Bugün sizlerle geçtiğimiz üç günlük süreçte yaşadıklarımızı paylaşmak istiyorum. Gerek köşe yazılarımda, gerekse haberlerimizde bu sürecin yaşanacağını yazmıştım. Hatta ne ile suçlanacağımı dahi yazmıştım. Yapılan sorgulamalarda yanılmadığımı bir kez daha gördüm. Artık bu işlerde tecrübeli olduğumuzdan sürecin nasıl başladığını, nasıl biteceğini tahmin edebiliyorum. Yaşadığımız süreçle ilgili dün haber yapmıştık, ancak detaylarını siz değerli okurlarımla paylaşmayı gerekli görüyorum. Dünyanın en zor işlerinden birisinin dürüst olmak olduğunu her fırsatta söylediğimi biliyorsunuz. Yaşadığımız sürecin tamamının bu doğrultuda olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu söylerken hatasız kullar olduğumuzu söylemiyorum, elbette biz de insanız ve hata yapabiliriz.
Bu olaylarla ilgili; ilkbaharda ulusal bir gazete muhabirinin beni arayıp, bazı soruları sorması sonrasında yaşanan süreci hepiniz biliyorsunuz. Biz o süreçte durmamız gereken yerde adam gibi durmamıza rağmen birileri bizi yok edebilmek için bazı kişileri kullanmak suretiyle Menderes Perişan ve Sedat Çetin gibi uydurma müstear isimlerle şikayetçi olmaları sonrasında 3. aydan itibaren telefonlarımız dinlenmeye başlanmış. Sadece telefonlarımız dinlenmekle kalınmamış, o kadar yoğun bir çalışma yapılmış ki hiç ilgisi olmayan bazı kişiler ve firmalar aranarak bizden şikayetçi olmaları sağlanmış. Bizimle ilgili aleyhimizde olacak ne varsa yapılmış. Bazı kişilere özel ifadeler verdirilmiş, daha neler neler.
Geçtiğimiz Perşembe sabahı saat 7.00 de evin kapısı çalınınca Emniyetten gelindiğini anlamıştım, zira o kadar erken saatte başkası gelmezdi. Sürecin yaşanacağını da bildiğimden bana anormal gelmedi. Sabahın erken saatinde yatağımda olduğum halde gelen görevlilere kapıyı eşim açt. Kalabalık bir grup anında yatak odamıza yöneldi. Eşim haklı olarak tepki gösterip yatak odasının mahrem olduğunu, bu yapılanın doğru olmadığını söyledi. Ancak sadece eve girmekle kalınmayıp kamera ile de çekim yapılması işin çok daha vahim bir boyutu idi. Mahkeme kararı bu doğrultuda olunca yapacak çok fazla şey olmadığından görevli arkadaşlar işlerini yapmaya devam ettiler. Ancak sadece evim değil, iş yerim, yazlığım, arabalarım didik didik edildi. Aranan nedir derseniz özellikle cd ve disketler aranmaktaydı. Arkadaşların asıl aradıklarının ne olduğunu tahmin edebiliyordum, bu doğrultuda kendilerine şaka yollu aradığınız kaseti bulmanız için yardımcı olacağımdan en ufak şüpheniz olmasın diye takılıyordum. Arama işlemleri yaklaşık beş, altı saat sürdü. Hatta iş yerindeki bilgisayarların kopyalama işlemleri akşama kadar devam etti. Adli kontrolden geçtikten sonra Emniyet Müdürlüğüne geçtik. Emniyet personelinin ilgisi gayet güzeldi ancak akşam saat 19.00 dan itibaren sorgulama başladığında bazı personel arkadaşlarımıza sorgulamada baskı yaptıklarını sonradan öğrendim. Hatta benimle ilgili olumsuz şeyler söyleyip yönlendirmeye çalışanlar da olmuş ancak benimle muhatap olan arkadaşlardan fevkalade memnunum. Arkadaşlar gayet güzel işlerini yaptılar. Benim sorgulamam tam dokuz saat sürdü. Sorgulamanın tamamına yakını gazeteye aldığımız reklamlarla ilgili firmalara baskı yapıp, yapmadığımız yönünde. Telefon konuşmalarından bazı kısımlar alıntı yapılmak sureti ile farklı yorumlamalar yapılarak suçlanmaya çalışıldım.
Yapılan sorgulamalardan en ufak bir rahatsızlık duymadım. Şikayetçilerle ilgili de problem yok zira büyük bir kısmı mahkemelik olduğumuz kişilerin şikayetleri olduğu açıkça ortada. Bu kişilerin verdikleri ifadelerin noktasına virgülüne dokunmaksızın yayınlayacağım, kimler ne şekilde ifade vermişler görüp değerlendirmesini sizler yapacaksınız. Örneğin çekini ödemeyenlerden para istemenin nasıl suç olduğunu!.. bu insanların hem borçlarını ödemeyip hem de gidip şikayet edip onların müşteki, sizlerin şüpheli pozisyonunda olmanız. Kendisi ile mahkemelik olduğunuz bir İlçe Kaymakamı sizinle ilgili nasıl ifadeler vermiş. Beraber olduğu kişiler nasıl ifadeler vermişler. Hükümetin 4+4+4 politikalarını eleştiren eğitimcilerle ilgili yaptığınız olumsuz haberlerden rahatsızlık duyanların hiç ilgisiz ifadeleri, bir oda Başkanı ile yaptığınız siyasi telefon görüşmelerini nasıl farklı boyuta taşıyarak şikayet ettiğini rahatlıkla göreceksiniz. Dokuz saatlik sorgulama sonunda önüme gelen ikinci bir dosya bir siyasetçi ile ilgili kaset olayı olduğunu görünce operasyonun perde arkasını daha rahat anladım. Aslında sabah evime gelindiğinde görevli arkadaşlara konuyu söylemiştim ancak onlar ısrarla hayır diyorlardı. Gece saat 3.30 da dosya önüme geldiğinde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Biz bu konuda yapmamız gerekeni yapmış olmamıza rağmen, arkasında durmamız gereken kişilerin arkasında durup onlardan gelen tekzip taleplerinin noktasına virgülüne dokunmaksızın ilgili gazeteye ihtar çekmemize, hatta mahkeme kararı çıkarmamıza rağmen, adamlarla o günlerde o problemimiz olmamasına rağmen o günlerde dahi karşımızda olmaları enteresan bir durum. Aslında toplumun her kesimi neyin ne olduğunu çok iyi biliyor ama sessini çıkarmak istemiyor. Bizim yaşadıklarımızın tek nedeni siyaset olduğunu da unutmamak gerekir. Biz işimiz doğru yapmaya çalışan insanlarız muhatabımız kim olursa olsun doğruların yanında durmaktan asla çekinmediğimiz açıkça ortada. Bizim için önemli olan Allah'ın rızası, kulların rızası çok önemli değil. Herkesin bir hesabı var ama Yüce Allah'ın da bir hesabının olduğunu unutmamak lazım. Rabbim doğru yoldan ayırmasın. Kalın sağlıcakla