Sabah kahvaltısı esnasında haberleri izliyorum, karakol basılmış şehitlerimiz var. Ekrana bakıyorum kulaklarımda silah sesleri o anı yaşıyorum. Şehitlerden bir tanesi hemen yan mahalleden. Orada olmalıyım , şehit cenazesine katılmalıyım,ailemde çevremde kim varsa şehit evine gitmeleri yönünde telkinde bulunuyorum. Bir kişide olsa fazla görünmek,ülkem adına,vefa adına. O ekrandaki bir dakikalık muhteşem cenaze görüntüsünü bire bir yaşamalıyım.
Şehidin kirada oturdu evin giriş katı ve bahçe bayraklarla donatılmış, Vali bey, belediye başkanları ve halk orada. Şehidin eşi, anne ve babası bitkin, taziyeleri kabul ediyor. Bir yaşındaki oğlu kucaktan kucağa dolanıyor. Birazdan siren sesleri ve konvoy ile birlikte cenaze geliyor, alkış başlıyor. Araçlar durduğunda ''Kahrolsun Pkk, Şehitler ölmez vatan bölünmez '' diye slogan atmaya başlayan on kişilik grubun sesi duyulmaya başlıyor. Biraz daha geriden ellerinde bir pankartla dört genç koşmakta, belediyeye ait arabanın şöförünü gördüklerinde ona bağırıyorlar, '' siz yapmadınız ama biz yaptık'' ellerinde, malzeme kartonun düzeltilip, iki kenarına çakılmış çıtalarla oluşturulmuş bir döviz var. Üzerinde ayakkabı boyasıyla HEPİMİZ UMUDUZ yazılıydı. Şehidin arkadaşları daha düzgün bir pankartı sanırım belediyeden bekliyordular. Kalabalıkta herkesin duygusallaştığı, kadınların ise ağladığı görülmektedir. Umut onların çocuğuydu, umut vatan evladıydı. Ardında bıraktıkları bir boşluğa düşmüş olsalar bile. Kalabalık cenaze gittikten sonra daha göz yaşı dökmeyecek ama aile o acıyı uzun süre yaşayacak. Bir yaşındaki oğlu büyüyüpte babam nerde diye sormaya başladığında acı katlanacak, baba sevgisinden mahrum yavru büyüyecek. Sonuçta bölgede meydana gelen bir sel felakatinden sonra aile yine bir haberin kahramanı oluyor. Sel sularından şehidin yavrusu son anda kurtarıldı.
Yüzlerce bu acıyı yaşayan aile ve düşen helikopterdeki şehitlerin cenaze töreninden sonra son kez babalarının tabutuna dokunmak için koşupta onca şehit içinde babasını bulmaya çalışan küçük çocukların görüntüsü beynimizde yer etmişken.
Şu an iktidar partisi çözüm arayışı içerisinde, barış rüzgarları esmekte, büyük çoğunluk buna inanmış fakat içlerinde,bir terslik olurmu korkusuyla karışık, çözüm ümidine inanmak isteyen insanların yanı sıra, gelişmelere şüpheyle yaklaşanlarda, karşı olanlarda mevcut.
Karşı olan grubun düşüncesi, süreci yenilgi olarak görmelerinin yanı sıra uzun yılların vermiş olduğu kin ve nefretin beyinden birden silinip atılamamasından kaynaklanmaktadır. Yaşanılanlara bende karşıyım, ama bir noktadan başlamak gerekiyor, eğer bu topraklar üzerinde huzur sağlanacaksa, bir yerlerden başlanması gerekmektedir.
Vurmayla bitmediğini herkes gördü, bir dönem sıfır terör vardı sözü insanı sadece gülümsetmektedir. Sıfır terör dönemindeki dünyada gelişen olaylarla şimdiki güç mücadelesinin arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır .Aşırı taviz verilmeden yumuşak bir geçiş yapılabilirse, ülkemiz adına gelişmeler olumlu olacaktır. Bdpli heyetin Karadenize gönderilmesi,provakasyondan ziyade durum tespitiydi. Daha tutucu olduğu düşünülen bölgeye gelen insanların olumlu karşılanması sürecin hızlanmasını sağlamak açısından olumlu olacaktı.
Dağdakilerin nüfus dağılımına bakıldığında, bir çok bölge ülkesi vatandaşlarının olduğu görülmektedir. Dağda terörist sayısı yüzlercesininde etkisiz hale getirilmesine rağmen dengede kaldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra terörün ülkeye verdiği zarar gözler önündedir. Oturduğumuz yerden ahkam kesmek çok hoştur, acıyı yaşamadan o acıyı hissedemezsiniz.
Tüm olayların gelişimine bakıldığında , taşeronlaşan bir terör örgütünün, ideolojik söylemleri çok havada kalmaktadır. Bölge ükelerine bakıldığında sürekli sorunların yaşandığı görülecektir. Mezhep çatışmaları için zemin hazırlanmaktadır. Ortadoğu daha büyük olayların gelişmesine gebeyken, binlerce can kaybı ve ekonomik çöküntüye karşın hep birlikte barışa doğru adım atmamız gerekmektedir.