Helal lokma, kültürümüzde hem helal kazancı hem de helal yiyecek, içecekleri ifade etmek için kullanılır. Her iki anlamı da geniş birer konu olduğu için bu yazıda daha çok helal kazanç konusuna değinilecektir. Konuyla ilgili çok sayıda âyet ve hadis olması bunun ehemmiyetine delildir. İşte onlardan birkaçı:
“Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin” (Mü’minun, 23/51)
“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyiniz. Şeytanın adımlarına uymayınız. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 2/168)
“Güvenilir, dürüst, Müslüman tacir kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” (3)
“Bizi aldatan bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164)
“Kim hakkı olmadığı halde bir karış yeri alırsa, Allah kıyamet günü yedi kat yeri onun boynuna dolar.” (Müslim, Müsâkât, 141)
“Allah’ın laneti rüşvet alanın ve rüşvet verenin üzerinedir.” (İbni Mâce, Ahkâm, 2)
“Rasulullah (s.a.v.) faiz yiyene, yedirene, yazana ve bunun iki şahidine lanet etti ve ‘Hepsi (günahta) eşittir’ buyurdu.” (Müslim, Müsâkât, 106)
İnsanın ilk sorguya çekileceği beş husustan biri, malını nerede kazanıp nerede harcadığıdır. (Tirmizi; Kıyamet,1) Gerçekten de bazı insanlar helalinden kazanmaya dikkat etse bile kazancını helal yerlere harcamak konusunda başarılı olamayabiliyor. Binbir zorlukla, alın teriyle kazandığı parasını yanlış yerlere harcayabiliyor. İki imtihan bir arada.
Kazancın helal olmasını açıklarken zıddından yardım almak bir kolaylık olacaktır. Haram kazanç yolları hırsızlık, gasp şeklinde olabileceği gibi haram maddeleri üretmek, satmak, üretimine ve satışına bir şekilde katkı sağlamak, aldatmak, faiz alanlarında çalışmak, işveren veya çalışan olarak herhangi bir şekilde başkasının hakkını yemek şeklinde örneklendirilebilir. Haram kazanç yolları daha pek çok olmakla birlikte helal dairesi daima daha geniştir ve rızkı veren Allah’tır. Allahu Teala rızka kefil olduğunu bildirmesine rağmen kıtlık bilinci, doymak bilmeyen nefsin veya başka hayatlara imrenen aile bireylerinin talepleri gibi sebeplerle insan haram yollara tevessül edebilmektedir.
Müslümanın ailesinin geçimini helalinden sağlaması yani onlara helal lokma yedirmesi sadaka yerine geçmektedir. Çocukların helal rızıkla beslenmesi, iyi insan yetiştirme konusunda babanın veya geçimlerini sağlayan kişinin dikkat etmesi gereken önemli hususlardandır. Helalinden kazanmak aynı zamanda duaların kabulü için de şarttır. (Taberânî, el-Mu’cemû’l-evsat, IV, 310)
Günümüzde dindar bir hayat sürdüğünü bildiğimiz birçok insan, kazancına haram bulaştırmamak konusunda yeterli dikkat ve hassasiyeti göstermemektedir. Satıcılık yapan bazı kimseler müşterisini aldatarak hatta bunu bazen Allah’a yemin etmek suretiyle yaparak haksız kazanç sağlamayı bir başarı olarak görmekte, bazı kimseler bankacılık/finans işlemlerinde helal-haram konusunu önemsemeden işine gelen şekilde davranıp helal rızkına haram bulaştırmakta, bazısı da faiz konusunda ehil olmayan kişilerden duyduğu fetvaları kullanarak vicdanını rahatlatmaktadır. Yine miras konusunda bazı bölgelerimizde kız evladın/kardeşin hakkı yenilmekte, bu konudaki âyetler görmezden gelinmektedir. Kur’an’da kesin bir dille yasaklandığı halde yetim malı umarsızca yenmektedir.
Bütün bu örnekler ışığında düşünüldüğünde helal lokma yemek, yedirmek için bu alanda gerekli dini bilgiye ve hassasiyete aynı anda sahip olmak gerekir. Domuz eti yememekte gösterilen hassasiyetin kul hakkı, faiz, miras gibi konularda da gösterilmesi sorunu kökten çözecektir.
Helal yoldan kazanılan alın teri diye isimlendirdiğimiz tertemiz rızkın haram veya şüpheli alanlarda harcanması, zekatın verilmemesi de malın bereketini kaçıracak, ahirette hesabı zorlaştıracak diğer bir yanlıştır. Faiz, kumar, israf, zalim toplulukların veya onları her mecrada destek verenlerin ürünlerini satın almak akla ilk gelen örneklerdir.
Kazanırken ve harcarken helal dairesinde kalmak kişinin imanının güzelliğindendir ve hem geçiminden sorumlu olduklarına , hem içinde yaşadığı topluma , hem de rızka kefil olan Rabbine karşı önemli görevlerindendir.