Üç farklı kıtaya yayılan topluluklarına tarihsel geçiş noktası olan Anadolu"daki etnik yapı, sadece savaş ve fetihlere ilişkin kilit tarihlerde değişmedi. Türkiye"nin toplumsal yapısından söz ederken, bin yıllara yayılmış bir zaman zarfında gerçekleşen uzlaşma ve kaynaşma süreçlerinin bu yapıdaki belirleyici etkisi görmezlikten gelinemez.
Aynı şekilde, Türkiye"de tek bir din anlayışı, hatta tek bir Müslümanlık anlayışı olduğunu söylemek de binlerce yıl kazan gibi kaynamış Anadolu"ya haksızlık etmek olur. Zira, bu topraklardaki irili ufaklı her mezhep, her etnik topluluk birbirlerini iterek ya da çekerek binlerce yıldır karşılıklı etkileşim içinde oldular. Her farklı unsurun varlığı bir diğerinin varoluş şeklini etkiledi.
Ülkemizde yaşayan 70 milyon insanın kökenini araştırmak, gündeme getirmek bu ülkeye zarardan başka hiçbir şey sağlamaz. Yıllardır ülkemizde insanlar kimin nereden ve nasıl geldiğine bakmadan huzur içerisinde yaşamışlar. Bununla da kalmayıp kız alıp vermişler. Dolayısıyla hısımlıklar, akrabalıklar oluşmuştur. Başka ne tür birliktelikler oluşmuş? Ticaretler yapılmış. Karşılıklı alış verişler olmuş. Sporda aynı takımda aynı kadrolarda beraberlikler olmuş. Siyasetin zirvesinde çatılar birlikte oluşturulmuş. Askerde aynı koğuş paylaşılmış, aynı safta sıra durulmuştur. Okullarda aynı sıralarda yan yana oturulmuştur. Bunları çoğaltmanız mümkündür.
Bu açıklamaları niçin yapma gereği duydum? Elbette bir sebebi vardır. Bu günlerde siyasi partiler adaylarını açıklarken bazı gruplar hoş olmayan sözler sarf ediyorlar. Kendilerini ileri görüşlü, eğitimli, paralı gören bir takım insanlar bizim bu bölgede şu kadar oyumuz var deme cüreti gösteriyorlar. Bu rakamlar binlerle ifade ediliyor. Bir bölgemizle ilgili söylenen hemşeri oylarını topladım bölgedeki oyların tümünü üçe katladı. Yani bizim hemşerilerin şu kadar oyu var diyen grupların oyları bahsedilen ilçenin tümünden üç kat daha fazla çıkıyor. Söylenen rakamlar ancak diriler ve ölüler sayılırsa mümkün oluyor. Başka da sayıyı bulmak imkânsız. Birde bu insanlara sormak gerekir, bu hemşeri oylarını nasıl garanti görebiliyorsunuz? Her siyasi partide her yöreden insanlar var. Böyle bir garanti olur mu? Bu garantiyi verenlere de bir önerimiz var; Çıkıp bağımsız aday olsunlar. Nasıl olsa yeterli hemşeri çoğunluğu var. Bunlar yaşadığımız çağın çok gerisinde kalan boş ve geçersiz sözler. Geçmişte bu tür iddiada bulunanlar sonuçta hep avuçlarını yalamak zorunda kalmışlardır. Hiç kimse bir başkasının oyuna garanti veremez. Kapalı kabinlerde herkes vicdanıyla baş başa kalıp oyunu öyle kullanıyor. Karar vicdanlara soruluyor, hemşeriye değil. Bunu bu şekilde bilmek gerekir. Ayrıca herkesin inandığı ve benimsediği bir davası bir görüşü var, kolay da değişmez. Tüm bunlara rağmen böyle bir akraba taallukat ve hemşeri oyuna güvenenler varsa, onlara yakışan bağımsız aday olmaktır. Seçimlerde adayların önemi vardır ancak bu önemi yöresi değil kişiliği ifade eder. Siyasette sandığa yansıyan en büyük güç partilerin genel merkez havasıdır. Bu hava ve rüzgar yoksa iş çok zor demektir. Artık seçmen bilinçli; liyakat, beceri ve kişilik arıyor, dar çaplı şovenizm para etmiyor, bizden hatırlatması