HERKES BİNMEYE EŞEK ARIYOR
Zaman zaman oturup düşünürüm acaba bazı insanlar bana neden tepkili, sorun bende mi diye nefis muhasebesi yaparım. Bunu yapma nedenim inancımdır. Zira inancımızın gereği hesaba çekilmeden kendi nefsimizi hesaba çekmek olduğundan bu ölçüye uymak hepimizin görevidir. Yaptığım muhasebelerde kendimi suçladığım konular da oluyor. Ancak Gazetecilik mesleğinde geriye dönüp baktığımda pişman olacağım bir işi yapmadım, bugün aynı konular olsa yine geçmişte yaptıklarımı yapardım. Hatta yapmaya da devam ediyorum. Anlattıklarıma örnek oluşturması bakımından bazı örnekler vererek konunun daha iyi anlaşılmasını istiyorum.
Gazeteyi ilk kurduğum zaman ekonomik bakımdan çok rahat olmadığımdan elimdeki daireleri satıp matbaa kurabilmek için verdiğim uğraşta yardımcı olmalarını istediğim insanların bana anında sırt dönmüş olmalarına rağmen ben nefis yapıp aleyhlerinde en ufak bir haber yapmadım. Şehirdeki tüm basın yayın organları onların karşısında yayın yapıp, sahibi oldukları işletmelerle ilgili aleyhte yayınlar, organizasyonlar yaparken biz elimizi vicdanımıza koyup bu insanların şehre istihdam kazandırdıklarını, yatırım yapan insanların önünün kapatılmaması gerektiği savunduk.
Hatta Belediyede olduğum dönemde onların verdikleri sözler nedeniyle Başkanın halka o yatırımla ilgili söz vermiş olmasına rağmen, onların sözlerini yerine getirmemeleri ve Başkanın onlara sert yapması sonucu araları açıldığında ben hiç düşünmeden ve pozisyonumu göz önüne almadan onların yanında durdum. Son zamanlarda yaşadıkları bazı sıkıntılarla ilgili üzerlerine giden basın kuruluşlarına da gerekli cevabı verip üzerime düşeni yaptım.
Ancak bu beyefendiler dost değil de uşak aradıklarından kendilerini de ilgilendiren bir konuda başkalarını eleştiren bir yazı yazınca çok fena bozulmuşlar.Bizi tanıyanlar çok iyi bilirler ki bizim üç kuruşluk reklam için kimseye yeşillenecek halimiz yok. Rızkı Allah'ın verdiğine inanmasaydık bugün burada olmazdık. Demek ki bu insanlar binmeye eşek arıyorlar, onlara Allah selamet versin biz işimize bakarız.
Bir başka konuya gelince, liseden dönem arkadaşım olan bir sendikacı arkadaş Belediyede görev yapar iken ziyarete gelmiş ve bazı talepleri olmuştu. Taleplerinin yüzde doksanını karşıladım. Ancak bir talebinin o günkü siyasi konjoktür gereği yerine getirilmesi mümkün olmadığından olmaz dedim. Bizim sendikacı kalktı ayağa başladı bize verip veriştirmeye; vay efendim siz korkaksınız, sizi halka şikayet edeceğim, basın açıklaması yapacağım deyince kendisine dedim ki, bak arkadaşım şimdi seninle piyasaya çıkacağız bakacağız hangimiz sokakta daha rahat yürüyor veya daha cesur, senin yaptığın işle ilgili ikimiz de sınava tabi tutulacağız bakalım sen mi yaptığın işi daha iyi yapıyorsun yoksa ben mi. Bunun üzerine yanındakilerle birlikte ayrıldı gitti, aradan beli bir zaman geçince araya ortak arkadaşları koyup barışmak isteyince olur sorun yok dedim ve barıştık.
Bu arkadaş mensubu bulunduğu sivil toplum kuruluşu ile ilgili zaman,zaman bizden haber yapmamızı talep ediyordu, biz de elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorduk, geçtiğimiz yıl kendi meslektaşları ile ilgili bize bir haber servis etti, biz de haberi yaptık. Ancak haberi okuyan meslektaşları tepki gösterince kendisi bize geldi ve konuyla ilgili sıkıntısını dile getirdi, bunun üzerine biz de kendisine dedik ki o zaman sen bir açıklama yap bizde aynen yayınlayalım ancak o mensubu bulunduğu sivil toplum kuruluşunun bizden tekzip talep ettiğini söyleyince biz de kendisine dedik ki yaptığımız haberin kaynağı ortada veren belli, biz kafamıza göre haber yapmadık ki tekzip yayınlayalım siz kendinizi meslektaşlarınıza karşı zor durumda hissediyor iseniz dilediğiniz beyanatı verin biz yayınlayalım ancak bu arkadaşlar da binmeye eşek aradıklarından olmaz bize tekzip gerekli dediler.
Biz o zaman verin mahkemeye mahkeme kabul ederse yayınlarız dedik. Ama verdikleri beyanları bildiklerinden buna cesaret edemediler. Şimdi bu arkadaşlar da bize tepkili suçumuz ne derseniz binilecek eşek olmamak. Onlara da Allah selamet versin
Bu detayları sizlerle paylaşma nedenim bazı insanların Adnan Bahadır'a neden düşman olduklarını sizlerin de bilmesini istemiş olmamdır. İnsanlar her şeyi yapacaklar siz sesinizi çıkarmayacaksınız, azıcık çıkardığınız an, bu zatı muhteremlerin en büyük düşmanı olursunuz, parası olanlar sizi ekonomik açıdan terbiye etmeye kalkar, parası olmayanlar sizin düşmanlarınızla iş birliği yapıp terbiye etmeye kalkar, siyasi gücü olanlar ise bürokrasiye talimatlar yağdırıp onlar üzerinden sizi terbiye etmek ister.
Peki siz ne yapmalısınız derseniz muhatabımız kim olursa olsun doğru bildiğimizi yazmaktan asla şaşmayacağımızdan en şüpheniz olmasın. Biz günde kırk defa İYYA KE NABUDU VE İYYA KE NESTEİN yani ancak ve ancak sana(Allah'a) ibadet eder senden yardım isteriz ayeti celilesini okur ve ona iman ederiz. gerisi vız gelir tırıs gider. Şayet kullar kulların rızkını vermiş olsaydı şu anda Dünya nüfusu değil altı milyar,altı kişi bile olamazdı. Rabbimize hamd olsun ki bizi bu güne kadar korudu, bundan sonra da koruyacağına inancımız sonsuz. Kalın sağlıcakla