresize el veren bahse konu ,toplumun önde giden müstesna iki kadınımıza şükranlarımı ifade ediyorum.
Öte yandan ; asıl olan bu olayın düşündürdükleridir. Ve irdelenmesi ,tartışılması gereken de toplumun kanayan bu yarasına parmak basmaktır.
Anadolu'nun iki ayrı şehrinden istikballerine matuf eğitimleri için aileleri tarafından dua ve umutlarla yolcu edilen iki gencin kesişen kaderlerinde birbirlerini sevmek; belki de aşık olmak vardır. Olabilir ! Ne güzel...
Ne güzel yakalamışsınız işte
Genç yaşta en güzel şeyi
Hani şu daima aranılan sevgiyi
Yaşamışsınız, mest etmişsiniz
Çelmişsiniz temiz ürkek yüreklerinizi
Neden soktunuz araya şehveti
Kirlettiniz tertemiz sevgilerinizi
İşte o gece başladı hazin hikayeniz
Döl tuttu günahınızın bedeli
Korku,kahır,ödleklik sardı her yanınızı
ne olacaktı şimdi ?
Gel zaman git zamanda büyüdü
Anane ,örf,ahlak dışı haliniz
Dünya'ya merhaba dedi
O gecenin can içi meyvesi
Acizdiniz, delikanlılık hak getire
Topuklayıp kaçacaktınız belki de
bir sokak çocuğu emanet kalacaktı millete
Kazanmıştınız zaten bir sokak izbesinde
Ama öyle olmadı tükendi planlarınız
Karşınıza çıktı Allah'tan iki harika kadın
El koydu,kimlik kazandırdı yeni doğana
Siz var ya siz rezillersiniz
Ömrünüzce o ekipe dua ediniz...
Anlatılan ortadadır. Bir olay vardır; kahramanları vardır daha henüz 20 yaşlarında bir kadın ve küçük adam. Şimdi anne ve baba ! İyi güzel yapmışsınız evlat diyerek kucaklayıp bravo mu demeliydik.? Onlar bu gün maalesef çoklarının yaşadıklarına örnektir. O yaşlarda elbette ki sevgiyi yaşamaları doğaldır. Ama delikanlıca,edepli ve sınırlıca.Bu toplumun kanayan yarasını da şu veya bu tarz ve uslupla tenkitte bizim hakkımızdır. " Efendim ! Onlar cahiller
Yargılamak bize düşmez ." edebiyat ve yol göstericilğinde de kimse bulunamaz. Şiirim budur. Çok şeyi de işaret etmektedir. Bir olayı sosyal medyada paylaştığınızda kişilerin kendilerince yorum yapmalarını da saygı ile karşılamak gerekir. Yorumlara engelleme koyan zihniyet ; " ah çocuklar neden doğum kontrol tedbirlerine dikkat etmediniz?" diye bizzat beyan ve fikir zikredebilmekte ve öte yandan " Efendim bu durumda olan çok üniversiteli var. Devletin bu işe el atıp onlara destek olması, maaş bağlaması gerekir" diye yorumda bulunuşu manidar ve çok acı bir şeydir.
Bir yandan okumak üzere ,kıt kanaat maddi imkanlarını evlatlarına seferber eden aileler; bir tarafta başımıza taç olan tertemiz sevgileri bir anlık şehvet duyguları ile yerle bir edilen,yıkılan umutlar!
Sevgi dünyanın en müstesna değerli bir hasletitir. Yaşamayı ve yaşatmayı Allah her gencimize ve bizlere nasip etsin. Ama o kadar anane,örf ve toplumsal kuralları takmadan vakitsiz yapılan bu tür eylemler ahlaki değerleri yerle bir etmekte ve ciddi manevi travmalar yaşanmaktadır.
Bu çirkin ve acınası hale düşen iki gence yeniden hayata tutunma fırsatı veren; yaptırdıkları nikahla AYŞESU' yu babasız damgası yemekten kurtaran başta Sn. Yeşim GÜRSOY hanımefendi olmak üzere; ekipe şükranlarımı bir kez daha sunuyorum. Meydana gelen bu rezilliğin hiç bir mazeretle geçiştirilmesi mümkün değildir. Bu tür hadiselere kılıfllar giydirilerek; kimsenin fikirlerinin bertaraf edilemiyeceği bilinmelidir. Hiç kimsenin durumuna bakmadan ekol müş gibi kendini öne atma hamlesi olmamalı; haddine göre kulvarında yürümelidir. Ahlaki kurallar bellidir, yeni modeller üreterek ahlak ekolistti değil; zurnanın son deliği olunur.
Bu toplumun her bireyi temiz sevgileri yaşamayı hak edenlerdir. Sevgilerini bir anlık dürtülerine teslim ederek namusun karartılması en büyük cinayettir.
Bu Samsun İlimizde yaşanmış gerçek bir hikayedir ve düşündürdükleri şahsi tesbitlerimdir. Öte yandan her ilimizde konuya sahip çıkıp, çözüm üretecek ; kaç tane örnek insanlar olan Yeşim GÜRSOY ve Sevil BİLASA'lar çıkacaktır.
Tertemiz yaşanacak bitimsiz sevgilere !!!
KIVRIL GÖZLERİMDE BİR KÖŞEYE
Allanıp pullanıp gelme
neysen o ; bırak maskeyi
için oynak türkü ,,dudakların hicaz
çalma kemençeyi nasılsan öyle işte
ister sefil istersen serserice.
Mühür vuracağım zaten
gözlerinin rengine
bilmesin kimse ,kahverengi
yeşil mavi ,kime ne !!!
her gün boyayacağım saçlarını
canım ne renk isterse
kumral,siyah,kırmızı ,belki mora
anlasınlar,tanısınlar istemiyorum nedense
Senin gözlerinde yaşlar bile tatlı
tatlı su
benimkiler tuz gölü
Gözlerin kömür karası
benimkiler çakmak çakmak
bakma öyle yandı yanacak !!!
Gecenin ıssız ürperticiliği
bastırmakta tüm sesleri..
gel birlikte toplayalım
atalım artık hüzünleri
aşılarken birbirine sevinçleri..
üstleri örtülü karanlıkların
ama korkma ürkme,ürperme
sevgi herkese lazım
hele uzat ellerini
kopart dibinden menekşeleri
kopart at gitsin
orada bak yasemin
karanfil ve daha nicesi
Biri varsa yeter aslında
umudunsa..
sormasa da aramasa da
canı sağ olsun
sendedir nasılsa
Dinle rüzgarın sesini
bak yıldızlara
Gecenin sessizliğinde
mutlak sensizlikle
örülüp gidilir ölümlere
Hey !!! Sen umudum
düşüm,döşüm döşeğim
kalkın gidiyoruz
yeter konakladığınız
Bak biz geldik
umudum,düşüm,döşeğim falan
Kölesi olunurmuş
bir kelime öğretenin..
Bırak kelimeyi
yaşamayı öğret sen
Ne kölesi
kurbanın olayım kurban
Bir küçük
kıvılcıma bakar
gözlerim
çakma öyle
kıvılcım kıvılcım
gel kıvrıl
gözlerimde bir köşede
otur gönlümde