HEDONİK UYUM

Semiha Sandıkçı

Hedonik uyum,insanların hem iyi hem de kötü  olaylara uyum gösterme  durumunu ve bu  sayede bir süre  sonra aynı  mutluluk seviyesine geri dönmesini ifade ediyor.Aslında yaşam içerisinde yaşadığımız olaylara tahammül etme ve bunu sürdürebilme açısından büyük  bir artı.Karanlıktan  aydınlığa  çıktığımızda  gözlerimizin ışığa  alışması için  kısa bir süre geçer veya bir ortama gireriz ağır bir koku vardır  içeride,bir müddet o ortamda durunca artık o kokuyu hissetmez oluruz,bu gibi fizyolojik olayların psikolojik adaptasyon versiyonu hedonik uyum.

Brickman hedonik uyumu,kişinin  duygusal sisteminin mevcut yaşam koşullarına ayak uydurduğu, mutluluk ve mutsuzluğun insanların yaşamlarındaki değişikliklere verdiği kısa  süreli tepkiler olduğunu söyler ve Hedonik uyumu koşu  bandına  benzetir.Koşu hızımızı  bandın  hızına  uydurduğumuz gibi,duygu durumumuzu da yaşam  koşullarına göre ayarlarız.

  Bir yakınımızı kaybettiğimizde üzüntümüz çoktur,o an dünya  durdu gibi gelir,ama birkaç  gün  sonra gözümüzde yaş, gelen yakınlarımızla konuşurken gülmeye  başlarız. Sonra o klişe  söz  söylenir,"gülmekle  ağlamak  kardeşmiş."Gerçekten  hayat böyle  değil mi?Bir süre sonra o acı  geçip,ağlamanın yerini gülmek  almazsa, o mutsuzluk hissi geçmezse nasıl devam edilir ki hayata?Yapılan  araştırmalarda, kaza sonucu bir uzvunu kaybeden insanların bir müddet  sonra,o uzuvları varmış  gibi hayatlarına devam ettikleri görülmüş.

  Mutluluk ya da mutsuzluk hissi günden  güne, yaşananlara  göre degişse de herkesin nispeten sabit ve ortalama bir mutluluk seviyesi olduğu, bu nedenle anlık duygu degişikliklerinden sonra bu seviyeye geri döndükleri  görülmüş. Yapılan araştırmalarda, mutluluğun her insanda az çok  değişmesiyle  birlikte ortalama yüzde  ellisi genetikmiş.Bazı  kişilik  özellikleri  de mutluluğu  belirlemede okudukça  önemli. Dışa  dönük, sosyal,daha pozitif  özelliklere  sahip kişiler, hoşa  giden şeyleri  algılamaya  daha eğilimli. Sosyal ilişkiler  mutluluğu  okudukça  etkiliyor. Arkadaşlık ilişkileri  daha yoğun  ve keyifli kişiler  daha mutlu oluyor.Demek oluyor ki,"üzüntüler  paylaştıkça azalır, mutluluk paylaştıkça  artar"sözleri  bir gerçek. 

 1980'lerde yapılan çalışmalar dış koşulların  ve olayların mutluluk seviyemizi çok  az etkilendiğini göstermiş. Örneğin, gelir seviyesi,fiziksel güzellik, eğitim  seviyesi,sağlık  durumu gibi durumların  mutluluğa olan katkısının  pek fazka olmadığı  görülmüş.Yani para düşündüğümüz  gibi çokta mutluluk getirmiyor.Bize mutluluk  vereceğini  düşündüğünüz, çok  istediğimiz  o şeyler,para ve makam gibi,önce  ayaklarınızı  yerden  keser sonra yere bastırır, eskisi kadar haz vermez,başka  arayışlara  iter bizi.Mutluluk arayışı,belki de fazlasının  peşinde koşma çabası aynı  hamsterın deney çağındaki koşusu  gibi beyhude demekki.

Çok beğendiğimiz, pahalı  bir  çantayı çok  isteriz,onu aldığımız  zaman o yeter  başka  çantayı istemem gibi gelir,ama bir kaç  kullanmaya  sıkılırız,o dolabın  içindeki  yerini beklerken biz başka  çantayı  kolumuza takmaya koşarız,işte bunun gibi bir durum. "Hayatta herşeye  alışıyor  insan" denir ya,tam o misal.İnsanların duygu durumları sürekli olarak değişir.Elimizdekiyle yetinmek,her istediğimiz,hayal ettiğimiz  şeyin  mutluk getirmeyeceğini veya bu mutluluğun  çok sürmeyeceğinin farkında  olmak ya da yaşadığımız  mutsuzlukların da çok  sürmeden  geçeceğini  bilmek güzel  bir farkındalık.Bu durumda hedonik uyumu bilmek,gerçekçi  olmayan arayışlar, duygusal çalkantılar açısından  önemli. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.