Terör örgütünün Karadeniz yapılanması dendiğinde buna ihtimal vermemiş , 1983 yılında devletin en yetkili ağzından “ Devlet 3-5 çapulcuya teslim olmaz” küçümsemesinin içine girmiştik. 2005 yılında Maçka'da 3 polisi yaralayan terörist haberini duyduk. Daha sonra bu teröristler kırsalda yakalandığında burada barınamazlar denirken 2016 sonrası Karadeniz dağlarında varlıkları görülmeye başladığında bu desteği kim verebilir diye kafa yormaya başladık.
Neden Karadeniz, sorusuna o dönem verilen cevap terör olaylarının bu bölgeye yayılıp psikolojik üstünlük kazanma çalışması olarak söylemler duyulsa da, asıl neden son dönem yaşanılanlar ile daha iyi netleşmeye başlıyor. Nasıl anarşi biter bitmez terör örgütü sahne aldıysa , terör örgütü çökertilmeye başladığında bunlar ön plana sürülecektir.
Güneydoğu da destek buldu için barınma bilen terör örgütü , Karadeniz de nasıl barındı ? Teröre karşı olan bir toplumda, terör örgütü nasıl varlığını koruyabiliyor.
Giresun ili, Dereli ilçesi, Kulakkaya Yaylasında 2017 yılında yakalanan terörist Mustafa Tolucan' nın ifadesi doğrultusunda Yağlıdere ilçesi Yeşilpınar köyünden B.K eşi Y.K oğulları M.K teröristlere yardım ve yataklık ettiği için tutuklanmıştır.
Son zamanlarda Karadeniz'in bir çok il ve ilçesinde iki mum ve bir not ile fotoğraf lanmış resimlerin yanına "Biz buradayız" mesajları bırakan ve bunları sosyal medyada ki sayfalarından ve sitelerinden paylaşan Almanya çıkışlı bir grup , özellikle Almanya’da yaptıkları toplantıları ve yazdıkları yazıları aynı sayfalarda paylaşma çalışmaları 3-5 çapulcudan çok planlı bir organizasyonun sonucu olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu sayfaya destek verenlerin, fikirleri uyuşan bir grup olduğu ve bu grubun bu bölgede yaşadığını veya bu bölgeden yurt dışına çıkanların desteklediğini göreceksiniz. Doğal olarak bir alt yapının oluşturulmaya başlandığı da aşikardır.
Kimdir bunlar, Pontus iddiası ile yola çıkan ve onun üzerinden yayınlar yapan bir grup. Çıkış noktaları kesinlikle ilginç gelmiyor, bu nokta, ülkemizde faaliyet gösteren tüm örgütlerin rahat kala bildikleri, son zamanda FETÖ terör örgütünün elemanlarının sığındığı Almanya.
Karadeniz’de Pontuslulara soykırım yapıldığı iddiasını savunan ki bunlarda yıllarca sesleri çıkmazken nasıl 1980 darbesi sonrası anarşinin sona ermesi ile ortaya çıkıp, yüz yıllarca birlikte yaşamış bir halkın sözcülüğüne soyundurulmuş terör örgütü gibi bunlarda kurulum aşamasında seslerini duyurmaya çalışan bir grup.
Bu grubun, ön plana çıkardığı yazarın bir yazısından küçük alıntıyı paylaşıyorum.
“....Oysa tarih Maçka’yı da, Maçkalıyı da iyi bilir; ve dahi İsmet Zeki Eyüboğlu da iyi bilir ama yazmaz, yazamaz.Resmi tarih birçok gerçeği gizlediği gibi Maçka’nın Rum kimliğinden ve 1914-1923 yılları arasında yaşadıklarından pek bahsetmez.
Aynı Maçka yıllar sonra ( 1980 öncesinde) devrimci/sosyalist muhalefetin önemli bir merkezi olarak ’küçük Moskova’ sıfatıyla anılacaktır.
Trabzon Maçka’da bir süredir yaşanan silahlı çatışma haberlerine tanık oluyoruz. Son olarak 11 Ağustos 2017 tarihinde Maçka’da erzak edinme amacıyla bir köyde fark edilen silahlı gruba yönelik arama sırasında 16 yaşında bir çocuğun ve bir astsubayın öldüğü bir çatışmanın haberini aldık. Daha önceki yaşanan çatışma/eylemleri üstlenen HDBH (Halkların Birleşik Devrimci Hareketi) henüz bu son olaya ilişkin açıklama yapmadı.
HDBH kendisini tanımladığı bir bildiride, “İşbirlikçi-faşist iktidar ve TC egemenlik sistemine karşı ... emperyalizme, kapitalizme, faşizme, şovenizme ve ırkçılığa karşı halklarımızın demokratik ve özgür geleceğini kazanmayı hedefliyoruz... sistemle bütünleşen faşist iktidarın toplumsal dayanakları ile birlikte halkın devrimci gücüyle yıkılmasını zorunlu görüyoruz”
Bu söylem size tanıdık geldi mi?
Simdi bunun üzerine birde Trabzon üzerinden çıkartılmaya çalışılan tartışmayı koyun ve nereye hizmet ettiğini düşünün.
Çıkış noktaları bir soy kırım söylemi. Karadeniz’de yaşayan Rumlara karşı yapıldığı söylenen hikayelerine baktığınızda Ermenilerin anlattıkları soykırım hikayeleri ile aynı yapıda olduğunu , Güney Doğu' da terör örgütünün söylemleri ile aynı kalemden çıktığını göreceksiniz.
Temeli yalan üzerine kurulu olan hikayelerde, mağdur rolünü üstlenenler hiç bir zaman bizde bu şekilde bu topraklara ihanet ettik demezler.