HERKESE LAZIM OLAN ADALET
Güç sahibi,gücünü,sertliğini ve adaletsizliğini bize karşı kullanmıyorsa sesimizi çıkarmıyoruz.Çok uzaklara gitmeye gerek yok.Yakın tarihimiz yaşanan adaletsizliklere ses çıkarmadığımız örnekler ile dolu.
28 Şubat,Türkiye tarihinde kara bir lekedir.O dönemde öğrenciydim.Baş örtüsü yasağı ile beraber bayan arkadaşlarımız okul ile inançları arasında tercih yapmak zorunda bırakıldı.Bir kısmı eğitimini yarım bıraktı.İkna odaları kuruldu.İnsanlar inançları nedeniyle fişlendi.Askeri personel,irticacı gerekçesi ile ordudan uzaklaştırıldı.Dindarlara karşı bir cadı avı başlatıldı.
Ülke,zulme uğrayan inançlı insanların protesto gösterilerine sahne oldu.Ama bir eksiklik vardı. Büyük bir eksiklik.Ses çıkaranlar sadece zulme uğrayanlardı.Yapılanın zulüm olduğunu düşünen ordu üyelerinden ses çıkmadı. ''Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.''dediler.
Gün geldi,devran döndü.2002 yılında Ak Parti'nin iktidara gelmesi ile güç,dindarların eline geçti. Cemaatler güçlendi.Beklenti,hak ve adalete uygun bir yönetim sergileyecekleri yönündeydi.Beklenen olmadı.12 Eylül ve 28 Şubat'ın sorumlularından ve ülke siyasetine yön vermeye çalışan ordu üyelerinden hesap sorulacaktı.Bu amaçla yola çıkıldı.Askeri vesayet son bulacak,tarihin tozlu raflarındaki yerini alacaktı.
Fakat iş çığırından çıktı.Suçlu suçsuz ayırmadan ordu üyelerine karşı bir cadı avı başlatıldı.Kaçma şüphesi olmayan komutanların evlerine baskınlar yapıldı.Gözaltı operasyonları televizyonlardan canlı yayınlandı.Günlerce gazetelere manşet oldular.İtibarlarının sıfırlanması için her türlü adım atıldı. Hakim karşısına çıkmadan hepsi suçlu ilan edildi.Genel Kurmay Başkanlığı yapmış olan Sayın İlker BAŞBUĞ,terörist başı Apo ile aynı kefeye konuldu.Terör örgütü yöneticisi olmak ile suçlandı.
Ülke zulme uğrayan asker yakınlarının protesto gösterilerine sahne oldu.Ama bir eksikli vardı.Büyük bir eksiklik. Yapılanın zulüm olduğunu düşünen cemaat ve Ak Parti üyelerinden ses çıkmadı. ''Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.''dediler.
Ve bir gün 17 ve 25 Aralık süreci yaşandı.Cemaat ve iktidarın arası bozuldu.Süreç cemaate göre yolsuzluk,iktidara göre darbe operasyonu idi.Güç dengeleri değişti.İktidar tarihte eşi görülmemiş şekilde aklanma noktası olarak mahkemeleri değil,sandığı işaret etti.Millet oy verirse kendilerini aklanmış sayacaklardı.Sonuç.Sandıktan çıktılar.
Sayın Başbakan,balkon konuşmasında açıkça cemaat üyelerini tehdit etti.''Kendilerine operasyon yapılacağını ve seçimin hemen sonrasında kaçanların kurtulacağını''söyledi.Yapılması planlanan operasyon için görev yeri değiştirilen ya da görevden el çektirilen hakim,savcı ve polis sayısı binleri geçti.Yerlerine göreve getirilen hakim,savcı ve polisler hakkında suçlama büyük.Operasyon için delil bulamayanların delil ürettiği söyleniyor.
Hafta içi beklenen operasyon yapıldı.Görüldü ki,pek kimse kaçmamış.Hepsi Türkiye'de.Sahur vakti evlerine baskın yapıldı.Aynı iktidar tarafından birkaç sene öncesine kadar göğüslerine başarı madalyası takılan polislere kelepçe takıldı.
Yolsuzluk iddiası ile suçlananlar serbest bırakıldı.Yolsuzluğu ortaya çıkardığı iddia edilen polisler tutuklandı.Çoktan suçlu ilan edildiler.Hakim yüzü görmeden.Suçları,hükümete karşı darbe girişiminde bulunmak.
Yine protestolar var.Yine eksik.Protesto edenler cemaat üyeleri ve muhalefet partileri.Ak Parti içinden yaşanan hukuksuzluğa karşı henüz sesini çıkaran yok.'Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.''diyorlar.
Yakın tarihimiz örnekleri ile dolu.28 Şubat'ta yaşanan haksızlıklara sesini çıkarmayan askerlere ve askerlere karşı yapılan hukuksuzluğa sesini çıkarmayan cemaat üyelerine gün geldi,hukuk lazım oldu.
Tarih apaçık işaret ediyor ki;gücü elinde tutanlar sürekli olarak değişiyor.Asıl olan bir siyasi partinin, cemaatin ya da bürokrasinin yanında olmak değildir.Asıl olan adaletten yana olmaktır. Dün inançlı insanların ve askerlerin bugün ise cemaat üyelerinin ihtiyaç duyduğu adalet,gün gelir siyasi iktidara lazım olur.