HEM ÜZÜLDÜM HEM DE SEVİNDİM
Spordan anlamam ama en büyük çileyi Samsunspor kulübüne para topladığım için çektim. Pişman mısın derseniz, kendi irâdemle yapmış olsaydım asla pişman olmazdım. Fakat Vezir Hazretleri’nin isteği doğrultusunda yapıp, daha sonra sıra çile çekmeye geldiğinde satılmış olmanın pişmanlığını yaşamıyor değilim.
Başkaları gibi evde farklı dışarıda farklı konuşmayı da sevmem. Ailemin büyük bir kısmı Trabzonsporlu’dur ama ben şahsen Samsunsporu seviyorum ve başarılı olması için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum.
Normalde maçlara karşı hiç ilgim olmaz; kim kimi yenmiş, kim şampiyon olmuş benim ilgi sahamın dışındadır. Zira, şampiyon olan takım bana ne ekmek veriyor ne de su ama önceki akşam Samsunspor ile Antalyaspor maçı oynanırken hayatımda ilk kez sürekli takip ettim, maça giden personelden tutun sporla ilgili olan tüm arkadaşlardan an be an bilgi aldım. Nihayetinde süper lige çıkamamanın üzüntüsünü yaşadım ama Samsun şehrinin kulübüne bu denli sahip çıkmasından da fevkalade memnun oldum. Zira hayatımın büyük bir bölümünü geçirdiğim bu şehirde neredeyse ilk defa şehir insanı tek vücut kulübüne sahip çıktı, bu mutluluk verici bir durum. Kanaatimce bu saatten sonra bu kulübü kimse tutamaz ve önümüzdeki yıl Play Off’a kalmadan liderlik koltuğuna oturarak süper lige çıkar. Sporla ilgili bu kadar sohbetten sonra gelelim bir başka konuya.
Malumunuz geçtiğimiz eğitim öğretim yılı başlamadan yapılan müdür atamaları ile ilgili büyük yanlışların yapıldığını, Milli Eğitim Müdürü’nün istifa etmesi gerektiğini yazmıştım. Aradan geçen bir yıllık süreden sonra bazı sendikaların yapılan tayinlerle ilgili mahkeme sürecini başlatmaları neticesinde görevden alınan idarecilerin büyük bir kısmının geriye döndüğünü, hatta İdare Mahkemesi’nin yapılan atamaların tamamını iptal ettiğini basından öğrenmiş bulunduk. Bu şartlarda azıcık aklı başında olan idarecilerin bu hatayı kabullenip istifa etmeleri gerektiğini düşünmekteyim. Zira, bir, iki hatalı uygulama yapılabilir, ona tolerans gösterilir ama yapılan atamaların tamamı iptal edilmiş ise burada bir sorunun olduğu açıkça ortadadır. Kaldı ki İdare Mahkemeleri öyle kolay kolay iptal kararı da vermiyorlar. İl Milli Eğitim Müdürü bu şehre geldiği günden itibaren yanlış işlere imza atmış, gerek kendi camiası tarafından gerekse kamuoyu tarafından sevilmeyen bir isim. Adamın oturup kalktığı tek bir yer var o da Site Camii’nin oralardaki kitapçı. Milli Eğitim Camiası bu kitapçılardan neler çekti neler. DSP Hükümeti döneminde Milli Eğitim Müdürlüğü’nü bir kitapçı yönetirdi. Tüm okul kitapları, dergileri ondan alınırdı, tayin ve atamalar onun dükkânında yapılırdı. Geldi AK Parti iktidarı, bu kez Milli Eğitime bakan vekilin arkadaşı olan bir başka kitapçı devreye girdi; taşıma ihaleleri, dergiler, v.s ondan alınmaya başlandı. Aynı şekilde Milli Eğitim’deki tayin ve atamalar o dükkândan yönetildi. Ne zamanki dükkân sahibi ile vekilin arasına ekonomik sıkıntılar girdi, araları bozuldu ve o işler de bitti. Milli Eğitim bu işlerden kurtuldu derken, şimdi de bir başka kitapçı devreye girdi. Bu kez ekonomik işler değil, radikal islamcılık devreye girdi. Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki tüm atama, tayin işlerinin oralardan yönetildiği iddiaları dillerde destan gibi dolaşmakta; hatta adamın dükkânının tefrişinde dahi bazı üst düzey yöneticilerin bizatihi çalıştıkları iddia edilmekte. Sizin anlayacağınız bizim İl Milli Eğitim Müdürlüğü, kitapçılardan çektiğini kimseden çekmedi. Bana sorsalar, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne her iktidar döneminde bir kitapçıyı atasınlar, bu iş olsun bitsin, başka da çaresi yok.
Sözlerimin sonuna gelirken, uzun bir maratonun sonunda sandığa giden tüm siyasetçilere ve seçmenlere başarılar diliyorum. Umuyorum ve diliyorum ki ülkemiz için hayırlısı ne ise o olsun. Gerek ekonomik açıdan, gerek istikrar açısından, gerekse maneviyat açısından mevcut durumumuzun geriye değil daha ileriye götürecek bir iktidarı Rabbim ülkeye nasip eder inşallah. Zira bu ülke az sıkıntılar yaşamadı, Cumhuriyetin ilânından bu güne dek…
Çok sıkıntılı bir süreç yaşandığı açıkça ortada, Atalarımızın çarık giydiği günleri, yemek için ekmek bulamadıkları hatta ve hatta ekmek yapmak için un bulamayan ninelerinizin fındık kabuğunu öğüterek ekmek yapmak zorunda kaldıklarını hatırlayalım. Yüce Rabbimden sıkıntısız, zahmetsiz ama bolluk ve bereket dolu günlerde yaşayacak, manevi iklimden uzaklaşmayan bir toplum dileyerek sözlerime son veriyorum.
Kalın sağlıcakla.