Konumuza girmeden önce bir hususa değinmek istiyorum. Geçtiğimiz haftalarda DSİ de yaşanan bir darp olayı ardından köşe yazımda bu tür insanları kapınızdan içeriye koymayın, koymanız halinde gereğini yapacağım demiştim. Bu insanların yaptıkları tek iş DSİ camiasını rahatsız etmek ve bu yolla geçimlerini temin etmek, hatta ayda bir DSİ Müteahhitlerinin şantiyelerine gidip araçlarının depolarını doldurmak olduğunu yazmıştım. Aldığım bilgilere göre, bu tür bazı ahlaksız insanların geçtiğimiz haftalarda bir iki kez DSİ ye gidip bazı görüşmeler yaptıklarını öğrendim. Buradan tekrar ediyorum, bu tür şerefsizler DSİ ye gittikleri an onların resimlerini çekip yollayın bana ben gereğini yapayım. Bakalım ondan sonra bir daha o kurumlara ayak basabilecekler mi? DSİ Genel Müdürü Murat Acu aklı başında değerli bir insandır ve bu tür ahlaksızları muhatap alıp onların dediklerini asla ciddiye alacak bir insan olmadığı gibi onları muhatap dahi almayacak kadar da asildir. Bu konuyla ilgili tüm DSİ i çalışanlarına buradan görev veriyorum; bu insanların daireye girdikleri anda resmini çekip yollasınlar ben gereğini yaparım yollayanları da asla deşifre etmem. Bu tür şerefsizlerle mücadelede herkes elinden geleni yaparsa onlar bu toplumda yaşayamazlar, aksi halde de kimse ağlama hakkına sahip olamaz.
Ahlaktan bahsedince konu başlığımız aklıma geldi, insan hangi meslekten hangi meşrepten ve hangi inançtan olursa olsun önce ahlaklı ve erdemli olacak, ardından da işini dürüst yapacak. AK Parti’de yaşanan son İlçe Başkanlarının istifalarının alınması olayının ardından bazı ahlak fukarası insanlar kendilerine verilen sipariş haberler sonucunda kafalarına göre yazıp çizmişler. Siyaset yapmayan insanlar siyasetin nasıl yapıldığını bilmediklerinden kendilerine verilen altı boş haberleri olduğu gibi yazarlar, çizerler ama işi bilenler işin doğrusu neyse onu yazarlar. İstifası istenen İlçe Başkanlarındaki temel ölçü, ya çalışmalarında sıkıntı var ya seçilmişlerle sorunları var ya da eski İl Başkanının yakın çalışma ekibindendiler. Bafra İlçe Başkanının ilçenin tek Vekili olan Orhan Kırcalı Bey ile anlaşamadığını havada uçan kuşlar dahi biliyordu. Hal böyle olunca da alınması gündeme gelmişti. Ama işin arka planında, Orhan Kırcalı’ya karşı olan bazı siyasetçiler anında devreye girip kendileri gibi ahlak fukarası olan insanları devreye sokup Orhan Kırcalı’yı karalama kampanyası başlattılar.
Orhan Kırcalı Bafra İmam Hatip Lisesi mezunu Refah, Fazilet partisi çizgisinde siyaset yapmış, milli görüş davasına gönül vermiş değerli bir dava adamıdır. Böyle bir insan için AK Parti’li değildi demek için insanın aklından şüphe etmesi lazım. AK Parti’nin şu andaki vekillerinden AK Parti misyonundan gelmeyen veya geçmişi milli görüş çizgisinde olmayan iki isim var birisi Çağatay Kılıç diğeri ise Çiğdem Karaaslan. Çiğdem Hanım AK Parti misyonuna ayak uydurmaya çalışan bir insan ama Çağatay Kılıç’ın öyle bir sıkıntısı olmadığı kanaatindeyim. Kalan vekillerden Kayınçom, Hasan Basri Kurt, Orhan Kırcalı ve Bakan bu misyonun samimi inananlarıdırlar. Bu insanları sevsek de sevmesek de haklarını teslim etmek zorundayız. Ben Hasan Basri Kurt’u babasının aşırı ırkçı olması nedeniyle oğlunun da öyle olduğunu düşündüğümden sevmem ama adam bu davanın adamı değil dersem büyük bir haksızlık etmiş olurum, Allah bunun hesabını sorar insana.
Peki, Orhan Kırcalı’ya bu tezgâh niye yapıldı derseniz onu da açıklayayım; Bafra’nın eski vekili benim de arkadaşım olan zatı muhterem önümüzdeki seçimlerde tekrar vekil olabilmek için Orhan Kırcalı’yı devre dışı bırakmak adına mevcut İlçe Başkanının yanında durup Kırcalı’yı etkisiz hale getirmek istiyor. Bunu yaparken de akrabalarının gazetesinin başyazarına Orhan Kırcalı aleyhinde yazı yazdırıyor olmakla kalmayıp, hemşehrisi olan başka bazı tırı vırı uyduruk sitelerinde Kırcalı’nın aleyhinde yazılar yazılmasını istediği kanaatindeyim. Bu minvalde de bu tür tırı vırı siteler ve bazı ahlak fukarası gazeteciler, saçma sapan iddialarla ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar. İşin garibi adamların akrabalarının gazetelerinde Orhan Kırcalı’nın kaybeden ilçe yönetim kurulu listesinde olduğunu yazdırmış olmaları da siyasetin doğasına aykırı bir durum. Bu nedenle de adamlar çuvallayıp duruyorlar. Adama birisi çıkıp sormaz mı ki, be kardeşim senin liderin Beyoğlu’nda Belediye Başkan adayı oldu kaybetti, daha sonra Milletvekili seçildiği halde Mustafa Baş tercihle geldi elindeki mazbatasını aldı ama bugün adam dünya lideri oldu. Yani demem o ki siyasette kaybetmede vardır kazanma da, bu siyasetin olağan akışıdır.
İşini bilerek ve ayakların yere sağlam basmadan, ısmarlama usulü yazı yasarsan işte böyle çuvallarsın. Önce ne yazdığına, sonra da yazdıklarının gerçek hayatla ne kadar uyuştuğuna bakacaksın. Siyaset yazmak herkesin işi değil, öyle oturduğun yerden yazıp çizmeyle olmuyor. Önce iyice araştıracaksın sonra da yazacaksın. Arkadaşlara tavsiyem çiçek, böcek yazmaya devam etsinler ya da dedikodularla magazin yazsınlar. Siyaset gibi ciddi işleri ehillerine bıraksınlar yoksa rezillikten kurtulamazlar. Ben söyleyeyim de yapıp yapmaması onlara kalsın. Kalın sağlıcakla