"HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN"
M. HÂLİSTİN KUKUL
Ahlâk ve ilim hazînesi olan kitaplar, hem zihnimizi ve hem de gönlümüzü ışıklandırarak, bizi, hakîkî saadete ulaştırır. Hem îmânî, hem de fennî sahadaki görüşlerimizi tâzeler, genişletir ve geleceğin dünyâsında söz sâhibi olabilmemizin işâretlerini gösterir.
İmâm-ı Gazâlî hazretleri (1058 - 1111): " Anatomi ve astronomi bilmeyen Allahü teâlânın kudret ve azametini anlayamaz." buyurur.
Demek ki; "Allahü teâlânın kudret ve azametini", kitab-ı ekber olan kâinata bakarak, onu temâşa edip inceleyerek, akl-ı selîm yoluyla kavramamız mümkündür.
"Herkese Lâzım Olan Îmân"; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (1778 - 1826)'nin, Kemâhlı Feyzullah Efendi tarafından tercüme edilen ve Hakîkat Kitâbevi tarafından neşredilen, gerçek bir bilgi hazînesi olan eserinin adıdır.
Eser'in BAŞLANGIÇ bölümünün ilk cümleleri şöyledir: "Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî "kaddesallahü telâlâ sirrehül'azîz", kitâbına başlamadan önce, İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî "rahmetullahi aley"in (1563 - 1624) (Mektûbât) kitâbının üçüncü cildinin onyedinci mektubunu yazarak, kitâbına zînet ve bereket vermek istemiştir.
İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh", bu mektûbunda buyuruyor ki:
"Mektûbuma Besmele ile başlıyorum. Bizlere her ni'meti gönderen ve en büyük ni'met olarak, müslîmân yapmakla şereflendiren ve Muhammed aleyhisselâma ümmet kılmakla kıymetlendiren, Allahü teâlâya hamd ve şükrler olsun!"
Söz buraya gelmişken, Necip Fâzıl Kısakürek'in "Başbuğ Velîlerden 33" adlı kitabından "Mevlâna Hâlid" başlıklı bölümden kısa bir nakil yapmak istiyorum.
Üstâd diyor ki: "(Altun Silsile)nin her kutbu, büyük meydan daireleridir. Bu dairelerden her istikamete sayısız yollar fışkırır; ve ana cadde meydan daireleri arasında, sonsuzluk şehrâhı olarak, devam eder, gider. Ana cadde, meydan dairelerinin, bir elden bir ele teslimiyetiyle, hendesî bir nizam ifadesi halinde tek; meydanlardan şubelenen yollarsa sayısız...
En büyük meydan ve merkez, zâhirde ve bâtında bütün kâinat sırrını içine alacak ve havuzunun fıskıyesinde gökleri top gibi oynatacak şekilde Allahın Sevgilisine ait...
Ve ondan sonra, daima büyük meydan ve merkeze bağlı, ana cadde ve grup grup büyük meydan...
Büyük meydanlar arasında da, hiç birini öbüriyle kıyaslamak haddine malik olmadığımızı bildirerek gösterelim ki, Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbanî ve Mevlânâ Hâlid gibi muazzam yol ağızları...Ana caddeye, Hendesesinden kıl kadar fark düşürmeksizin, mizaç ve şahsiyetleriyle renk ve hususiyet getiren ve bütün bunları, biricik meydan ve merkeze bağlayan yol ağızları..."( Bknz: Necip Fâzıl, Başbuğ Velîlerden 33, b.d. yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1981, Sf. 322-323)
"Herkese Lâzım Olan Îmân", 480 sayfadır ve dört ana bölümden meydana gelmektedir. Bölüm başlıkları şöyledir: 1. Herkese Lâzım Olan Îmân, 2. Müslümânlık ve Hıristiyanlık, 3. Kur'ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller, 4. İslâm Dîni ve Diğer Dinler.
Eserde; "Niçin Müslüman Oldular?" bahsinin "Mukaddeme"sinde şöyle denilmektedir: "İnsanları Allahü teâlâ yarattı. Bütün insanlar Allahü teâlânın kullarıdır. Allahü teâlâ bir milletin, bir ırkın veya yalnız dünyânın Rabbi, hâlıkı, yaratanı değil, bütün insanların ve âlemlerin Rabbidir.
(...) Allahü teâlânın nazarında, hangi ırkdan olursa olsun, bütün insanlar birbirlerine müsâvîdir. Bütün insanlara, (Ümmet-i da'vet)denir. İslâmı kabûl edince, (Ümmet-i icâbet) olurlar. Hak dîn olarak da, yehûdilikle hıristiyanlığın asıllarının da devamı olan, tek din Müslimânlıktır." (Sf. 154)
Müslümanlığın son ve tek din oluşundaki hikmetleri 'mukayeseli' bir şekilde, en güzel anlatımla bulabileceğimiz bir eser olması yanında, değişik milletlere mensup kırkiki meşhûr ilim, sanat ve siyâset adamının, İslâmiyeti niçin ve hangi şartlarda kabûl ettikleri de çok ilgi çekici örneklerle bu kitapta yer almaktadır.
Yeni bilgilere ulaşmak isteyenler, bilgilerini tâzelemek isteyenler, 'hakîkî bir müslüman nasıl olunur'a cevap arayanlar, bu kitabı mutlaka okumalıdırlar.