Daha önceki yazımda Devrim otomobilinin yarım kalan hikâyesini anlattım sizlere,bu sefer hikâyesi yarım kalan dört isimden ve kıymetli çabalarından kısaca bahsetmek istiyorum.Hayat hikayesinde iz bırakmak isteyen, faydalı işlerle azim ve çaba harcayan kişilerin hayatları her zaman örnek olur insanlara,bazen amaca destek olur,bazen ders olur.Sadece hayallere vesile olması bile kıymetlidir.Çünkü başarılar önce hayallerle hayat bulur. Bundan mütevellit sizlerle paylaşmak istiyorum,belki bir nebze katkım olur .
Şakir Zümre, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk özel sektör savunma sanayi fabrikasının kurucusu, hukukçu. Türk Hava Kuvvetlerinin ve Türk Kara Kuvvetlerinin ihtiyacı olan ilk silah ve cephaneleri,ilk Türk denizaltı su bombaları Şakir Zümre'nin fabrikasında üretildi.Bunların yanı sıra aydınlatma fişekleri, mayın,el bombaları ve 5 beygirlik mazotla çalışan motorlar üretildi.
Yalnızca yurtiçi ihtiyacı olan üretimle yetinmeyip,1937 yılında yurt dışına,hatta Yunanistan'a silah ve cephane ihraç edildi.Aynı zamanda Bulgaristan, Polonya, Mısır, Ürdün, Suriye gibi çeşitli ülkelere de ihracat yapıldı.ABD'nin "Marshall Yardımları"(yardım maskesi altında ayrı bir sömürü oyunu) neticesinde silah üretimi tamamen bırakılmak durumda kalındı,sonrasında "Şakir Zümre"sobalarının üretimine geçildi.Fabrika 1970 yılında da kapatıldı.
Nuri Demirağ, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk uçak fabrikasını açan ve bu alanda tüm mal varlığını harcayarak mücadeleler veren diğer bir isim.1931'de Asya ve Avrupa'yı bağlayacak Boğaz köprüsü projesini yaptı, Atatürk tarafından beğenilen proje maalesef hükümet tarafından reddedildi.1933 yılında Keban barajı projesini ilk kez dile getirdi.Yabancıların çimento tekelini kırmak için çimento fabrikası kurmak istedi yine izin çıkmadı.Anadolu'yu demir ağlarla ören Nuri Demirağ, gözünü göklere çevirdi,demir kuşlar için çalışmaya başladı.Türkiye'nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Alan'ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen ilk yerli uçağı üretti.THK önce sipariş verdi sonra neden bilinmez siparişler iptal edildi ve yurtdışı siparişlerinin önüne engeller koyuldu.Demirağ hükümetten destek göremeyince fabrikayı kapatmak zorunda kaldı."Göklere hâkim olamayan milletler yerlerde sürünmeye,yerin dibinde çürümeye mahkûmdur "sözleriyle tarihe bir de not bıraktı.
Bir diğer isim Nuri Killigil(Nuri Paşa),kendisine Sarıkamış'ın kurtarılmasına iştirakinden dolayı 1929'da İstiklâl Madalyası verilmiştir.Nuri Paşa top, havan, uçaksavar mermisi ve tapaların yanı sıra uçak bombaları da yapmış, askerî fabrikalardan temin edilemeyen 40 milimetrelik uçaksavar topları için mermi ve tapa yaparak,milli harp sanayisinin gelişmesine ve Türk ordusunun ateş gücünün artırılmasına katkıda bulunmustur. Kurtuluş savaşı döneminde Erzurum'da tamirhane ve fabrikalarda çalışıp ele geçirilen silah ve malzemeleri kullanılır hale getirmiştir.
Nuri Paşa sütlücedeki fabrikasında matara,gaz maskesi, çelik başlık, sobanın yanında tabanca,81 milimetre havan, mühimmat,tapa, uçak bombası,tahrip kalıpları da üretti
Killigil tabancası olarak bilinen tabanca İstanbul'da Askerî Müze'de sergilenmekte.İmal edilen silah ve mühimmat aynı zamanda Mısır, Pakistan, Suriye gibi ülkelere de ihraç edildi.1949 yılında sütlücedeki fabrikasında çıkan bir patlama esnasında Nuri Paşa, yangının mühimmata sıçraması endişesi ile içeriye girer ve kurtulamaz.
Bazı kişilerce Nuri Killigil'in dış pazarlara açılması küresel rakipleri rahatsız etmiştir ve bu patlama bir sabotajdır.
Vecihi Hürkuş, diğerlerinden daha aşina olunan bir isimdir,ama diğerleri gibi yeterince bilinmez.Gönüllü olarak Balkan Savaşı'na katılmış,1.Dünya Savaşı'nda uçak mühendisi olarak görev yapmıştır.
1917 yılında Kafkas cephesinde bir Rus uçağını düşürerek, düşman uçağı düşüren ilk Türk Pilotu unvanı aldı.Savaşta yaralanarak Ruslara esir düştü ama kaçmayı başardı ve ülkeye geri döndü.Kurtuluş Savaşı'na da gönüllü katılan Hürkuş, başarılı keşif uçuşlarının yanı sıra Yunan uçağını da düşürdü,İzmir havaalanına inerek burayı işgalden kurtardı.Bu başarılarından dolayı kendisine TBMM tarafından İstiklal madalyası ve üç ayrı Tasdikname verildi.
Edirne'ye kazayla düşen bir düşman uçağına adının verilmesi ile aklına uçak yapma fikri düştü.İlk Türk yapımı olan Vecihi K VI'i yaptı.Nuri Demirağ tarafından finanse edilen Vecihi -XVI adlı uçağı tasarladı.1937 yılında Türk Hava Kurumu kendisini mühendislik eğitimi için Almanya'ya gönderdi.1939'da mezun olarak ülkeye dönen Hürkuş'a,iki yılda mühendis olunmaz gerekçesi ile uçak mühendisi ruhsatı verilmedi.
1954'de Hürkuş Hava Yolları'nı kurup,THY'nin elden çıkardığı uçakları alıp, onararak filosunu kurdu.Fakat uçaklarına düzenlenen sabotajlar, uçuşlarının gerekçesiz iptal edilmesi gibi nedenler dolayısıyla bu projeyi de sürdüremez oldu.
Sizlere dört ibretlik isimden ve onların bir çok zorluğa rağmen giriştikleri çabalardan, karşılaştığı engellerden, yarım kalan hayallerinden ve hikayelerinden elimden geldiğince bahsetmeye çalıştım.Kısa oldu el mecbur ama öz olmuştur diye umuyorum.