Aslında bugün AK Parti İl Yönetiminde bulunan bazı kişilerle ilgili Adem Alan Beyin sosyal paylaşım hesabında yazdığı ve bir haber sitesinde yayınlanan konuyu yazmayı düşünüyordum. Konu neydi derseniz; Samsunspor ve AK Parti yönetiminde bulunan bir yöneticinin Adem Alan Beye üç aylık kira borcu ve ödemediği elektrik su parası nedeniyle telefonlarına dahi bakmadığını yazmıştı. Bildiğim kadarı ile bu arkadaşın ortağı borçları yüzünden intihar etmişti. Borçlardan AK Parti’li yöneticiye kalan kısmınıda ödememişti. Yaklaşan il kongresinde bu tür insanların yönetime alınması halinde, bu toplum AK Parti’ye öyle bir ders verecek ki aklınız şaşacak. Toplumun her kesimi ile görüşüyoruz, konuşuyoruz, hatta internet üzerinden yorumlar geliyor. Gelen yorumlara ve sokakta konuştuğumuz insanlara bakınca AK Parti’nin önümüzdeki seçimlerde işinin çok zor olacağıda bir gerçek. Bu davaya gönül vermiş, içerisinde bulunmuş bir insan olarak 2019 seçimlerinde yaşanacak en ufak bir olumsuzluktan fevkalade rahatsız olacağımdan, şimdiden bazı ciddi uyarılarda bulunmak istiyorum. Daha önce Anavatan Parti’sinde veya diğer partilerde görev yapmış olup, her türlü yanlış işe karışmış bazı isimlerin AK Parti İl Başkanlığında sadece yetkili değil aynı zamanda etkili olduklarını da öğrenmiş bulunmaktayım. Hatta bu insanların yönetimlere girebilmek için bazı Rizeli milletvekillerini de devreye soktuklarını biliyorum. O vekillerle benimde hukukum var, isterlerse sorsunlar onlara. Ama şu noktada benim bu arkadaşlara ve İl Başkanına tavsiyem bu tür insanları yeniden yönetimlerine almamalarıdır. Yok, biz bildiğimizi yaparız bu işler seni ilgilendirmez derlerse belgeleriyle her şeyi ortaya koyunca dünyanın kaç bucak olduğunu görürler, benden söylemesi. Bu konuyu şimdilik burada kesip asıl konumuza geçmek istiyorum.
Yaptığımız haberlerden ötürü duruşumuzu ve cesaretimizi bilen bazı uyanıklar sürekli olarak ya telefonla veya isimsiz imzasız mektuplarla bize bazı haberler ulaştırıp, olayların üzerine gitmemizi istiyorlar. Bu insanlarla konuştuğumuzda ya belge verin ya da beyanat verin haber yapalım deyince aman haa bizi sakın bu işe karıştırmayın diyorlar. Bende o zaman onlara diyorum ki; iyi güzel de bu senin dediklerinin doğru olduğunu nereden bileceğiz ve nasıl ispat edeceğiz. Verdikleri cevap çok enteresan siz gazeteci değil misiniz araştırsanıza! Ulan ahmak adam, ben neyi araştıracağımı sana mı soracağım? Adam gibi elinde belgen varsa getir haber yapalım, yok belgen yoksa o zaman beyanat ver yine haber yapalım, biz müneccim miyiz de olayların her yönünü bilelim. Ama bana asıl garip gelen şey bu işi yapanların bir kısmı da gazeteci olması.
Geçenlerde bir gazeteci beni arayıp ağabey sen çok dürüst adamsın, cesaretlisin, filan falan gaz bastıktan sonra peşinden ya benim çocuk senin falanca düşmanının işyerinde bir yıl çalıştı ama sigortasını yapmamış bununla ilgili bir haber yapar mısın deyince belgelerini bir gönder bakalım dedim. Ertesi gün yılların gazetecisinin bana gönderdiği belgelerde ne vardı biliyor musunuz? Oğlunun İşkur’a yaptığı şikâyetin sonucunda aldığı olumsuz cevap. Yani düşmanının işyerinde çalıştığı halde sigortası yapılmadığını yazıp İşkur İl Müdürlüğü’ne şikâyet eden kişiye Sosyal güvenlik İl Müdürlüğü o işyerinde çalıştığınıza dair bir delile rastlanamamıştır diye cevap vermiş. Bizim gazeteci arkadaşa göre biz sazanız ya bu habere anında atlayıp haber yapacağız. Gerçi bizim düşmanlarımızın bir kısmı öyle yapıyorlar, birisi onlara bilmem neyim hıyar deyince anında tuzu alıp koşuyorlar ama sonunda olay mahkemede aleyhlerine sonuçlanınca boylarının ölçüsünü alıyorlar. Ama biz bugüne kadar hiç bu minvalde haberler yapmadık, yapmayız da. Biz belge, şahit ve kaynak olmaksızın asla haber yapmayız. Gazeteci arkadaşa dedim ki sen bari bunu yapma yıllardır bu işi yapan bir meslektaşımız olarak sen bunu yaparsan başkaları ne yapmazlar ki!
Dün ofiste otururken sekreter kızım dedi ki, sürekli arayıp bir konuda haber yapılmasını isteyen birisi var görüşmek ister misiniz? Olur, bağla dedim. Neden bağla dedim derseniz hani bazen bayanlar çok mahrem konularını yüzümüze çıkıp konuşamıyorlar, telefon aracılığıyla dertlerini anlatma fırsatları oluyor, o yüzden bağla dedim. Gerçi arayanın bir erkek olduğunu söylemişti ama ben yinede bağla dedim ve bağladı. Arayan kişi telefonda konuşmaya dahi korkan birisi olarak bana, sana bir şey anlatacağım ama sakın ha beni bu işe karıştırma deyince asabım bozulsa da söyle bakalım konu nedir dedim. Zatı muhterem bir çay ocağının ihalesiyle ilgili bir şeyler anlatmaya çalışınca ben konuyu hemen anladım ve ona dedim ki; bak kardeşim o konuyu çok iyi biliyorum, daha önce de o konuyla ilgili haberleri yapmıştım adamlarla da mahkemeliğim sen şimdi git bunu başka bir gazeteciye anlat onlar da yapsınlar ondan sonra bakarız dedim, adam yaa öylemi ağabey deyip telefonu kapattı. Adam muhtemelen şikâyet ettiği o çetelerin adamı, kendisi bir şeyden kızmış onlara kullanmaya da adam arıyor. Bizde sazanız ya anında atlayıp kahraman olacağız. Buradan açık ve net söylüyorum elinde belge, sağlam bilgi ya da şahit olup da haber yapmak isteyen herkese kapımız açıktır. Haber konusu ne olursa olsun anında gereğini yaparız. Ancak elinde belge, sağlam bilgi veya şahit olmadan bizi kullanmak isteyenler avuçlarını yalarlar haberleri olsun. Biz bu şehrin ve bu ülkenin menfaati için her türlü fedakârlığı yapmaya amade insanlarız ama asla sazan değiliz. Bilmem anlatabildim mi? Kalın sağlıcakla.