Başörtüsü yasakları, 'biz kaç kişiyiz', Cumhuriyet mitingleri, Sezer, Orduevlerine alınmayan başörtülü anneler nasıl bu iktidarın yoluna taş döşedilerse, bugün de iktidar ve medyası da İmamoğlu’nun yoluna aynı taşları döşüyorlar.
1999: İBB eski Başkanı Tayyip Erdoğan'ın Bodrum'a giderken kullandığı VIP salonuna dönüşünde izin verilmedi. 2019: İBB eski Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Trabzon'a giderken kullandığı VIP salonuna dönüşünde izin verilmedi.
Devamı, Erdoğan: "VIP salonlarından kimlerin geçtiğini biliyorum. Hiç alakası olmayan çeşitli rantiye çevrelerinin torunlarına, ecdatlarına varıncaya kadar orayı nasıl kullandıklarını biliyorum. Bundan sonra artık buradan halkımla birlikte geçeceğim."
Bu kavganın tek kaybedeni olacak, o da Türk milleti ve geleceğidir. Kazananlar ise yine emperyalist güçler, paranın gücü, dolar lobisi olacaktır. İki tarafın da birbirinden farklı olduğunu düşünmüyorum. Ortada bir anlaşmazlık varmış, karşıtlık varmış gibi gösterildiğine aldanmamak lazım. Dünyanın her yerinde bütün milletlere ‘‘veba’’ ile ‘‘kolera’’ arasında tercih imkânı veriyorlar. Yani biz sağlıkla hastalık arasında tercih yapmıyoruz. Hastalıklardan hangisi daha az ıstırap verir, hangisiyle hemencecik ölmeyiz. Biz bu tercihi yapıyoruz. Onun için Türkiye’deki seçimin de böyle bir şey olduğunu bilerek anlamamız lazım.
CIA eski bölge şefi Graham Fuller emekli olup ülkesine gittikten sonra 1999’da yayınladığı kitabında günümüz iktidarının kurulması sürecini ve kartopu gibi büyüyeceğinden vs. bahsetmişti daha oluşmadan. Aynı kitapta bugünkü yaşananları 20 yıl evvelinden diyor ki: "Mecliste İslâm’a soğuk olmayan bir sol oluşturulacak. Akabinde Türkiye iki partili siteme gebe, başkanlık sistemine gebe" diyor. Bunu 1999’da söylüyor.
Hiçbir şeyin öyle bir anda spontane geliştiğini düşünemeyiz. Çok büyük çapta bir bilgi kirliliği ve literatüre dahi girmemiş propaganda yöntemleri uygulanıyor ülkemiz ve milletimiz üzerinde. Seçime katılacak bir tarafın “Her şey çok güzel olacak” dediğini, diğer tarafın ise “Her şey çok daha güzel olacak” dediğini unutmayın. İki tarafın da dört sene sonra ne olacağını göreceğiz, hangi felaketlerden kâr edecekler göreceğiz.
***
Bu 'cambaza bak' oyunlarının dışında milletin geleceğine ipotek koyabilecek uygulamalar gündem dahi olamadan yürürlüğe giriyor. Geçenki yazımda sürekli hale getirilecek bedelli askerlik meselesine değinmiştim. Bu çok kritik ve çok hayati bir mesele olmasına karşın ekonomik krizin, yerel seçimlerin ve ardından yenilenen İstanbul seçimlerinin gölgesinde fazla konuşulmadan tartışılmadan yürürlüğe girecek. Öte yandan daha korkunç bir şey var. O da Milli Eğitim meselesi.
Millî Eğitimimiz daha Osmanlı çökmeden Amerikalıların elindeydi. Cumhuriyet'le birlikte bu katlanarak devam etti. John Dewey diye dünyada çok iyi bilinen bir filozof, bizim millî eğitimimiz hakkında karar veren insanlardan biridir. Milli (!) Eğitim başlıklı yazımda eğitim sisteminin ne halden ne hallere geldiğini açmıştım. Ancak günümüzde bir korkunç uygulama daha hayata geçmekte.
Tarih neymiş yahu...(!)Hâlâ haçlı seferleri ve Türkler gibi laflar geziyor içinde...(!) Bir türlü steril hale gelmedi... Kaldır gitsin. Tanrı Türk'ü korusun ve dahi Kudüs bizimdir.(!) Boş ver gerisini!
Dünya Sisteminin baronlarının talimatlarını harfiyen yerine getirmekle ancak o görevlerde tutulacaklarını gayet iyi bilen Milliyetçi ve İslamcı görünümlü yönetilen yöneticiler, "Milli" Eğitimde "her şeyi çok güzel" etmiş: Tarih dersi tarih olmuş(güya seçmeli) İnkılap Tarihi hariç.
Sayın bakanımızın dediği gibi biz de "uluslararası destek sağlayan uzmanlara sonsuz teşekkür ediyoruz." Uluslararası destekleri olmasaydı ne yapardı şu cahil Türkler(!) İyi ki varlar yani. Her 2 senede bir değişen Milli Eğitim Bakanının en sonuncusu yeni öğretim sistemini tanıttı > video için: www.youtube.com/watch?v=sJf9KzYKn0g
Önceki reformlar falan şöyle dursun. Bu seferki insani, milli olan ne varsa tamamen kazımak üzere en ince detayına kadar düşünülmüş bir proje: Full küresel, tam robotik, moda-trend kuklası "birey".
Suni gündemlerle başını kuma gömmüş deve kuşları gibiyiz. İş işten geçti. Allah selamet versin...