HERKES İŞİNİ YAPACAK

Adnan Bahadır

İnsanoğlunun en çok yanıldığı konulardan biri kendini tanımaması veya her şeyi çok iyi bildiğini sanmasıdır. Ticarette, siyasette, bürokraside veya farklı alanlarda başarılı olmak her şeyi bilmek anlamına gelmez. Geçmişte bunun çok örneklerini gördük; ticarette başarılı olan pek çok kişi siyasette de başarılı olacaklarını sanmışlar ama siyasette en ufak bir başarı gösterememişlerdir. Aynı şekilde hitabette on numara olan merhum Osman Bölükbaşı siyasette de aynı başarıyı yakalayacağını zannedip siyasete girmiş, meydanları dolduran insanlar onu alkışlamışlar ama sandıkta kimse oy vermeyince büyük bir hüsranla karşı karşıya gelip siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kalmıştır. Basın dünyasında da durum çok farklı değildir, şişirme bütçelerle kurulan basın yayın organları önce başarılı gibi gözükmüşler, büyük reklamlarla piyasalara girmişler ama sonunda işin içerisinden çıkamayıp kapatmak zorunda kalmışlardır. Bu durum yerel medyada da aynı olmuştur. Büyük ümitlerle kurulan gazeteler, televizyonlar, radyolar, dünyanın paraları harcanarak reklamlar yapmışlar, bölgenin en büyük medya kuruluşları oldukları, hatta kendi adlarını basının amiral gemileri olarak tanıtan medya kuruluşları kapılarına kilit vurmak zorunda kalmışlardır. Aynı basın yayın organlarının yazıp çizenleri geçmişte yere göğe sığdıramadıkları yayın organlarını bırakıp başka yayın organlarına geçip bu kez onların borazanlığını yapmaya kalkmışlar ama toplumun her şeyin farkında olduğunu bilmediklerinden kendileri çalıp kendileri oynamışlardır. Allah öyle bir Allah ki daha önce gazete kurdurup terk ettikleri insanlara yaptıkları yanlışların hesabını bu kez çok kötü bir şekilde onlardan alacak insanlarla iş tutmuşlar, analarından emdikleri sütü burunlarından getireceklerini anlamışlar ama iş işten çoktaan geçmiştir, gariplerin verdikleri altınları alma şansları da kalmamıştır.

Toplumun çok enteresan değer yargıları vardır, bir partiye veya onun adayı olan bir siyasetçiye, belediye başkanına destek verir seçer ama ona kayıtsız şartsız destek olan basın yayın organlarını okumaz, seyretmez, destek vermez, hele hele bir de bu siyasetçilerin başında bulundukları kurumlar basın organları kurup o organlar üzerinden yayın yaparsalar Allah kulu o yayınlara itibar etmez, onlar da kafalarını kuma gömüp habire yayınlar yaparlar ama nafile. Toplumun basından beklediği eleştiridir, eleştiri yaparsanız sizi okur, eleştiri yapmaz, destek verirseniz sizi okumaz, seyretmez, bu net bir biçimde böyledir. Kurulduğumuz günden itibaren sürekli eleştirilerimize alışmış olan siz değerli okurlarımız bizi tanımalarına rağmen bazı konularda destek verdiğiniz siyasetçileri okuyunca anında tepki verdi. Oysaki bizim derdimiz o siyasetçiler değil, yaptıkları doğru işlere destek olmaktır. Keşke bu siyasetçilere karşı olan bazı basın yayın organları samimi olsalardı da onlara biz de destek olsaydık ama onların derdi tamamen duygusal. Adamlar geçmişte öyle hoyratça paralar almışlar ki aklınız durur, beş dakikalık çekimlere seksen yüz bin lira, üç beş saniyelik çekimlere elli altmış bin lira gibi aylık milyonları bulan paralar almışlar şimdi bu paraları bulamayınca veryansın ediyorlar. Başkanların da partilerine zarar gelir düşüncesiyle olayı basınla paylaşmaması işin başka bir boyutu.

Basın yayın organları bunu yaptıkları için bazı belediyeler kendi basın yayın organlarını kurup başkanları oralara çıkarıp konuşturuyorlar. Ben dâhil o programları kimse izlemiyor, bizim zaman zaman yapıp, zaman zaman ara verdiğiniz konuşmaların izlenme oranlarına baktım beş bin ile on bin aralığında izlenmişler. Onlara baktım; yüzlerle ifade edilen izlenme oranlarını görünce gerçekten üzüldüm. Onca masrafa, onca personele, onca uğraşa değer miydi? Herkes işini yapacak. Siyasetçi siyasetini yapacak, basın mensubu da işini yapacak. Yanlış yapanları da ayıklayacaksınız havada bulup tavada yemeye alışmış, çetevari bulaşık insanları uzaklaştıracaksınız. Bunu derken yerel basın desteklenmesin demiyorum elbette desteklenmeli ama kamunun malını birilerine peşkeş çekerek değil. Her şeyi ben bilirim demek doğru değildir. Ben bu güne kadar yedi çeşit meslek yaptım, bir kısmına hala daha devam ediyorum ve pek çoğunda da başarılı oldum ama siyasetin bana göre olmadığına karar verip bıraktım, illa da yapacağım diye ısrar etmediğim gibi bir daha girmeyi de düşünmem.

Allah, Kuran’da “Bilmediğiniz konularda ehline sorunuz” buyurmakta. Becerikli olmak, zeki olmak, donanımlı olmak her şeyi bilmek anlamına gelmez. Güvendiğiniz veya güvenmeseniz bile işini düzgün yaptığına inandığınız insanlarla istişare edip, ona göre iş yapmaz iseniz başınız sıkıntıdan kurtulmaz. Ezcümle herkes işini yapacak, her şeyi ben bilirim mantığı ile hareket etmeyecek, doğruyu bulana kadar da arayacak. Aksi halde sıkıntıdan kurtulamaz,  başka çaresi var mı? Varsa siz söyleyin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.