HAZMEDEMİYORUM
Sevgili okurlar, her yıl 'Yılın Öğretmeni' 'Yılın Annesi' falan seçilir her il için. Yaklaşık beş yıldır öğretmen olarak çalıştığım ilde de yılın öğretmeni seçiliyor. Benim çalıştığım ve doğup büyüdüğüm memleketim olan ilçede, iki yıldır 'köyde kalmayan ancak köyde çalışan arkadaşlar' yılın öğretmeni seçiliyor. Dolayısıyla bir köy öğretmenine bu 'yılın öğretmeni' ünvanı veriliyor.
Buraya kadar her şey normalmiş gibi gözüküyor ama bir çok eğitim çalışanına göre yapılanlar hiç de adil, hiç de etik, hiç de yerinde değil. Malum ülkemiz dağlık bir araziye sahip. Özellikle orta Karadeniz bölgesinde yer alan Canik Dağları'nın yüksek kesimleri olan ve Samsun, Ordu, Tokat ve Amasya illerinin birleşme konumunda olan bölge oldukça mahrum ve geri kalmış bir bölgedir.
Bu bölgede Ayvacık, Akkuş, Taşova ve Erbaa ilçeleri yer alıyor. Amacım sizlere coğrafya dersi vermek değil ama başka türlü de bu gerçekleri anlatmak ve yetkilileri ikna etmek mümkün değil. Vezirköprü'nün, Asarcık'ın, Alaçam'ın, Salıpazarı'nın Ayvacık'ın hiç mi kırsal bölgesi yok. Orada hiç mi öğretmen yok, hiç mi Erbaa gibi, Akkuş gibi dağlık arazisi yok. Öğretmenlik mesleğinin cefasını, çilesini, zahmetini çeken bir kişi yok mu?
Beş yıl dağ başında kalarak öğretmenlik görevini bin bir zahmetle yerine getirmek zorunda kalmış biri olarak, büyük şehrin elit ilçesi Atakum'da yaşayarak görev yapan birine 'Yılın Öğretmeni' ödülünü vererek, bu şekilde bir seçim yapmak, beni ve bir çok köyde kalmış öğretmen arkadaşımı ikna etmez, tatmin etmez ve bu durumu ben hazmedemem.
Bu gerçekleri yazmazsam kendime haksızlık etmiş olurum. Bana şunu söyleyebilir insanlar, şehir merkezinde kalan öğretmen, köyde kalan öğretmenden daha fazla mağdur olduysa, daha fazla bu işin külfetini çektiyse, o zaman onu anlarım. Ama herkes de şunu çok iyi biliyor ki, köyde kalarak görev yapmak zorunda kalan öğretmen daha fazla mağdur oluyor.
Mesela hiç kimse köye gitmek, köyde görev yapmak istemiyor. Köye gidiş-geliş yaparak görev yapmakla, köyde kalarak görev yapmak arasında dağlar kadar fark vardır. Onun için köyde kalan öğretmeni herkes çok sever. Köylüler ve devlet yöneticileri için en makbul öğretmen tipi, köyde kalan öğretmendir. Ama hiç kimse ve hiç kimse, köyde kalırken bu öğretmen nasıl yaşar? diye sormaz, mağdur olduğu zaman sahip çıkanı olmaz, onun için eğitim çalışanlarının birçoğu topluma kırgın ve küstür. Onun için 'elit' denilen kesim, toplumdan ayrı yaşar.
Ama hepimiz insan olarak işin kolayına kaçmayı tercih ederiz. Her zaman, gösterişi en düzgün olan öğrenciler şiir okur, sunucu olur, başkan olur. Hiç garibanın sunucu, başkan, yılın öğretmeni olduğunu gördünüz mü? Üzerinde Ankara'ya gidecek, Çankaya'ya çıkacak, cumhurbaşkanlığı makamına gidecek kıyafeti olmayan biri ancak ve ancak yılın öğretmeni olabilir. Bu benim görüşümdür, ben bu kişiye yılın öğretmeni derim. Adeta mankenlere taş çıkartan kişilere, toplu iğne ile iliştirilen etikete, ben itibar etmem.
Biz bu mesleği, yolda bulmadık, kumarda kazanmadık, piyangodan çıkmadı, miras kalmadı. Onsekizinci tercihinden öğretmen olan kişi ile ilk tercihinden öğretmen olan kişi farklıdır ve işte böyle farklı konuşur ve yazar. Sen her yolu deneyeceksin, olmazsa gelip öğretmenlik yapacaksın. Öğretmenlik görevi, ancak ve ancak idealist insanların yükseltebileceği bir meslektir. İsimsiz kahramanların onurlandırabileceği bir meslektir.
Haddimi aşmak istemiyorum ama köyde kalan öğretmen varken, köyde kalmayan, imkânlardan mahrum olmayan, mağdur olmayan kişilere yıllardır 'Yılın Öğretmeni' demek zoruma gidiyor. Bu öğretmen camiası boşuna mağdur olmuyor, boşuna şiddete uğramıyor, boşuna intihar etmiyor, dertleri var arkadaş! Duyun bu insanları arkadaşlar, ses verin, kulak verin, öcü değil bu insanlar.