Altıncı haftanın bambaşka bir özelliği vardı bizim için. Bu hafta bir dirilişe şahit olacaktık hep beraber, taraftarıyla, topçusuyla, teknik ekibi ile, yönetimi ile, hatta sayın vali bile gelmişti bu dirilişe şahit olmak için. BU yüzden bambaşka bir kadro, hücuma dönük topçular, hafta içi çalışılmış posizyonlar, gole dönük bir oyun sistemini beklemiştik maçtan önce. Esame listesi elimize geldiğinde çok şaşırdık. Onbir kişinin dokuz kişisi defans ağırlıklı topçulardan oluşturmuş sayın Kenan YELEK. Belli ki son haftasında sahaya yenmek için değil yenilmemek için çıkmış...
Saha içinde de ilginç yerleştirmeler olmuş. Ramazan' ın yokluğunda savunmanın solunda N'diaye, ortanın solunda Murat, sağında Halil İbrahim. Ve ileride tek forvet Mehmet ÇAKIR. Maçtan önce sayın hocam hesabını ; '' Defansdaki önlemimi ben alayım, belki kontra atakta da bir gol bulursam maçı bitiririm '' yapmış ama, maç başladığında karşısında hiç beklemediği kadar kötü ve eksik bir Denizli vardı. Bu da sayın Kenan hocanın şansıydı bence...
Denizli sporu kötü bir gününde yakaladık ve bundanda attığımız tek golle faydalandık. Bu galibiyetden hiç kimse kendisine pay çıkarmasın. Kondisyon yok, sistem yok, oyun anlayışı yok, kaleye şut yok ama topçuların hırs ve istekleri bu hafta tavana yaklaşmış durumdaydı...
Hiç bir oyun anlayışının ve sistemin olmadığı, sadece doğaçlama bir şekilde oynanan futbol, işte hepsi bu. Doğaçlama bir şekilde oynanan futbolda da topçularımızn hırs ve isteklerine şahit olduk. Bence maçın en güzel özeti de bu bence. '' HIRS VE İSTEK...