Sırtını sıvazlıyor, "Helal olsun usta" diyor patron ve diğerleri.
Usta güzel iş yapıyor. Aslında tüm ustalar güzel iş yapıyorlar, tüm ustalar güzel iş yaparlar. İster boya ustası, ister kalörifer ustası, ister marangoz ister tuğla, ister sıva, ister demirci, ister alçıcı, ister kaynak ustası. Helal olsunnice nice alın teri, emek ustalarına...
Yeter ki haklarını alsın, helal olsun denmiş fakat hakları yenmiş. Onlar ustadır, yeri geldi mi işçidirler, cefakarlardırlar. Hem çalışır hem öğretirler, kendilerini izleyen herkese. Velakin, helal olsun usta denmiş, sigortaları ödenmemiş, sadece helal olsun ustaları yoktur, helal olsun işçileri de vardır. Bunların hiçbir sosyal güvenceleri yoktur, yazın inşaatlarda, gazete üzerinde domates ekmeğe, karpuz ekmeğe, üzüm ekmeğe talim ederler. Kışın helva ekmek, zeytin ekmek ve çayla öğünlerini geçiriler...
Bazen de kimse görmeden dünden kalma ekmeği tutarlar suya ve böyle öğün geçirirler. Yarı aç, yarı tok. Helal olsun ustaları, işçileri bazen, 8 saat bazen 10 saat bazen de iş bitinceye kadar çalışırlar. Sormaz onlara kimse aç mısın, ne yer ne içersin diye!
Onlara "helal olsun usta, helal olsun birader, helal olsun adama, vallahi bravo, aşk olsunlarla" umut verirler. Onlar işçiler, emekçiler, ustalar fabrikalara bol bol kazandırırlar. Boyasını, alçısını, binbir türlü inşaat malzemelerini alırlar ama kendileri hiç kazanmazlar, hep kazandırırlar.
Bir firma TV reklamında aslında acı gerçekleri yansıtıyor bilerek yada bilmeyerek, damardan da girmiş. Bir küçük çocuğun babasının övgüsüyle övünmesi, haz duyması gibi görüntüler bilinmelidir ki, emeğinin karşılığını alamayan bir babanın çocuğu için hiç de olumlu sonuçlar doğurmaz, bu gidişle yine firmalar kazanır, yine çocuklar kaybeder.
Ustalara, işçilere ve emeğiyle geçinenlere bol kazanç ve güvenceli iş dileğiyle (!), benim arkadaşlarım da helal olsun ustası ama iş şokluğundan evinin yolunu bulamıyorlar.
Yıllarca sömürülen helal olsun ustaları ve çocukları,
sömürü reklama da girdi...