HERKES İŞİNE GELDİĞİ GİBİ KONUŞUYOR
Hani derler ya şu öğrenciler olmasa okulları idare etmek ne kadar kolay olurdu. Bizim işimiz de ona benziyor. Bu şehirde DENGE Gazetesi ve Adnan Bahadır olmasa şehri yönetmek, yalan konuşmak, yalan haber yapmak o kadar kolay olurdu ki sormayın gitsin.
Yaklaşık altı yıldır kimse kafasına göre yalan konuşamıyor, haber yapamıyor, insanları kandıramıyor. Şayet bunları yapmaya kalkarsa anında karşısında bizleri buluyor. Ancak bazı huylular huyundan da vazgeçmediği gibi yalan konuşmaya devam ediyor.
Doğru konuşmayı beceremedikleri için onlar için yalan konuşmak adeta karakterleri ile özdeşleşmiş bir durum. Siyaset yapanların bir kısmı işlerine geldiği gibi konuşup insanlara mavi boncuk dağıtmaya çalışırlar. Ticaret yapanlar sırf insanlara farklı görünmek için tamamını borç yaparak altlarına sıfır araba çekerler ama çeklerini senetlerini ödemeye gelince arayın ki bulasınız. Gazetecilik yapanların büyük bir kısmı ise konuştuklarının tamamını yalan konuşarak işlerini yapmaya çalışırlar ama doğrular ortaya çıkınca kaçacak delik ararlar.
Dilerseniz anlattıklarımızı biraz detaylandıralım; Bizim Vezir Hazretleri geçenlerde basına bir demeç vermiş ve demiş ki, şehrimiz yöneticiler açısından son zamanların en iyi senkronize dönemini yaşıyor
Bu demeç ilk bakıldığında çok güzel ve şehir adına sevinilecek bir demeç değil mi? Ama olayın bir de arka planına bakıldığında durumun çok farklı olduğunu görüyoruz. Vezir Hazretleri yaklaşık onbeş yıldır bu şehri yönetiyor. Başında bulunduğu müessesede tek bir tane kendi siyasi partisine oy veren bürokratı var mı onu sorgulayalım.
Benim hapishane arkadaşım ve koğuş ağam Kayıkçıbaşı gerek dünya görüşü, gerekse yaşam biçimi AK parti ile uzaktan yakından ilgisi yok. Sadece belediye başkanlığı seçimlerinde kendi yerini sağlam tutabilmek adına AK Parti'ye oy veriyor. Onun dışında tek bir oyu dahi AK Parti'ye nasip olacağını düşünmüyorum. Diğer yöneticilerle ilgili bir şey söylememe zaten gerek yok. Zaten toplum olarak herkes neyin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Gelelim senkronize olduk dediği yöneticilere, Vali Bey'le sorunu yok ancak bu kendisinden kaynaklanan bir şey değil. Vali Bey'in tutumundan kaynaklanan bir durum. TSO'nun yöneticilerine gelince oda başkanı ile arası çok iyi. Peki oda başkanının siyasi görüşü nedir ? Herkesin bildiğini söylemeye gerek yok.
Oda yönetiminin büyük bir kısmı sol görüşlü insanlar. Hele hele bir tanesi var ki kessen onu kanından CHP akar. Bu arkadaşla bizim Vezir Hazretleri adeta kanki, hatta bu arkadaşın şirketine Vezir Hazretleri yüklü miktarda iş veriyor. TSO Başkanının kayınbiraderinin sahibi olduğu turizm şirketi belediyenin bir çok işini yapar. Bu nedenle arkadaşların senkronizesi o kadar iyi ki sormayın gitsin. Gelelim siyasi partilerle olan ilişkisine
CHP İl Başkanı geçtiğimiz yerel seçimlerde karşısında aday olmasına rağmen belediye aleyhinde doğru dürüst bir beyanat vermediği gibi yılmaz'a çok rahat seçim kazandırılmıştır. CHP Milletvekilleri ile arası çok iyidir, hiç birisi onunla ilgili en ufak olumsuz beyanat vermez. MHP'ye gelince varlığından haberdar olmadığımız milletvekilinin ne yaptığını inanın ben bile bilmiyorum, bilen varsa Allah rızası için söylesin de bilelim.
Peki, AK Parti'li vekillerle bizim Vezir Hazretleri'nin arası nasıl derseniz onları hiç ciddiye aldığını görmedim. Zaten onların da bu konuda pek sıkıntıları yok, kimisi son dönemin rehavetinde kimi bana değmeyen yılan bin yaşasın havasında
Kimisi ise henüz yaptığı işin ne olduğunu bilmediğinden, Başbakan'ın arkasında resim çekinme yarışında. Vekilliğin orada poz vermek olduğunu düşünüp, hayatını idame ettirmeye çalışarak vekillik yapmak ne rahat iş değil mi? Kimisi de acaba Vezir Hazretleri ile kavga etmeden onun makamını nasıl kaparız derdinde. Bazı vekiller ise akrabalarının işlerini takip etmekten kendisine zaman ayıramıyor. Bunu bilen Vezir Hazretleri ise onları ciddiye almaksızın kendi dünya görüşüne uygun kişilerle birlikte şehri yönetmeye devam ediyor. Senkronizasyon hikayesini bilmem anlatabildim mi?..
Meslektaşlarımıza gelince onların büyük bir kısmının ömrü lak lak ile geçtiğinden başkalarını takip edip onlarla uğraşmaktan kendilerine bakmaya zaman bulamıyorlar. Başkalarının aldığı cezalardan keyif alan insanlar kendilerine azıcık baksalar düştükleri gülünç durumun ne olduğunu anlayacaklar ama onlarda o feraset olmadığından bu işten hiç anlamayanlar gelip onları sol ceplerinden çıkardılar ne yazık ki..
İnsanlar bir şeyi söylerken birazcık olsun kendi durumlarına baksalar emin olun sokağa çıkamazlar. Yüzüne tükürüldüğünde Ya Rabbi şükür diyecek kadar basit insanlardan bunu beklemek de doğru olmaz kanaatindeyim. Sözlerime son verirken yalansız, dolansız, bir toplum temenni ediyorum.
Kalın sağlıcakla