Gerek iş hayatında gerek sosyal hayatta gerekse de siyasette planlı olmanın yanında şanslı olmak da gerektiği kanaatindeyim. Çalışırsınız, çabalarsınız, tam işi hallettim dediğiniz anda bir aksilik çıkıyor, yaptıklarınızın tamamı boşa çıkıyor ve yeni baştan yaptıklarınızı yapmak zorunda kalıyorsunuz. Buna şanssızlık mı denir yoksa dua almak mı denir onu tam olarak bilemiyorum ama duaya da sonsuz inanan bir insanım. Siyasette gelinen noktaya bakıldığında herkes Tayyip Erdoğan’a çalışıyor dersek abartmış olmayız. Neden böyle söylediğime gelince; Cumhur İttifakı kurulmadan önce MHP’de karışıklık başladı, Meral Akşener liderliğe oynadı, olmayınca İYİ Parti’yi kurdu. İYİ Parti yüzde on beşleri yakalama noktasına gelince Meral Akşener siyaseti bıraktı veya bırakmak zorunda kaldı. Diğer tarafta yılların tecrübeli siyasetçisi Kemal Kılıçdaroğlu koltuğu Özgür Özel’e kaptırdı. Özgür Özel, Erdoğan’ın çok rahat üstesinden gelebileceği bir lider. Saadet Partisi zaten kendi içinde lider yetiştiremedi, yetişenleri de AK Parti’ye gitti. Karamollaoğlu bırakma noktasına geldi, koltuğuna iki aday talip. Birisini partinin ileri gelen ağır abileri istiyor, diğeri teşkilatların desteklediği yenilikçi bir isim. Önümüzdeki günlerde büyük kongreleri var, bakalım hangisi kazanacak.
Yeniden Refah Partisi iyi bir ivme yakalamıştı ama Fatih Erbakan otoriter bir lider olmayınca partideki çekişmeler artarak devam etti. Bir yanda Suat Kılıç, karşısında Zor kardeşler ve Adem Güney mücadelesi var. Yerel seçimlerde kazandıkları belediyeleri teker teker başka partilere kaptırdılar, bu sürecin durması mümkün gözükmüyor. Tam aksine meclis üyelerinden il, ilçe başkanlarına ve hatta belediye başkanlarına kadar pek çok seçilmiş isim partiyi terk etmeye devam ediyor, bu erimeyi durdurmaları çok zor. İYİ Parti, Meral Akşener’den sonra adeta erime sürecine girmiş, son anketlerde yüzde 3 seviyelerine düşmüş gözüküyor. Müsavat Dervişoğlu, genel başkan yardımcısı iken daha sert politikalar üretirken şimdi sessiz sedasız mülayim bir muhalefet lideri görüntüsü veriyor.
Tüm bu olup bitenlerin yanında gerek ekonomideki sıkıntılar gerekse emeklilerin aldığı düşük maaş nedeniyle AK Parti’ye olan tepkiyi toparlaması muhtemel bir siyasi çıkış yakalayacağı düşünülen Yavuz Ağıralioğlu’nun Anahtar Partisi kurulmadan iç çekişmelere gebe olmuş durumda. Kuruluş aşamasında idealist insanların maddi çıkar beklemeden 'Vatan millet Sakarya...' söylemleriyle yola çıktıkları milliyetçi maneviyatçı parti kurma çalışmaları yerini ekonomik gücü olup partiye destek olanların dediğinin olduğu bir partiye dönmüş durumda. Örneğin daha önce Dr. Ahmet Kargucak’a sözlü olarak il başkanlığı tevdi edilirken daha sonra bazı para babalarının (isimleri bende var, şimdilik vermiyorum) devreye girmesiyle bir müteahhide verilecek olması partiyi bu şehirde tamamen bitirme noktasına getireceği ortada. Aldığım bilgilere göre sondaj işleri yapan ve kamuoyunda hiç kimsenin tanımadığı bir müteahhit il başkanı olacakmış. Ağıralioğlu böyle bir hatayı nasıl yapar anlamış değilim. Samsun’a il koordinatörü olarak görevlendirdikleri eski Bafra TSO Başkanı Rıdvan Aksoy’u da devre dışı bırakarak böyle bir atamayı yapacaklarını duydum, onlar adına çok üzücü bir durum. Türkiye genelinde de durumun aynı olduğu, ekonomik destek verenlerin ön planda tutulduğu, onların dediklerinin yapıldığı iddiası partinin kurulmadan bitme noktasına gelmesidir.
Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki herkes Tayyip Erdoğan’a çalışıyor. 22 yıllık AK Parti iktidarının bunca olumsuzluklarına, ekonomideki sıkıntılara ve dar gelirlilerin, emeklilerin geçim sıkıntılarına rağmen karşı tarafta yaşanan bu gelişmeler AK Parti’yi alternatifsiz bir duruma sokuyor. Buna şans mı denir, toplum mühendisliği mi denir yoksa dua almak mı denir onu sizler takdir edin. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayan siyasetçilerin iş sorumluluğa gelince topu taca atmaları veya iktidar olmamak için ellerinden geleni yapmalarına bakılırsa Tayyip Erdoğan’a çalıştıkları açık ve net ortada. Mevcut partileri bir kenara bırakıyorum, yeni parti kuran insanlar bu kadar büyük hataları nasıl yaparlar anlamış değilim. Adamlarda öyle bir anlayış var ki akıl tutulması gibi bir şey. Sorsan onlara partileri yüzde otuzlarda oy alacak da herkesi teşkilatlara yanaştırmıyorlar. Siz bu kafayla bırakın yüzde otuzları yüzde beş oy alın size ne isterseniz vermeye hazırım. Bu kadar basiretsizlik de fazla diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.