HER ŞEYİN BEDELİ VAR

Adnan Bahadır

 Ergenlik çağına geldiğim günden bu güne kadar kırk bir yıl geçti, geriye dönüp baktığımda tam yedi meslekle uğraşmışım, nedir bunlar derseniz izin verin sayayım, İmamlık, Müteahhitlik, Tüpçülük, Yurtculuk, Belediyecilik, Tavukçuluk ve Gazetecilik mesleklerini yaptım. Bu meslekler içerisinde en çok sevdiğim ama ekonomik şartları beni geçindirmediği için el aleme muhtaç olmamak için İmamlık mesleğini bırakmak zorunda kaldım. Diğer mesleklerin bir kısmını hala daha yapmaktayım, Tavukçuluk, Müteahhitlik, Yurtculuk ve Gazetecilik mesleklerimizi devam ettirmekteyiz. Ancak Devlet bu yıl Ankara, İstanbul dışında tüm öğrencileri Kredi ve Yurtlar Kurumuna yerleştirince benim gibi özel öğrenci yurtların tamamına yakını öğrencisiz kaldığından kapatmak zorunda kaldık. Binamızda tadilat yapıp farklı amaçlı bir işletme yapma mücadelesindeyiz, yirmi beş yıllık Yurt işletmeciliğimiz de böylece bitmiş oldu. Yaptığım mesleklerden para kazandığım mesleklerin başında müteahhitlik geliyor desem abartmış olmam, zira Aygaz Bayiliği kar oranı belli olan bir iş, Tavukçuluk çok zor ve sıkıntılı bir iş, birde Köytür firması iflas edince ciddi anlamda sıkıntılar yaşadık, hala daha da yaşamaktayız, Allahtan Kredi kullanmadık da batmadık, yoksa batar giderdik.
  Gazetecilik mesleğine girme nedenimi beni tanıyan herkes bilir, siyasetteki çirkefliklerin ve hak etmediğimiz sıkıntıların altından kalkmak adına bu mesleğe başladık. Bana kalsaydı beş, altı yıl yaptıktan sonra bırakacaktım ama mahallenin dölleri rahat bırakmayınca bırakamadık, pişman da değilim. Bunca sıkıntı çekmiş olmana rağmen Neden pişman değilsin derseniz şundan emin olun ki bu gazeteyi kurmamış olsaydık bu şehirde çetesinden mafyasına, sokak kabadayısından kötü niyetli siyasetçisine herkes istediğini yapardı. Çok bedel ödedik ama geldiğimiz noktada pek çok hayra vesile işler yapmış olmanın ve kötülerin karşısında durmuş olmanın manevi rahatlığını yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Üzülerek ifade etmek gerekirse Gazetecilik mesleği kendi yağıyla kavrulabilen bir meslek değil, ya bizim gibi farklı iş kollarında faaliyetleriniz olacak veya belli çevrelerden destek alarak ayakta kalmaya çalışacaksınız. Hal böyle olunca da istediğiniz gibi yazıp, çizme veya dik durma imkanınız olmuyor.
  Size birkaç örnek vererek ne demek istediğimi anlatmak istiyorum, geçtiğimiz yıl eski bir dostum beni aradı, bu arkadaşım normalde Fotokopi makinası, büyük çaplı aydınger makinaları, vs satar ama ara sıra da inşaat yapıp satar, Atakum Belediyesiyle aralarında bir sorun olmuş, bu sorunu kendi lehine haber yapmamı isteyince olmaz, bu iş şahsi bir konu gerekirse yetkililerle ben de sorunun çözümü için görüşeyim deyince ertesi gün aboneliği bırakmış. Aynı şekilde matbaaya boya, vs aldığım bir arkadaştan fiyat istedim verdiği fiyatla Ankara’dan aldığım teklifi ona attım, arada bana göre ciddi bir rakam farklı olduğunu söyledim ve malzemeyi Ankara’dan alınca arkadaş bizim dağıtıcıya bana küs olduğunu, aboneliği iptal ettiğini söyleyince ben acaba bilmeden bir şey mi yaptım kalbini mi kırdım diye merak edip bizzat dükkanına gidince adam sen benden mal almayı bıraktın ondan aboneliği kestim. Biz gazeteyi bugünkü rakamlarla beş liraya mal edip üç liraya satmaktayız, birde dağıtıcıya verdiğimizi koyunca abone işi hep zarar ama bu mesleğin gereği ne ise onu yapmak zorunda olduğumuzdan yapacak bir şey yok.
  Sizin anlayacağınız bu meslek çok zor bir meslek inşallah şu internet yasası çıkar da internete gazeteciliğini basılı gazete statüsüne sokarlar da baskı maliyetinden kurtuluruz. Baskı maliyeti olmayan bir gazeteyi yayınlamak çocuk oyuncağı gibi bir şeydir, maliyeti çalışanın gideriyle kirasıdır, başka bir kuruş masrafı yok. Birde kendileri çalışıp eleman çalıştırmayanlar yok mu? değme keyiflerine, gerçi internet yasası çıkıp resmi ilan alma hakları olunca onlarda da belli sayıda sigortalı çalışan eleman zorunluluğu getirilecek ama o kadarı da olmazsa işin ciddiyeti kalmaz, önüne gelen bir masa bir sandalye internet sitesi kurup önüne gelene de gider yapar.
  İnternet yasası deyince sosyal medyayla ilgili maddelerine yapılan itirazlarla ilgili de birkaç kelam etmek istiyorum. Bu konuda en çok bedel ödeyen biri olduğumu açık ne net söylemek isterim, bize gelen yorumları onayladığımızdan ötürü dahi cezalar aldık, yorumu yazana ceza verin dedik hayır onun kadar siz de suçlusunuz yasa bunu emrediyor yorumu onayladığınızdan ötürü cezalısınız dediler eyvallah dedik. Ben şahsen fikir özgürlüğünü sonuna dek savunan bir insanım ancak insanlara hakaret etmeden yapmak lazım bunu, Hürriyet bedelini ödemek kaydı ile dilediğini yapmaktır diye düşünenlerdenim. Kaldı ki bizim Tarihi Amisos kenti hikayelerinde isim vermeden yazdığımız yazılar dahi yargı tarafından ceza aldı, bu ülkede fikir beyan etmek kadar zor bir iş olmadığı kanaatindeyim. Ancak şu da bir gerçek ki insanlara hakaret etmeden şeref ve haysiyetlerini rencide etmek lazım diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.